Eve varmış ve haberleri izlemeye koyulmuştum. Derken aynı kanal için muhabirlik yapan çalışma arkadaşımın sesini duymaya başladım. Kadın küçük bir şaheser yaratmıştı. Hikayesi çok beğenilmişti. Eski Nemesis'im, profesyonel kıskançlığım devreye girdi. Onun yaşantısı o kadar mükemmel görünüyordu ki. Her şey sanki onun ayağına geliyordu; bense debelenip duruyordum. Derken ona bir mail attım ve hikayesini çok beğendiğimi söyleyip hayatının nasıl gittiğini sordum. Teşekkür etti ama hayatı hiç de iyi gitmiyordu. Daha bir gün önce üç yaşındaki oğluna bağışıklık sistemini çökerten ve ender rastlanan bir hastalık teşhisi konulmuştu. Kendimi bir aptal gibi hissetmiştim. Gerçeği yanlış okumuştum; Hindu'ların söylediği gibi her şey maya'ydı, bir yanılsamaydı. Hiçbir şey göründüğü gibi değildi. Biz insanların bir bok bildiği yoktu. Hiçbir konuda. Bu çok korkutucu ama aynı zamanda da özgürleştirici bir düşünceydi. Başarılarımız da gerçek değildi. Mushkala'larımız da değildi.
Sayfa 170 - Koridor yayıncılıkKitabı okudu
Doğarkenki statünüzün tamamen aynısıyla ölürsünüz. Önemli olan isminizdir.
Sayfa 168 - Koridor yayıncılıkKitabı okudu
Reklam
Peki para mutluluğu satın alabilir mi?" Tabağındaki erimiş dondurma tepesine bakarak susmaya başladı. "Hayır, pek sayılmaz. Ama lüks mutluluğu kolaylaştır. Yardım eder. First class'ta uçmak için, dünyayı dolaşmak için ve en lüks otellerde kalmak için paraya ihtiyaç duyarsınız. Bana göre bu mutluluktur. Büyük büyükannem bir çadırda yaşayıp mutlu olabiliyormuş ama ben bir çadırda mutlu olamam."
Sayfa 163 - Koridor yayıncılıkKitabı okudu
Sanırım kişiyi mutlu eden şey Allah inancı değil; herhangi bir şey inancıydı. Yoksa dünyanın en mutlu ülkelerinin - Danimarka, İzlanda, İsviçre ve Hollanda - pek dindar olmamaları nasıl açıklanabilir? Ama bu ülkelerin vatandaşları bir şeylere inanıyorlardı. Yılda altı hafta tatile, insan haklarına, demokrasiye, kafelerde geçirilen tembel öğleden sonralarına ve çorapla sandaleti aynı zamanda giyebilme özgürlüğüne inanıyorlardı. Bu inançlara imrenebiliriz ya da çorap-sandalet ikilisinde olduğu gibi bunlardan hoşlanmayabiliriz. Ama bunların hepsi birer inançtır.
Sayfa 150 - Koridor yayıncılıkKitabı okudu
Para amaç için başvurulması gereken bir araçtır. Asıl sorun bunun bir amaç olduğunun düşünülmesidir. Mutluluk ilişkidir, batıl insanlar paranın ilişkiler için gerekli olduğunu düşünürler. Ama aslında ilişkiler için gerekli olan şey güvendir." İsviçre'de de aynı şeyi duymuştum. Güven mutluluğun ön koşuluydu. Hükümetine, kurumlarına ve komşularına duyduğun güven.
Sayfa 118 - Koridor yayıncılıkKitabı okudu
Evet, inanıyorlar," diye cevap verdi Karma, "ve bu iyi bir şey." Ona göre bütün bu tanrılar çevreciliğin en üst formunu oluşturuyordu (onlara yeşiller partisi tanrıları adını takmıştı). Amerika Birleşik Devletleri'nde yaşayan insanlar cezalandırılmaktan korktukları için çevreyi korurlar. Bhutanlılar ise yeşil tanrılarından korktukları için çevrelerine zarar vermezler. Acaba gerçekten de bunların biri diğerinden daha mı iyiydi?
Sayfa 117 - Koridor yayıncılıkKitabı okudu
Reklam
Gördüğün gibi her şey bir hayal. Hiçbir şey gerçek değil. Bunu bir gün anlayacaksın."
Sayfa 107 - Koridor yayıncılıkKitabı okudu
İyileştirme esnasında aslında ne olduğunu kendisine sordum; kafasından neler geçtiğini. "Bir tanrıya odaklanırım; ama Buda'ya değil, daha çok tüm tanrılara odaklanmaya çalışırım. Bu aynanın yansımasına benzer. Tanrı ve ben çözülür, tek bir vücut oluruz."
Sayfa 105 - Koridor yayıncılıkKitabı okudu
Muhteşem bir adamdı. Şarap evlerine gidip kadınları kızdırırdı. Annesi ona "Kunley, neden ağabeyin gibi olamıyorsun, o her zaman dua ediyor. Onun bakışlarında büyük bir konsantrasyon var' derdi. 'Hayır anne' diye cevap verirdi Kunley, ağabeyim o bakışlarıyla aslında tuvalet arıyor. Bu yüzden o ifadeyi takınıyor." Kunley bunun gibi birçok konuda haklıydı. Ağabeyi ruhani değil kabızdı. Rinpoche'nin açıkladığı üzere bu hikayenin ana fikri şuydu: "Eylemleri yargılayamayız; yalnızca sebeplerini sorgulayabiliriz."
Sayfa 93 - Koridor yayıncılıkKitabı okudu
Karma Ura'nın hayatı bütünseldi. Organik. Tanıdığım birçok insan gibi iş-aşk-aile döngüsünde yaşamıyordu. Benim gibi yaşamıyordu.
Sayfa 88 - Koridor yayıncılıkKitabı okudu
90 öğeden 51 ile 60 arasındakiler gösteriliyor.