Ya deniz? Benliğimin neşesi, dayanılmaz mavilik, ruhumun soluk tirşe hüznü deniz, denizi anlat bana Jale; Bogaz'ı, o buğulu mor tepeleri! ..
Heyhay! Bazen insanı en yakınındakiler bile anlayamıyor! .. beni anlamak çok mu zor acaba? Bizler şair ruhlu insanlar olarak doğmuşuz dostum, bu yüzden bu kadar ızdırap çekiyoruz.
Reklam
Sen istediğin kadar inkâr et, dünyadan ve insanlardan çok şey bekliyorsun. Bu düzen biz istedik diye değişmez ki sevgili kızım, öyle olsa ne kolay olurdu devrimler!.. Bir de, "karakter sahibi olmak", "ideal insan", "mutlak içtenlik" gibi deyimler dilinden düşmüyor. İnan ki bu insanlar yok yeryüzünde. Sonra dünya biz istesek de istemesek de değişiyor, sen eşitlikçi bir topluma doğru değiştiğine inanıyorsun ama ben pek öyle göremiyorum! Evet doğru, insanlar değişiyor, üç gün önce bıraktığın insanın yerinde başka bir insan buluyorsun, ama istediğimiz yöne doğru mu bu değişme? Başka yöne doğru mu? Dün anlamsız bir tablo gibi seyrettiğim ağaçlar, bulutlar bugün heyecan veriyor, dün Allaha inanan bugün isyan ediyor veya sanata tapan adam Allaha dönüyor: bugün yaşamın anlamı dediğin şey yarın bir taş parçasından daha anlamsız olabiliyor. Bu kadar ince bekleyişler gerekir mi acaba?
.. beni olduğum gibi tanımanı, her şeyimle anlamanı istiyorum. Olduğumdan başka türlü görünmek istemem..
Çocukluğumu anımsıyorum: tek başıma geçen çocukluğumu;...En çok anneme bağlıydım, ona sonsuz bir sevgim vardı , tek varlığımdı o, onsuz yaşamı düşünemezdim bile. Hiç arkadaşım yoktu,... Kendi kendime oyunlar icat eder , resimler yapardım,... Arkadaşım neden yoktu? Sokak çocuklarıydı onlar çünkü ! Annem sokağa çıkmama hiç izin vermezdi..... evimizin penceresinden sokakta neşeyle oynayan çocukları gıpta ile seyrederdim, onlar gibi özgür ve edepsiz olmayı ne kadar isterdim bilsen. Hiç konuşmazdım, konuşacak kimsem yoktu da ondan,... Neşeyi, sevinmeyi, gülmeyi bilmezdim ben..... babamdan yediğim bir tokat ya da işittiğim bir azarla donup kalırdım. Yanında ağlamazdım kimsenin, gider yatağıma kapanır sessizce ağlardım. .. Babamın annemle yaptığı tartışmaları da yatağımdan dinlerdim, ne konuştuklarını anlamazdım, ama o gergin havayı dehşetle sezer, babama çok içerlerdim; çocuk kafama karşın onlar odalarına çekilene, ses kesilene kadar uyuyamaz, kimi vakit de yatağımda ağlayarak sabahlardım. Düşünmeye o vakitlerden başladım..
.. kafamın içindekileri kağıda dökmek istediğimde parmaklarımın ucundan eriyip akıyorlar.
Reklam
Geri199
1.000 öğeden 991 ile 1.000 arasındakiler gösteriliyor.