Home
Search
What to Read?
Sign In
Sign Up
Shopping
Explore
Books
Authors
Readers
1000Kitap Android ApplicationFREE – Download from Google Play
1000Kitap iOS ApplicationFREE – Get it from App Store
©2024 · 1000Kitap Web Application · 2.37.26
384 syf.
·
Not rated
Küçükken çocukluk kahramanı Hezârfen sayesinde uçmaya sevdalanmış olan 20 yaşlarındaki Vecihi, uçmak ve tayyarecilik eğitimi almak için Bağdat'tan İstanbul'a dönüyor. Yeşilköy Tayyare Mektebi'nden başarı ile erkenden diplomasını alan Vecihi kendisini Kafkas cephesinde buluyor. Uçma aşkı vatan sevdasıyla birleşince ne soğuğu hissediyor bedeni ne de bir uçuşta kalıcı hasara sebep olan belindeki rahatsızlığı. Ruslara esir düştüğünde dahi kaçmayı başaran Vecihi, Mustafa Kemal'in görevlendirmesiyle Anadolu'ya geldiğinde saray destekçileri tarafından vatan haini damgası yerken, annesi ve kızkardeşi de çeşitli baskılara maruz kalıyor. Vatan sevgisini herşeyin üstünde tutan Vecihi, ülkesi tamamen bağımsızlığına kavuşmadan, çocukları çok seviyor olmasına rağmen, bir aile kurmayı dahi düşünmüyor.
'Vecihi' ismiyle ilk kez küçükken izlediğim 'Neşeli Günler' filmindeki bir sahne sayesinde tanışmıştım. Sonrasında öğrendim ki Vecihi Kurtuluş Savaşı doneminde, düşmanlara korku salan, pilot ve mühendislik beceresini zor şartlarda dahi başarıyla ortaya koyan, hedefini bulmayan tek bir atışı için dahi devlet malını heba etti diye kahreden, vatan sevgisini herşeyin üstünde tutan ve maalesef hakettiği değeri savaş sonrası, ömrünün geri kalanında veremediğimiz, tarihimizde önemli bir şahsiyet imiş. Ne iyi geldi şu dönemde bu kitabı okumak
Istanbul 1918 - 1923 yılları arasında ışgal altındadır.
Kemal Tahir üçlemenin bu ilk kitabında önemli bir Osmanlı Paşasının oğlu olan, hayatının önemli bir kısmını Avrupanın muhtelif şehirlerinde geçirmiş, Osmanlının savaşta yenik düşmesiyle hiç alışık olmadigi maddi-manevi sıkıntıları başlamış olan ve artik esir bir sehir olan payitahta dönen Kâmil Bey'in etrafında Anadolu'da başlayan direniş sırasında İstanbul halkının ve aydınının konumunu anlatıyor.
Istanbul'u esir şekilde düşünmek bile okurken bana ağır geldi. O donemi yaşayan insanların travmasını tahayyul edemiyorum. Sıradan insanların, nasıl farkinda olmadan birer kahramana dönüştüğünü okuyoruz.
"İste, benim harp ederken sırtımı dayadığım aşılmaz dağ, demin gördüğünüz o küçücük kadındır. Kadir'in annesi..."
"Kadın falan değilmiş kardeşim, adeta bir 'millet'miş."
Kitap işgal zamanında Osmanlı aydınını ve İstanbul halkını konu ediniyor. Millet yıllarca savaşmaktan bıkmış, artık karşı koyacak ruhi direnç yok. Evet "muhtaç olunan o kudret damarlarındaki asil kanda mevcut" lakin bunu kimse bilmiyordu.
Boğazlar İngilizlerin kontrolünü altında. İngilizler Çanakkale, Musul, Batum, Antep, Konya, Maraş,
200 syf.
10/10 puan verdi
Veysel Göger, Osmanlı Seferlerinde Ordu Çevre Halk (1300-1774), Kitabevi Yayınları, İstanbul 2020, 197 s., ISBN: 978-605-7819-46-8
Son yıllarda Osmanlı askerî tarihi üzerine yapılan çalışmalar artmaktadır. Özellikle meydan muharebeleri ve kale kuşatmalarını ele alan müstakil çalışmalar ile ordunun lojistiğini ele alan çalışmalar göze çarpmaktadır.
Üçlemenin ilk kitabında Kemal Tahir Osmanlı'nın son dönemi,işgal alttindaki İstanbul'da İngiliz yanlısı olanlarla Kuva-yi Milliye yanlısı vatanseverleri anlatmakla birlikte bir çok çarpıcı tespitte bulunuyor .Kadınların kahramanligi üzerinde de durmayı ihmal etmemiş .
