Çocuk düşer ve ağlar.
Anne "Erkek adam ağlamaz, sus bakayım, yok yok..." der
Çocuk, 'var' olduğunu, yani canının yandığını göstermek için daha çok ağlar.
Anne kızar.
Çocuk acısını unutur, anlaşılmadığı ve küçümsendiği için ağlamaya başlar.
Bir adam ve kadın,
Bir sokak başında,
Hararetli bir sohbetin ortasında,
Kadın bakıyor adama, soru sorarcasına
Adamın bakışları “Kurtar beni.” der gibi kadına
Kadın sordu adama;
Beyefendi,
"Ne , ağlıyor musun oğlum sen ?
Erkek adam ağlar mı ?
Gel bakayım otur kucağıma, sil şu gözlerini ."
Tamam , gözyaşlarımı sileyim ama erkek adam kucağa oturur mu be ....
※
Ağla,
Allah için,
sabrettiklerin için ağla,
günahların için ağla,
ellerini, dilini, gönlünü temizlemek için ağla,
erkek adam ağlar mı hiç deseler de ağla kardeşim,
çünkü,
böyle ciddi meselelerde ağlamak, biraz da erkek işidir…
ÜNAL YALTIRIK
Diyarbakır'da İlkokul
8 yaşında herhalde Diyarbakır'a geliyorsunuz, 1940-41 arası... Kabaca 8-12 yaş arasında Diyarbakır'dasınız diyebilir miyiz?
Evet. İlkokula orada başladığım için o hesaba geliyor. 8 yaşında ilkokula Diyarbakır'da başladım.
Diyarbakır'daki evinizi hatırlıyor musunuz? Nasıl bir evdi?
Günümüzde, modern çağlarda unuttuğumuz kavramlardan biridir ağlamak. Aslında ağlamanın kendisi değil de niçin olduğu o kadar unutulmuş, o kadar bizden uzak düşmüştür ki, sanki olmaması gereken bir şey, sanki bir zaafmış gibi görülür oldu. Tabi ağlamanın sebebi, hikmeti bilinmezse eğer bir zaaf gibi görünür. Oysa en yumuşak olan, en naif ve kırılgan olan en güçlüdür. Bir de 'erkek adam ağlamaz' diye üstüne basarak, başımız dik olarak söyleriz bu cümleyi. Gülen ağlar tabi. Eğer bir yerde gülmek varsa, ağlamakta yanındadır. Esasen ağlamasını bilmeyen gülmeyi ne bilsin!