Beauvoir çok kapsamlı incelemesinde, kadının her zaman aşağı görülmediğini, tanrıça kültüründe ve romantik Ortaçağ Avrupa şiirinde olduğu gibi, sık sık yüceltildiğini ama hiçbir zaman hiçbir yerde erkeğe denk tüm bir insan olarak kabul edilmediğini, yüce ya da cüce ya da cadı, hep "öteki" olduğunu vurgular.
Sayfa 10·Kitabı okuyor
"Hayat niçin uçuruma inen dik bir yokuş gibiydi..."
Sayfa 126·Kitabı okudu
Reklam
"...Güçsüz eliyle ürperen bedenine dokundu. Hayat niçin uçuruma inen dik bir yokuş gibiydi..."
Sayfa 126·Kitabı okudu
Ağlamak ilk eylemimizdir, ilk içgüdüsel tepkimiz... Gülmeyi sonradan öğreniriz, beşiğimize eğilen yüzler gülümsemeyi biliyorsa eğer.
Uygarlığın Huzursuzluğu
İnsanlar güdünün çevresine bilerek bilmeyerek akılcı nedenlerden koza örerler. Kendilerini aldatmayı severler, aldatabileceklerini sanırlar; asla aldatamazlar ama öyleymiş gibi tol yaparlar. Yani madke takarlar; zamanla maskenin altındaki deri erir, maske yüzleriyle kaynaşır. Kaynaşamaz aslında, deri içe dopru iltihaplanır. Hem bu aldatma-aldanma işleyişinin farkına varmış olanlarımızda kurtulamaz bu tuzaktan. Uygarlığın zaaflarından biri işte…
Sayfa 203 - Can Yayınları. 1. Baskı. Aralık 2016.
Kim demişse ne güzel söylemiştir, "Neşe paylaşıldıkça çoğalır, kederse küçülür," diye...
Sayfa 153·Kitabı okuyor
Reklam
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.