Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
208 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
12 saatte okudu
Müthiş düşündüren bir kitaptı. Çok etkilendim! Yıllar önce filmini izlemiştim, ama bu kadar etkilenmemiştim. Bilmiyorum, belki yapay zeka ve son zamanlardaki gelişmeler yazarı desteklediği için, belkide yıllarla sadece yaşım değil bakış açım da değiştiği için kitap, çok daha etkileyiciydi. Dil akıcı, kurgu güzel, çeviri çok başarılıydı. Bölümler kısa tutulmuş. Hiç sıkılmıyorsunuz. İstediğiniz kadar yayarak okuyabilirsiniz. Yazarın seçtiği kurgusal isimleri çok beğendim. Sadece şempanze Zira’nın ismi okurken biraz takılmama neden oldu. Cümleler Zira diye başlarken hep bir açıklama bekledim :)) Medeniyet nedir? Bilimsel gelişmede kriter nedir? Edebiyat, kültür, sanat kendini tekrarlayarak, taklit ile devam edebilir mi? Bilim ahlakı doğaya aykırı gelişir mi?…Sorular çoğaltılabilir. Bu kitapla ilgili saatlerce, günlerce tartışabilirim. İnsanın evren tasavvurunu alt üst eden bir kitap olmuş. Güzel bir felsefe kitabı (epistemoloji-ontoloji) olarak kullanılabilir. Herkesin okuyabileceği, kafa karıştıran bu baş yapıtı okumayı düşünenlere keyifli okumalar dilerim.
Maymunlar Gezegeni
Maymunlar GezegeniPierre Boulle · İthaki Yayınları · 20185,3bin okunma
636 syf.
10/10 puan verdi
Dini Anlayışınızı Değiştirecek Bir Kitap
Not: İncelememi 1000Kitap için kısalttım. Uzun hâlini okumak ve bu kitaptan yaptığım alıntılara ulaşmak için aşağıdaki linke tıklayınız: medium.com/@sametonurr/caa... Saadettin Merdin'in doktora tezi olan hazırladığı "Cinler Bağlamında Teolojinin Mitolojiden Arındırılması" adındaki harika kitabı, dini bilgiyi
Cinler Bağlamında Teolojinin Mitolojiden Arındırılması
Cinler Bağlamında Teolojinin Mitolojiden ArındırılmasıSaadettin Merdin · Ankara Okul Yayınları · 20206 okunma
Reklam
Yazarlık öğretilebilir birşey mi ki? Yaratıcı yazarlık, hipnotik yazarlık gibi çeşitleri bile var. Bir kere, birine, önce hayatı öğretmek gerekmez mi! Şimdi bu insanlar ontoloji, epistemoloji, tarih, din, sosyoloji, psikoloji bilmeden yazar olacaklar. Gerçi ben niye konuşuyorum ki; Türkiye'deki filmlere bakınca halkın ilime, bilime, hikmete değer vermediği aşikar. Bütün Türk filmlerini toplasan ve karesini de alsan 1960 yapımı Japon Filmi Harakiri etmez... Şimdi bir milletin medyası ruh halini yansıtır dersek ki, bu sadece ruh hali değil kültür sevyesini ve bilimsel birikimini de yansıtır, hal'i pür melalimiz ortaya çıkar. Yazar olunur ama yazar olmak öğretilir bir şey değildir kanımca. Ama iyice erotize ve dramatize edilmiş bir şekilde, çete liderlerinin veya holding sahiplerinin Fakir kızları nasıl becerdiği işlenecekse, doğru; böyle yetişmiş yazarlara da ihtiyaç var. Koskoca Kanuni Sultan Süleyman'ı Hürrem'in cariyesi yapan zihniyet de bu olsa gerek...
Gelenekçilik, bilginin kaynağı meselesi
"Varolanların varoluş nedeni nedir? " Gelenekçi tarafından hemen cevap verilir: "Varolanların varoluş nedeni ....... dir" cevabın doğruluğundan nasıl emin olunabileceği sorulursa cevap hazırdır: "Babalarımızı üzerinde bulduğumuz yol bize yeter. " (Maide; 104) Atalarının cevaplarının doğru olup olmadığının nereden bilineceği ya "ataları birşey düşünmeyen, doğru yol bulamayan kimseler (Bakara; 170)" ise, o zaman tam bir aldanmışlık içerisinde cevap hazırdır: Derler ki: "Sen bizi, babalarımızı üzerinde bulduğumuz şeyden çeviresin diye mi geldin?" (Yunus; 78)
Sayfa 58
https://www.youtube.com/watch?v=HyHNuVaZJ-k
"Ama ölmek zorundayız da!" diye karşılık verdi. "Kabul ediyorum ama ne diye ölümün üstünde kafa yoralım?" "Ne diye mi? Çünkü şu veya bu şekilde _ölümü izah edemezsek, hayatı anlayamayız da ondan! Hareketlerimizi yöneten güdü, bizi şu labirentten çıkaracak olan yol; nihayet Bay Meis ışık bize oradan gelir, ölümden!"
