Sözcüklerin 'gerçek anlamlandırması' ile uyandırdıkları imgeler arasındaki ayrışmanın mümkün olabilmesi, bazı retorik araçları gerektirir. Le Bon 'a göre, bu araçlardan üç tane vardır: Onaylama, yineleme ve bulaşma. ''Saf ve basit olan onaylama, her tür muhakeme ve kanıttan arındırılmış olarak bir fikrin kalabalıkların zihnine sokulması en emin araçlarından biridir.
Ernesto Laclau "toplum yoktur"
demiştir. Bu elbette Thatcher'ın "toplum
diye bir şey yoktur" derken haklı olduğu anlamına gelmez. Ancak karşıtlığı olmayan bir kendilik, yani daha
önce gördüğü bir açmazı sürekli tekrarlayan büyük bir
birey olarak "toplum" fikri aldatıcı bir düşüncedir; çünkü
"toplumsal" zaten her zaman antagonistiktir.
Postmodernizm. Kökeni estetik içindeki bir temaya da yanan postmodernizm, Ernesto Laclau'ya göre "mümkün ola bilen en geniş alanları" zapt ederek "kültürel, felsefi ve siyasal deneyimlerimizin yeni ufku haline gelmiştir."
In each case, the different stages of what has become known as 'modernity' were conceived as moments of transition towards higher forms of consciousness and social organization, holding the promise of a limitless future.
[We] far from perceiving in the 'crisis of reason' a nihilism which leads to the abandonment of any emancipotary projects, we see former as opening unprecedented opportunities for a radical critique of all forms of domination, as well as for the formulation of liberation projects hitherto restrained by the rationalist dictatoeship' of the Enlightenment.
Öyleyse eşdeğerlik zinciri zorunlu biçimde çifte bir rol oynamaktadır: Taleplerin tikelliklerinin ortaya çıkışını mümkün kılarken, aynı zamanda onları zorunlu bir yazım yüzeyi olarak kendisine bağımlı hale getirmektedir.
Wittgenstein'dan beri dil oyunlarının hem dilsel alışverişleri hem de bunların ilişik olduğu eylemleri kapsadığını biliyoruz. Sözedimi kuramı da, toplumsal kurum sallaşmış yaşamı kuran söylemsel diziler araştırmasını yeni bir taba na oturtmuştur. Chantal Mouffe ve ben, söylemleri bu anlamda, hem dilsel hem de dilsel olmayan öğeleri eklemleyen yapılanmış bütün lükler olarak tanımladık. Bu bakış açısından hareket ve ideoloji arasındaki ayrım, yalnızca umutsuz olmakla kalmaz, aynı zamanda ilgisizdir - önemli olan, toplumsal bir gücün veya hareketin genelde politik performansını ortaya koymasına aracılık eden söylemsel dizilerin belirlenmesidir.
.
İdeal olarak, okuduklarımızda kendimizi kaybederiz, sadece kendimize dönmek için, dönüşüme uğrar ve daha geniş bir dünyanın parçası oluruz, kısacası, düşüncemizde ve eylemimizde daha eleştirel ve daha yetenekli oluruz.
.
Ernesto Laclau' nun savunduğu gibi, Tanrı toplumsal düzeni belirlemek için, toplumdaki iktidarı meşrulaştırmak için, özneyi nesneye, kimliği işleve havale etmek için artık yerinde değildir.
Ernesto Laclau' nun savunduğu gibi, Tanrı toplumsal düzeni belirlemek için, toplumdaki iktidarı meşrulaştırmak için, özneyi nesneye, kimliği işleve havale etmek için artık yerinde
değildir
Conceived as a form, capitalist relations of production are not intrinsically antagonistic. It should be remembered that capitalist relations of production consist of a relationship between economic categories, of which social actors only form part insofar as they are Träger (bearers) of them.