Yobazlıkla; sessiz kalarak, üzerimize alınmayarak, ödün vererek baş edemeyiz. Çünkü yobazın yalan ve iftira kapasitesi sonsuzdur; ve ödün yolunu seçerseniz sizi sürekli gerilemekte ve daralmakta olan bir savunma hattına hapseder.
Sayfa 34 - Can Yayınları
içtenliğini yitirmiş sözlerin boş takırtısı...
Sayfa 15 - Can yayınları, 2. BasımKitabı okudu
Reklam
Yaptığı işi seviyor muydu? Hayır. İş bir zorunluluktu, katlanıyordu.
Sayfa 182 - Can yayınları, 2. BasımKitabı okudu
Aynı kalmadık ki, eksildik...
Büyümüştünüz ve hâlâ nasıl, nasıl sığabiliyordunuz yetişkinlik hayatımızın başında, sıkış tepiş itildiğimiz o konuma! O daracık alandaki sağlam duruşunuzu nasıl koruyabilmiştiniz, kendi geleceğinize çevrili o sağduyunuz nasıl yönünden sapmayabilmişti, sokaklarda oluk gibi kan akarken, evler basılırken, darağaçları işlerken, dağlarda ve kuytularda kanlı karabasanlar uğuldarken, mutsuz çocuklar yetişirken; çalışkan ve namuslu insanların çocukları, torunları yoksulluktan utanmayı, varsıllığa tapınmayı öğrenirken; ve kristal avizeli yönetim odalarında, bilgisayar tuşlarına dokunan parmak uçları, iri kıyım meblağları yakan top oynar gibi savurup, amiral battı oynar gibi insanların üzerine bir çizik atıp, hayatlarını güvensizlik okyanuslarında batırken... Alçakgönüllülük can çekişirken ve hırsla büyüklenme el ele, kanserlerin en habisi gibi en ince kılcallara dek yayılırken... Nasıl aynı kalabilmiştiniz? Varsıllaşmıştınız... Mutsuzdunuz... Ve razıydınız; salt yapıtaşları yerinden oynamasın diye...
Sayfa 122 - KaymaKitabı okudu
...hep mi yanlış yapar insan, hep mi aldanır?
Sayfa 62 - Can yayınları, 2. BasımKitabı okudu
Reklam
1,000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.