ebrs

Yıllar geçtikçe kendi kendimi terk ettim. Başka, bir insan, anne babamın olmamı istedikleri gibi biri olabilmek için ta içimdeki o şeyi terk ettim. Kişiliğimi bıraktım, bir karakter edindim. Karakter, sen de bunu yaşayacaksın, dünyada kişilikten daha çok değer verilen bir şeydir.
Sonraları mutlu oldum, ama mutluluk neşenin yanında güneşin yanında bir elektrik lambası gibidir. Mutluluğun hep bir nesnesi vardır, bir şeyler yüzünden mutlu olunur, varlığı dışarıdan bir olaya bağımlıdır. Oysa neşenin nesnesi yoktur. Belirgin olmayan bir nedenle sarar seni, varlığı güneşe benzer, kendi yüreğinin ışığıyla yakar.
Yoldaki kavşaklarda başka yaşamlarla karşılaşırsın, onları tanıyıp tanmamak, derinine yaşamak ya da es geçmek yalnızca bir anlık karar sonucudur; bunu bilmesen de dümdüz ilerlemekle sağa olan sapmak söz konusu olduğunda genellikle senin varlığınla, ve yanında olacak kişinin yazgısıyla oynanmaktadır.

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Sevgiye tembellik yakışmaz, onu dolu dolu yaşamak için kararlı ve güçlü devinimler gereklidir.
Mutsuzluk genel olarak dişi çizgiyi izler. Bazı kalıtsal anomaliler gibi anadan kız evlada geçer. Geçerken de zayıflayacağını daha yoğun , daha kalıcı ve daha derin olur. O dönemler erkekler için çok daha değişikti. Meslekleri vardı, siyaset ve savaşlar vardı; enerjilerini dışa vurup rahatlayabilirlerdi. Bizse bunu yapamazdık. Biz kuşaklar boyunca yalnızca yatak odasını, mutfağı, banyoyu tanıdık; binlerce, milyonlarca adım atar, is görürken hep aynı kini, doyumsuzluğu içimizde taşırdık. Ben feminist mi oldum? Hayır, korkma, yalnızca geride kalanlara daha parlak bir ışık altında bakmak istiyorum. ... Annemin, ninemin tanıdığım pek çok kişinin yaşantısını düşündüğüm zaman, aklıma hep bu görüntü gelir işte. Yukarı tırmanmaktansa yarı yolda patlayan ateşler.
o andan başlayarak hareketlerin daha silik, kişiliksiz oldu. Başka yanlışlar yaparım korkusuyla, hareketlerimi yavaş yavaş en aza indirgedim, uyuşuk dalgın biri olup çıktım.
İnsanın kendini reddetmesi küçük görmeye yol açıyor.
İç dünyam düzenli değildi, bu yüzden içimde kaynayan karışıklığı dış dünyada görmek beni rahatsız ediyordu.
Akmayan gözyaşları kalpte birikirler, zamanla kabuk tutarlar ve kirecin çamaşır makinesini tıkaması gibi kalbi tıkayıp felç ederler.
İkimiz de aynı ağacın üstünde yaşadık, ama öyle değişik mevsimlerde ki!
Sevdiğin insana söylemek istediklerin sonsuza dek içinde kalır; o toprağın altındadır, artık onun gözlerinin içine bakamazsın, kucaklayamazsın, ona henüz söylemediklerini söyleyemezsin.
Erkekler kadının değerini bilemez, Firdevs. Kendi değerini belirleyen kadındır.
Herkes bir gün ölecek Firdevs. Sen de, ben de. Önemli olan ölene kadar nasıl yaşayacağımız.
Bu yüzden benim söylediğim her şey gelecekle ilgiliydi. Çünkü gelecek, istediğim renklerle boyamak üzere hala benimdi. Özgürce karar vermek, istersem değiştirmek üzere hala benim…
Bazen insanın iki kez doğup doğamayacağını sorarım kendime.
Resim