Anne-Babaya İtaatin Sozkonusu Olmayacağı Yerler
Rabbimiz 15. ayette “Ve eğer ki o ikisi [ana-baba] bilmediğin bir şeyi bana ortak koşman üzerinde seni zorlarlarsa, onlara itaat etme. Ve dünyada onlarla iyi geçin ve bana yönelen kimselerin yolunu tut” buyurarak ana-babaya, öğretmene hangi şartlarda itaat edilmesi lazım geldiğini bildirmektedir. “Esbab-ı Nüzul” kayıtlarında (Vahıdi;
Bakara 89
Hâkim el-Müstedrek'te, Beyhakî (v. 458/1066) Delâil'de İbn Abbas'tan nakleder: Hayber yahudileri, Gatafânlılar'la savaşıyorlardı. Her karşılaştıklarında yahudiler hezimete uğruyordu. Bunun üzerine şu dua ile Allah'a sığındılar; "Yâ Rabbi! Senden âhir zamanda bize göndereceğini vaat ettiğin, ümmî nebî Muhammed [sallallahu aleyhi vesellem ] hakkı için istiyoruz, ancak onlara karşı sen bize yardım edersin." Gatafânlılar'la karşılaştıklarında bu duayı yaptılar ve Gatafânlılar'ı hezimete uğrattılar. Peygamber Efendimiz [sallallahu aleyhi vesellem ] gönderildiğinde ise onu inkâr ettiler. Bunun üzerine Allah [celle celâluhû]; daha önce senin adını kullanarak, " kâfirlere karşı zafer istiyorlardı'' âyetini indirdi.
Reklam
“... Hz. Ömer bazan yahudilerin yanına gelip Tevrat dinlerdi. Tevrat’ın Kur’an’daki bilgileri tasdik etmesine hayret ederdi...”
Sayfa 51
Rabıtalı sahabelerden verebileceğim bir başka delil de, Efendimizin azatlısı Hz. Sevbân'dır. (radıyallahu anh) Bu mübarek sahabî de Resulüllah’a karşı çok muhabbetli olup, O’nsuz hiç duramazdı. Bir gün rengi değişmiş ve yüzünde üzüntü eseri olduğu halde Efendimiz aleyhisselam’ın huzuruna geldiğinde, Resulullah ona: “Senin rengini ne değiştirdi?” diye sordu. O da: “Ya Resulallah! Bende hiçbir hastalık ve ağrı yok. Ancak seni görmediğim zaman, tekrar sana kavuşuncaya kadar çok sıkıntı çekiyorum. Sonra ahireti düşündüğümde seni hiç göremeyeceğimden korkuyorum. Çünkü sen Peygamberlerin makamına yükseleceksin, ben ise Cennete girsem de, senin makamından daha aşağı bir mertebede olacağım. Cennete giremezsem, o vakit seni ebediyen göremeyeceğim.” diye cevap verince, Allah Teala şu ayeti indirdi: “Her kim Allah’a ve Resulüne itaat ederse, işte onlar, Allah’ın kendilerine nimet verdiği peygamberler, sıddıklar, şehitler ve salihlerle beraberdirler. Onlar ne güzel arkadaştırlar.” (Nisa 69) (Begavi, Me’alimü’t-Tenzil: 1/450; Ebu ishak es-Sa’lebi, El-Keşfü ve’l beyan, 3/341; Kurtubi, el-Cami’u li ahkami’l Kur’an; 57175, Vahidi, esbabü’n-nüzul, No:334, sh: 168; Ebu Hayyan, el-bahru’l Muhit, 37286) Büyüklerin aşkı da büyük olur. Efendimiz aleyhisselam’ı bir müddet göremediği için rengi atan, yüzü solan ve kederlenen sahabe efendilerimiz işte böyledir. (Allah onlardan razı olsun!) Muhabbet ve rabıta işte budur... Şimdi cahiller bu sahabe hakkında da şöyle der, 'Neden Allah korkusundan sararmıyor da Peygamberi görmediği için sararıyor?' Sevban da mı müşrik oldu ey akılsız!?
“Allah, bir kuluna hayır murâd ettiğinde onu insanların ihtiyaçlarını karşılama yolunda istihdâm eder.”
“Allah, bir kuluna hayır murâd ettiğinde onu, insanların ihtiyaçlarını karşılama yolunda istihdâm eder.”
Reklam
Onlardan biri, " Ne dersiniz, Allah bizim bu konuşmalarımızı işitiyor mu acaba?" dedi. İkincisi, " Eğer açıktan konuşursak duyar, gizlersek duymaz" dedi. Bunun üzerine, "Yoksa onlar bizim kendilerinin sırlarını ve gizli konuşmalarını işitmediğimizi mi sanıyorlar?..." ayeti nazil oldu. ( Zuhruf/80)
Sayfa 460 - Semerkand YayınlarıKitabı okudu
Suffe ashabı "Keşke bizde de olsa" diyerek dünyayı temenni etmişlerdi. Bunun üzerine "Allah kullarına rızkı bol bol verseydi yeryüzünde azarlardı. Fakat O rızkı dilediği ölçüde indirir. Çünkü O kullarının haberini alandır, onları görendir." Ayeti nazil oldu. (Şura 27)
Sayfa 457 - Semerkand YayınlarıKitabı okudu
Kureyşliler Resûlullah'ın Mescid-i Harâm'da Kabe'nin yanında namaz kılmasını engellediler. Bunun üzerine Allah, "Allah'ın mescidlerinde O'nun adının anılmasına engel olan ve onların harap olmasına çalışandan daha zalim kim vardır! Aslında bunların oralara ancak korkarak girmeleri gerekir (Başka türlü girmeye hakları yoktur). Bunlar için dünyada rezillik, ahirette de büyük azap vardır" âyetini gönderdi.
Yahudilerden Râfi' b. Huzeyme, Resûlullah'a, "Eğer söylediğin gibi Allah katından gönderilmiş bir elçi isen o seni gönderen Allah'a söyle, gelip bizimle konuşsun, kelâmını duyalım" demişti. Bunun üzerine Allah, "Bilmeyenler, 'Allah bizimle konuşsa, ya da bize bir mucize gelse ya!’ derler. Bunlardan öncekiler de tıpkı böyle, bunların dedikleri gibi demişti. Onların kalpleri (anlayışları) birbirine benziyor. Biz âyetleri, kesin olarak inanacak bir toplum için açıkladık" âyetini indirdi.
Reklam
“Haksızlıkla yetimlerin mallarını yiyenler şüphesiz karınlarına ancak ateş tıkınmış olurlar; zaten onlar alevlenmiş ateşe gireceklerdir" (Nisâ 4/10
Sayfa 100Kitabı okudu
"Dinde zorlama yoktur" âyeti, Husayn adında Sâlimoğulları'na mensup ensardan bir kişi hakkında nâzil oldu. Kendisi Müslüman olduğu halde iki oğlu Hristiyan'dı. Resulullah'a, "Ben bunları İslâm'a girmek üzere zorlayayım mı? Çünkü bunlar Hristiyanlık'tan başka bir dine bağlanmayı kabul etmiyorlar" dedi. Bunun üzerine Allah Teâlâ bu âyeti indirdi.
Sayfa 114Kitabı okudu
18 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.