https://www.youtube.com/watch?v=S_xH7noaqTA
(...) biliyor musunuz şu ten, beni kaplayan iğrenç kabuk! Ağırlık veriyor bana; katlanıyorum ona, katlanmam gerektiğini biliyorum da ondan; ama ispat etsinler bana ki; beş, altı, ya da on yıl daha buna katlandıktan sonra her şey burada bitecektir, şu anda derhal fırlatır, atarım onu. Peki nerede kaldı korunma içgüdüsü? Kendimi korumamın tek sebebi, bunun böyle bitmeyeceğine inanmamdandır. Derler ki, birey olarak insan başka, insanlık başkadır! Fert tükenir, tür gelişmesine devam eder. Güzel bir düşünme şekli doğrusu! Ama durun biraz, sanki insanlık, ben değilmişim, siz değilmişsiniz ve birbiri ardınca bütün öteki insanlar değilmiş gibi; her şeyin şu yeryüzü hayatımız olan alıp verdiğimiz aşağılık soluktan ibaret olduğuna, elli altmış yıllık can sıkıntısı, sefalet ve yorgunluktan sonra her şeyin sona erdiğine inanmak ne acı şey değil mi?
Reklam
238 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
Düşünüyorum öyleyse kimim?
Türk edebiyatının matriksi ile geldim bu kez. Evet. Doğru okudunuz Matriks Hey yavrum hey. Neler yok ki bu kitapta? Yok yok resmen. Çoğu okur ve eleştirmen bu kitabı tarihsel-fantastik türünde tanımlasa da ben size işin doğrusunu söyleyeyim, bu kitap felsefe-tarih ve gerçeküstülüğü bir arada sunan lezzetli bir kitap. Yemek olsa kesin yerdim bu
Puslu Kıtalar Atlası
Puslu Kıtalar Atlasıİhsan Oktay Anar · İletişim Yayınları · 202048,1bin okunma
şöyle anlattınız da anlamadık mı hocam? :D
"Kendimle ilgili olarak bu alanları tanımlayacak olursam, şöyle diyebilir miyim: 'Ben kimim?' sorusunu sorduğum zaman ontoloji alanında bir düşünür oluyorum; 'Ben ne biliyorum, veya öğrencilerimin neyi bilmesini, nasıl bilmesini istiyorum?' sorularıyla ilgilendiğim zaman epistemoloji sorunlarına yöneliyorum; ve, 'Nasıl davranmam gerekir, ne yapmalıyım?' sorularını sorduğum zaman da etik alanına girmiş oluyorum."
Lisedeki Çılgın felsefeci seviliyorsunuz..Kitabı okudu
Artık açıktır ki deneysel bilinç biliminin, zihnin doğası (ontoloji) ve zihni bilme veya anlama kabiliyetimiz (epistemoloji) hakkındaki en zor felsefi sorunlardan bazılarıyla ilgilenmesi gerekecektir. Bunlardan ilki olan zihin-beden sorunu ancak şu soruya cevap veren bir kuram orta ya konarak çözülebilir: Bilinç nedir ve beyinle nasıl bağlantılıdır? Bu ontolojik bir sorundur. İkincisi olan diğer zihinler sorunu ise, aksine, epistemolojik bir sorundur ve şunu sorar: Diğer varlıkların bilinciyle ilgili herhangi bir şeyi nasıl bilebiliriz? Hangi canlıların bilinçli, hangi lerinin bilinçsiz olduğunu nesnel olarak nasıl belirleyebiliriz? Bilgisa yarların, robotların ve hatta hemcinslerimiz olan insanların gerçekten bilinçli varlıklar mı yoksa bilinçsiz zombiler mi olduğuna nasıl karar verebiliriz? Başka bir bilinçli varlık türü olmanın neye benzediğini nasıl anlayabiliriz?
