Çok uzun emekler verir, ilişkisini yürütmek için.
Birinin kadını olmayı,
Yüreği, beyni, ruhu
O kadar zor kabul etmiştir ki.
Başka bir adama ait olmayı istemez.
Erkek gibi çorbanın tuzu eksik diye
Kavga çıkarmaz mesela.
Tam tersi konuşmamız lazım der.
Erkekler de en çok bu cümleye sinir olurlar.
Ertelenir o konuşmalar
Maç bitimine, yemek
Bir sorun varsa kadın konuşmak ister. Buna erkeklerin dünyasında “dır dır” denir.
Bir sorun varsa erkek geçiştirmek, görmezden gelmek ister, buna kadınların dünyasında “önemsenmiyorum, değer verilmiyorum” denir.
Gemi su almaya başladığında, kadın erkeğe “burayı halledelim de delik büyümesin” der. Erkek “tamam” der ve o delikle ilgili bir şey
"Kadın mı? Çok basit," der basit formül meraklıları, “bir dölyatağıdır, yumurtalıktır o", bir dişidir. Bu sözcük onu tanımlamaya yeter. Erkeğin ağzında "dişi" sıfatı bir hakaret gibi tınlar; oysa o kendi hayvanlığından utanç duymaz, tersine kendisi hakkında "Erkek!" dendiğinde bundan gurur duyar. "Dişi" terimi, kadını doğaya yerleştirdiğinden değil, cinsiyetine hapsettiği için aşağılayıcıdır. Bu cinsiyetin erkeğe, en masum hayvanlarda bile hor görülmeye layık bir düşman gibi gelmesi, açıktır ki kadının onda uyandırdığı telaşlı düşmanlık duygusundandır.
Serideki en ama en kötü kitaptı. Gerçekten diğer iki kitabı birer günde bitirmiş ve doyamayıp yeniden okuma listeme almış ben, bu kitaptan nefret ettim. Onca seri okudum ama hatırladığım kadarıyla hiçbiri tam üçüncü kitapta seriyi bu şekilde mahvetmemişti. Şimdi başlayalım bakalım kusurlarına. Çünkü kitapta sevdiğim tek şey Thomas ve Liza. Çünkü
ÖZ ELEŞTİRİ!!!
Kızım iki yaşındaydı. Dışarıda geçirdiğimiz bir günün sonunda eve dönüyorduk. Eşim arabayı durdurdu, 'Siz inin, ben arabayı park edip geliyorum.' dedi. Bunu söylemesinin ve bizim arabadan inmemizin üzerinden iki dakika bile geçmemişti henüz, kaldırımla indiğimiz yer arasında sadece bir metre vardı. Kızımın elini tutmak istedim ama