"Aşk, bir bedende iki kişi."
“Ey aşk...! bir mucize gerçekleştir şimdi
Şapkandan bir kumru havalansın
Bana öyle büyük ki bu kalp,
Gelsin yüreğime yuvalansın”
Kitabı okurken sımsıcak bir yürek buldum. Yaşam kavgasının molalarında, sıcacık bir poğaça, buğusu üstünde demli bir çay, sevgi ve vefayla beslenmiş hoş bir muhabbet, zifiri
Bence dünyanın en güzel romanı budur... Evet, kabul ediyorum, tamamen kişisel bir görüş bu ancak ben öyle olduğuna inanıyorum. Bu görüşe ilk sahip olduğumda henüz bir üniversite öğrencisiydim ve kitap okuma maceramın başlarında sayılırdım. Lakin aradan uzun yıllar geçti, aralarında hatırı sayılır miktarda roman da olan binden fazla kitap okumuş
100. incelemem en sevdiğim kitap için ve bu tabii ki tesadüf değil...
100. incelemeyi herhangi bir kitaba yazmak istemedim. Bana kitap okumayı sevdiren, hayatımı, mesleğimi belirleyen o kitap için yazmak istedim. Bir süredir kitap okumakta zorlanıyordum,
Çalıkuşu yine bana okumayı sevdirsin istedim; öyle de oldu, sayfalar aktı gitti sanki...
Bir
Ahlak anlayışını edebi kurgu içinde ele alan Tolstoy'un okuduğum en iyi öykü kitaplarından birine imza atmış olduğunu söyleyebilirim.
Rus edebiyatının en iyi ismi olmakla kalmayıp kitaplarının popülerliğini ülkemizde de koruyor olması, beğenilmesinden değil, Oğuz Atay gibi popüler kültürün de bir kurbanı olduğunu rahatça söylemek mümkün.
“Kübele’yim ben,
Ana Tanrıçası Anadolu’nun
Ben Anadolu.”
...
Ben Anadolu, Anadolu toprağının mitolojik, tarihsel, toplumsal ve insani boyutlarını, bu coğrafyanın ayrılmaz parçası olan “Kadınlar” aracılığıyla anlatıyor.
Oyun, binlerce yıllık süreç içinde 92 Anadolulu kadının, yürek ezen acılarıyla, ince dengeler üzerine kurulu karar aşamalarıyla,
Ölümsüz gençliğin şövalyesi
Ellisinde uyup yüreğinde çarpan aklına
Bir Temmuz sabahı fethine çıktı
Güzelin, doğrunun ve haklının:
Önünde mağrur aptal devleriyle dünya,
Altında mahzun ve kahraman Rosinant'ı
Bilirim hele bir düşmeye gör hasretin halisine
Hele bir de tam okka dört yüz dirhemse yürek
Yolu yok Don Kişot'um benim, yolu yok,
Yel
Oğuz Aktürk ''Alıntılarla Yaşıyorum'' okuma grubunda bu ay Oblomov kitabını okuduk. Grubu herkese tavsiye ederim, yeni katıldım, gayet güzel.
Kitap alegorilerle dolu, derin bir kitap. Bu alegorileri ve göndermeleri incelemede vereceğim:
Uzanmak İlya İlyiç için ne hastalarda ya da uykusu gelmiş
insanlarda olduğu gibi bir
Daha önce Hüseyin Nihat Atsız'ın Bozkurtlar ve Ruh Adam romanlarını okumuş ve oldukça sevmiştim. Ruh Adam kitabındaki şiirleri okuyunca Atsız'ın diğer şiirlerini de okumayı çok istemiştim. Kısmet bugüneymiş. Kitabımız Hüseyin Nihal Atsız'ın Yolların Sonu isimli şiir kitabı. Atsız'ın aşk şiirlerindeki coşkusu Türkçülük şiirlerinde bol miktarda var.
“ ‘Allah’ı neden göremiyoruz?’ diye sordu. Dedesi ‘Her yerde de ondan” dedi. ‘Her yerdeyse neden görmüyorum?’ diye sordu. Dedesi ‘Her yerde olan hiçbir yerdedir’ dedi. “
Âdemoğlu dünyaya düştü düşeli bir avuç kadar çehrede çeşit çeşit insan geldi geçti bu diyardan. Çehreleri olduğu kadar duyguları, düşünceleri, eylemleri de birbirinden farklı
1- Yağmur Adam (Otizm)
2- Benim Adım Sam (Zeka geriliği olan bir baba ve kızı)
3- Sol ayağım (Fiziksel engeli olan bir adam)
4- Guguk Kuşu (Psikiyatri kliniğinde geçen olaylar)
5- Aklım Karıştı (Psikiyatri kliniğinde geçen olaylar)
6- Akıl Oyunları (Şizofreni)
7- Wilber Ölmek istiyor (İntihar ve Depresyon)
8- İçimdeki Deniz (Ötenazi isteyen bir
IHLAMURLAR ÇİÇEK AÇTIĞI ZAMAN🌾
- I -
Dilimde sabah keyfiyle yeni bir umut türküsü
Kar yağmış dağlara, bozulmamış ütüsü
Rahvan atlar gibi ırgalanan gökyüzü
Gözlerimi kamaştırsa da geleceğim sana
Sergüzeşt, romantizm akımından realizme geçişi gösteren önemli bir eserdir; edebiyatımızdaki ilk gerçekçi eserlerden biri. Romanın konusu her ne kadar esir ticaretinin korkunçluğunu anlatsa da aşka derince yer verilmiştir. İmkansız aşka tutulan iki insanın yürek burkan hikâyesini okuyorsunuz. Aşıkların kavuşmaları mı ? O mahşere kaldı.
SergüzeştSamipaşazade Sezai · Bilge Kültür Sanat · 201645,6bin okunma
*SavaşSonrası1ToplumunYazarı*
~~~Acıyan yürek sonsuza dek sağlam kalır~~~
Nobel Edebiyat Ödüllü yazar Heinrich Böll, 1917’de Köln’de doğar , liseyi bitirdikten sonra kitapçılık eğitimi aldı. 1939’ da İkinci Dünya Savaşına katıldı, esir düştü, 1945’e kadar özgürlüğüne kavuşamadı. Savaştan sonra hem üniversite öğrenimini sürdürdü, hem de