O dönemdeki karanlığı okudukça bizi aydınlığa kavuşturan Mustafa Kemal Atatürk'ü bir kez daha saygı ve sevgi ile anmak şart oldu .
Özgürlüğümüzün değerini bilmek adına okunması gereken eserlerden .
Esir pazarında hayatını kurtarmak için yalan söyleyen ve bu yalanla bambaşka hayatın kapılarını açan bir köle ile kendisine görmediği bilmediği yerleştim sırrını vermesini isteyen hoca’nın hikayesi ile başlıyor kitap. Hoca ilk başlarda sadece İtalya yı ve astronomiyi öğrenecek bir köle aldığını düşünse de aslında ona ben benim sorgusuna düşürecek şaşırtıcı benzerliği ile günbegün sorgulamaya götüren bir ikiz alıyor. Veba zamanlarından bahsederken şuanki karantina ile o günleri anlamakta hiç zorlanmıyorsunuz. Hoca nın ve benzerinin yaptığı çalışmalar veba günlükleri İstanbul un Osmanlı havasını derinden hissederek keyifli bir yolculuğa çıkıyorsunuz. İkisi arasındaki atışmalar masa başında uzun geceler süren uydurulan yazılan hikayeler masallar diyarında nefes aldırıyor. Tüm bunlar keyifli bir okumayı beraberinde getiriyor.
"Bir kuşun ötuşüyle bir çocuğun ruhu arasında ilişki vardır . "
Tanzimat Dönemi yazalarlarında Sâmipaşazâde Sezâinin ilk realist romanı , Sergüzeşt .
Kitapta Kafkasyadan esir olarak İstanbul'a getirileren Dilberin verdiği mücadeleyi batılılaşmış burjuva sınıfının esirlere karşı davranış ve düşüncelerini , Celâl Bey ile çiçekli bahçenin ortasında geçen nâhif kırık sevdalarını hissediyoruz .
Son sayfasına kadar insânı içine çeken bir yolculuk izledim sânki , bazen tebessüm ettim bâzende hüzne boğuldum hele ki o son ile .. Geriye bir bakıştan hatıra kaldı *
Okuduğum ikinci Türk Klasik Eseriydi , ve zâten Türk Klasiğine geç kaldığımı hep düşünüyordum okumalarımda Sergüzeşt ile bı hızlanma olur umarım bu yöne doğru . Ayrıca @bordosiyahyayınlari 'nın tasarımı beni çok etkiledi inşAllah bir seri oluşur kitaplığımda .
Keyifliii Okumalar Dilerim
"*Hüzün verici bir bakışı yıllarca hatırlar . Bir sözü ,bir gülüşü yıllarca saklar ."
Esir Şehir üçlemesinin üçüncü kitabı. Baş karakter Kamil Bey 1. kitapta yurda dönmüş ve esaret altında ki İstanbul'un içler acısı durumuna şahit olarak bir şeyler yapabilmek adına milli mücadele saflarına katılmıştı. Birinci kitabın sonunda hapse düşen Kamil Bey'in 2.kitapta hapiste ayakta kalabilme mücadelesine şahit oluruz. Üçüncü kitapta Kurtuluş Savaşı kazanılmış, Kamil Bey hapisten çıkmış ve ülke yeni bir tecrübe olan demokrasi mücadelesine girişmiş bulunuyor. Kitap genel olarak Serbest Fırka'nın kuruluşu ve halkta ki yansıması üzerinde durduğu için ilk iki kitabın kahramanları kitapta kendilerine pek yer bulamamış. Bu haliyle kitap biraz hayal kırıklığı oluştursa da Yorgun Savaşçı kitabının kahramanlarından farmason doktor ve cehennem topçusu Cemil karakterlerinin kitaba girmiş olması ve Farmason'un evinde ki sahnede teğmen Faruk karakterinden de bahsetmesi benim için ilginç bir sürpriz oldu.
İçinden çıktığı topluma uzak bir hayat süren Aristokrat bir aileden gelen paşa çocuğu Kamil Bey'in memleketine, İstanbul'a dönüp burada eski arkadaşları aracılığıyla Milli Mücadele hareketine destek olabilme gayesiyle yaptığı faaliyetler sırasında başından geçen trajik olayların sade ve yalın bir dille anlatısından oluşmaktadır bu eser.