Sözcüklerin 'gerçek anlamlandırması' ile uyandırdıkları imgeler ara­sındaki ayrışmanın mümkün olabilmesi, bazı retorik araçları gerekti­rir. Le Bon 'a göre, bu araçlardan üç tane vardır: Onaylama, yineleme ve bulaşma. ''Saf ve basit olan onaylama, her tür muhakeme ve ka­nıttan arındırılmış olarak bir fikrin kalabalıkların zihnine sokulması en emin araçlarından biridir.
Sayfa 38
Reklam
Ernesto Laclau "toplum yoktur" demiştir. Bu elbette Thatcher'ın "toplum diye bir şey yoktur" derken haklı olduğu anlamına gelmez. Ancak karşıtlığı olmayan bir kendilik, yani daha önce gördüğü bir açmazı sürekli tekrarlayan büyük bir birey olarak "toplum" fikri aldatıcı bir düşüncedir; çünkü "toplumsal" zaten her zaman antagonistiktir.
Koşullar değiştiğinde pişmanlık duymadan çöpe atılacaklar....
"Özgürlüğü kısıtlayan şey, yani iktidar, aynı zamanda özgürlüğü anlamlı ve olanaklı kılan şeydir de. Öyleyse tam anlamıyla özgür bir birey ile özgürlükten tamamıyla yoksun bir birey eşdeğer kavramlar olacaktır. Dolayısıyla bir şeylerin özgürleştirilmesi her zaman başka bir şeylerin bastırılması pahasına olacaktır. Özgürlük eğer kendi kendini belirleme demekse ve kendi kendini belirlemek de kendilik irademizin/salt ussallığımızın dışında hiçbir şey tarafından sınırlanmamak anlamına geliyorsa, böyle bir 'kendi kendini belirleme olarak özgürlük' yalnızca Tanrıya aittir." [Ernesto Laclau / Yapıbozum, Pragmatizm, Hegemonya]
Sayfa 223Kitabı okudu
Okumak ve dönüşüm :
. İdeal olarak, okuduklarımızda kendimizi kaybederiz, sadece kendimize dönmek için, dönüşüme uğrar ve daha geniş bir dünyanın parçası oluruz, kısacası, düşüncemizde ve eylemimizde daha eleştirel ve daha yetenekli oluruz. .
Reklam
Söylem, bizatihi nesnelliğin inşasının birincil alanıdır. Pek çok kez açık hale getirmeye çalıştığım gibi söylemle, özünde konuş­ma ve yazma alanlarıyla sınırlı bir şeyi değil, içerisinde ilişkilerin ku­rucu bir rol oynadıkları karmaşık öğeleri kastediyorum. Bunun anlamı şudur: Öğeler, ilişkisel karmaşayı öncelemezler fakat onun içinden inşa edilirler. O halde 'ilişki' ve 'nesnellik' eşanlamlıdır.
Sayfa 86 - Epos, 2007Kitabı okudu
Wittgenstein'dan beri dil oyunlarının hem dilsel alışverişleri hem de bunların ilişik olduğu ey­lemleri kapsadığını biliyoruz. Sözedimi kuramı da, toplumsal kurum­ sallaşmış yaşamı kuran söylemsel diziler araştırmasını yeni bir taba­ na oturtmuştur. Chantal Mouffe ve ben, söylemleri bu anlamda, hem dilsel hem de dilsel olmayan öğeleri eklemleyen yapılanmış bütün­ lükler olarak tanımladık. Bu bakış açısından hareket ve ideoloji arasındaki ayrım, yalnızca umutsuz olmakla kalmaz, aynı zamanda il­gisizdir - önemli olan, toplumsal bir gücün veya hareketin genelde politik performansını ortaya koymasına aracılık eden söylemsel dizi­lerin belirlenmesidir.
Sayfa 27
Barbie etkisi diyorum ben Postmodernizme eskiden Kardashian götü etkisiydi
Postmodernizm. Kökeni estetik içindeki bir temaya da­ yanan postmodernizm, Ernesto Laclau'ya göre "mümkün ola­ bilen en geniş alanları" zapt ederek "kültürel, felsefi ve siya­sal deneyimlerimizin yeni ufku haline gelmiştir."
Boş gösteren hem zorunlu hem de olanaksız bir nes­neyi adlandırma ihtiyacından, anlamlandırmanın, her halükarda her­ hangi bir anlamlandırma sürecinin önkoşulu olan o sıfır noktasından ileri geliyorsa, hegemonik operasyon, köküne kadar kullanım hatası­na bağlı olacaktır. Göreceğimiz gibi 'halk'ın politik inşası, bu neden­le, özünde kullanım hatasına bağlıdır.
Sayfa 90 - Epos, 2007Kitabı okudu
Reklam
Nesnenin birliği, ona ad vermenin geri dönüşlü etkisidir.
Sayfa 127 - Epos, 2007Kitabı okudu
222 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.