266 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
30 saatte okudu
İbn Rüşd'ün hayatını, eserlerini, görüşlerini, felsefe- din bağlamındaki tartışmalarını ve bu çerçevede, Gazali, İbn Tufeyl, Farabi, İbn Sina, İbn Arabi, İbn Bacce gibi çok önemli islam filozof ve alimlerine de rastlayacağınız oldukça kapsamlı bir kitap. Haliyle yazıldığı tarih ve ele aldığı konu hasebiyle dilinin ağır olmasını anlayışla karşılayabiliriz, yine de her bireyin kendi payına muhakkak önemli paylar çıkarabileceğini düşündüğüm oldukça kıymetli bir eser. İnsanın hem müslüman hem felsefeci olmasının mümkün olabileceğini, hatta olması gerektiğini gösteren bir eser. Din, felsefe, kozmoloji, ontoloji, epistemoloji ve aksiyoloji ile de ilgili olarak kıymetli bilgiler içeren bir eser. Dönüp de geriye baktığımızda İbn Rüşd'ün kıymetinin anlaşılamadığını söylemek işten bile değil. Böylesine büyük düşünürlerin sıklıkla sürgüne gönderilmeleri bir ilahi kader midir? Yoksa büyük bir hata mı? Gerçek olan şu ki, "İbn Rüşd'ü mağlub ve mahkum sayarken, onun fikirleri Batı'da rönesans hareketinin vücuda gelmesine imkan veren zemini hazırlıyordu. "
Felsefe - Din İlişkileri
Felsefe - Din İlişkileriİbn Rüşd · Dergah Yayınları · 2012230 okunma
Reklam
Ruhçuluk ihtiyacı...
-... Şamanizm ve benzeri mistik görüşlerin, elbette bir tasnifinden, derecelendirilmesinden ve kıymetlendirilmesinden bahsedilebilir. Ancak, "insan ve toplum meseleleri" nin mücerretler ve müşahhaslar plânını derinliğine ve genişliğine doğru kavrayamayacakları hususu, "kuşatan" ın dilsizliği yanında, kendi "doğru ve yanlış" uygulanabilir alanlarının çapsızlığıyla da bellidir; temelsiz psikolojiye kırık dökük bir katık, illüzyonist numaraların şaşırtıcılığını aşmaz "istidraç-sahte keramet" nev'inden bir kaç harika, "hakikati olmayan mahiyet" nev'inden bir takım görüntüler ve mahallî idrak mevzuunu asla aşamaz fizik ilmi yönünden de onu kendine tahlilci kılmış bir kısım "kablî-ilke" nev'inden fikir ve davranışlar... Böyle bir durumda denilmez mi ki, o mistisizmler ne ki, onun eşyada görülmesinin veya parapsikoloji sınıfından verilerinin insanın hayat aksiyonuna katacağı ne olsun? Bu olsa olsa, ruhçuluk ihtiyacının ne çapta olduğunun delili bir durumu gösterir. Tenasüh versiyonu imâlar veya "tabiattan geldik tabiata döneceğiz!" cinsinden bir bayata dair versiyonlar; yeni olan ne var? Mevlana Hz.lerinin, "bir idrar birikintisine konmuş bir sineğin kendini deryada zannetmesi" misâlini andırır bir yaklaşımla, insan ve tabiat sırrına dair bir "ontoloji-varlıkbilim" ve "epistemoloji-bilgi teorisi"nden bahsedilemez...
Sayfa 19 - 20 Takdimden İBDA YayınlarıKitabı okudu
Epistemoloji mi Ontoloji mi?
Bilmem kimin usturası diye bir şeyler var hayatta. Bilen bilir. Belki duymayan vardır diye işleyeceğim. Bunlara toplumsal birikim diyoruz aslında. İnsanlık birikimi. Bana kalırsa, aslında dolayısıyla demem gerekirdi, çoğu anonim. Ama madem birilerinin adıyla anılmış, itiraz anlamsız olur. Anonim diye düşünmemin de bir temeli var elbet. Zira ciddi bir süzgeçten geçiren tüm siteler öncesinden ve sonrasında da söz ediyordu. Konu geniş değerli okurlar. Burada tümünü işleyecek ne yeterli bilgim ne de sizin değerli vaktiniz var. (TDK okumasın bu satırları, hepten hata der ))) Nereden icap etti derseniz, aklıma geliverdi eskilerden bir ustura ve heyecanlandım. Sahi usturalar vardı bir zamanlar. Ama hala da varlar. Kıllar olduğu müddetçe usturalar bitmez.))) Mesela Ockham'ın Usturası, Her şeyin birbirine eşit olduğu bir durumda, en basit açıklama doğruya en yatkın olandır, der. Cıncık gibi. Yattı kafanıza değil mi? Yalnız değilsiniz :))) Mesela Hanlon’un usturası, Never attribute to conspiracy that which is adequately explained by incompetence, diyor. Gerçi internette ararsanız, Never attribute to malice that which is adequately explained by stupidity, diye rastlama olasılığınız hayli fazla. Neyse, önemi yok bunun. Peki bu usturayı Türkçeye nasıl çevirirdiniz? Unutmayın ki, her şeyin bir öncesi bir de sonrası var. Modern-Postmodern diye konuşuyoruz ya hani, biri Epistemolojiye yek diğeri Ontolojiye tekabül ettirilir. Kısa merdiven çıkışlarınızda yardım eder belki, ama Ağrı’ya tırmanıyorsanız eğer, o ikisi eştir.
16 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.