"Belki bugün uçmağa varacağız. Ama tüm Acun bilecek ki kimseye boyun eğmedik. Rüzgar kadar hür yaşadık,öyle de öleceğiz."
Sayfa 144 - Panama YayıncılıkKitabı okudu
"Börteçine kurdun adı, Ergenekon yurdun adı, Dört yüz sene durdun hadi, Çık ey, yüz bin mızrağımız!" Şiirin yazıldığı dönem yakın tarihimizin en karanlık dönemlerinden biridir. Trablusgarp'ı ve Balkanlarını kaybeden Osmanlı Devleti korkunç bir uçurumun kenarındadır. Birinci Dünya Savaşı'nın ayak sesleri ise adeta bütün coğrafyamızda yankılanmaktadır. Hasta adam dedikleri Osmanlı'yı tarihten silmek için birbirleriyle yarışan devletlerin iştahı kabardıkça kabarmakta insanlarımız ise bezginliğin, ümitsizliğin, küskünlüğün pençeleri arasında kıvrandıkça kıvranmaktadır. İşte o günlerde Ziya Gökalp, kendi küllerimizden nasıl yeniden doğacımızı ve yeniden nasıl bir diriliş destanı yazacağımızı bize, Ergenekon'u hatırlatarak anlatır: "Yurt girince yåd eline Ergenekon oldu yine!.. Çıkmaz mı bir Börteçine Nurlanmaz mı çerağımız..." Elbette bu karanlıklar yırtılacak, çıramız yeniden tutuşacak, kurtuluş meşalemiz elbette parlayacaktı. Lakin bu öyle kolay olmayacaktı.
Sayfa 14 - M. Hayati ÖzkayaKitabı okudu
Reklam
TÜRKLÜK VE BOZKURT Bazı milletler bazı hayvanları benimsemişler, onları kendilerine sembol yapmışlardır. Kartal, aslan, horoz bunların ilk akla gelenleridir. Türkler de bozkurtu benimsemişler, onu kendilerine sembol yapmışlardır. Sembollerle sembolü benimseyen milletler arasında bazı uygunluklar olduğu muhakkaktır. Sembol ile milletin birbirine en
''Belki bugün uçmağa varacağız. Ama tüm Acun bilecek ki kimseye boyun eğmedik. Rüzgar kadar hür yaşadık, öyle de öleceğiz.''
Sayfa 144 - PanamaKitabı okudu
Zü'l-Karneyn'in kimliğinden ziyade, bu zatın Kur'an'da bahsi geçen iki dağın arasına set örme (demirden mania inşa etme) ediminin Ergenekon destanıyla benzeşen bir yönü olduğunun vurgulanmasının daha manidar olabileceğini düşünmek mümkündür.
Sayfa 163 - Ayışığı Kitapları - KİTABEVİ (1.Baskı)
“Beni bunca tasaya düşüren bir ay yüzlüdür Nüküz. Öyle bir güzeldir ki dil ile anlatmak ne mümkün! Kömür karası gözleri kor olur dokunduğu yeri yakar. Dizili kaşları hançer olur bağrıma saplanır. Doğan güne sen dur diyen saçları tel tel ok olur göğsüme saplanır. Kanatlanıp göğe çıksa gökteki yıldız kıskanır. Damla olup suya düşse çağlayan ırmak kıskanır, kar olsa dağ kıskanır yaprak olsa dal kıskanır...”
Reklam
267 öğeden 291 ile 267 arasındakiler gösteriliyor.