Jean-Jacques Rousseau (1712-1778), 18. yüzyıl Fransız filozofları arasında önemli bir figürdür.
Rousseau hakkında genel birdeğerlendirme:
1. Hayatı ve Eğitimi
Rousseau, Cenevre'de doğdu. Eğitimi sırasında müzik ve yazıya olan ilgisi belirginleşti. Kendi kendine eğitim alarak felsefi düşüncelerini
Hilafetin Kötü Yanları:
Siyasi İstikrarsızlık: Hilâfet, Osmanlı İmparatorluğu'nun son döneminde siyasi istikrarsızlığın önemli bir kaynağıydı. Padişahların zayıflamasıyla birlikte, hilâfet makamı siyasi çekişmelerin odağı haline gelmiştir.
Din-Devlet Karışımı: Hilâfet sistemi, din ve devlet işlerinin birbirine karışmasına yol açmıştır. Bu
Adalet ve eşitlik, bir toplumun temel taşlarıdır ve ücret adaleti, bu kavramların ekonomik boyutunu yansıtır. İşte ücret adaleti bağlamında düşünülebilecek unsurlar:
1. Cinsiyet Eşitliği: Kadınların erkeklere eşit iş yaptıklarında eşit ücreti alamamaları, cinsiyet eşitsizliği sorununu ortaya koyar. Ücret adaleti için cinsiyet ayrımcılığının
Doğa, ütopyalarımızdaki özgürlük ve eşitliğin birlikte var olması fikrine gülümser. Özgürlük ve eşitlik yeminli ve ebedi düşmanlar olduğundan biri galip geldiğinde diğeri ölür. İnsanları özgür bırakın ve doğal eşitsizlikleri, on dokuzuncu yüzyılda laissez faire döneminin İngiltere ve Amerika'sında olduğu gibi, neredeyse katlanarak çoğalacak.
Eşitsizliğin büyümesini kontrol etmek adına, 1917'den sonra Rusya'da olduğu gibi, özgürlüğün feda edilmesi gerekir. Bastırıldığında bile eşitsizlik büyür; sadece ekonomik yetenek olarak ortalamanın altında olan kişi eşitliği, üstün yeteneğin bilincinde olanlar özgürlüğü arzular ve sonunda üstün yetenek kendi yolunu bulur.
Eşitlik ütopyaları biyolojik olarak ölüme mahkûmdur ve samimi bir filozofun umabileceği en iyi şey, yasal adalet ve eğitim fırsatında yaklaşık bir eşitliktir.
Tüm olası yeteneklerin gelişmesine ve işlev görmesine izin verilen bir toplum, grupların rekabetinde hayatta kalma avantajına sahip olacaktır. Mesafenin kapanması devletlerin çatışmasını yoğunlaştırdıkça bu rekabet daha da siddetlenir.
Hepimizin paylaştığı, hepimizin ait olduğu kökensel bir adaletsizlik vardır. Zaman, ölçü ve hukuktan daha eski olan bu adaletsizlik hiçbir adalet, eşitlik ya da eşitsizlik ölçüsüne sahip değildir.
_Cumhuriyet, erdemli insanların yönetimidir.
_Bir kişiye yapılan haksızlık, tüm topluma yöneltilmiş bir tehdittir.
_Hür bir milletin kurtarıcısı olabilir. Köle bir milletin ise başka bir efendisi çıkar ortaya.
_Sadece mutlu olmayı istesek kolay olacaktı ama biz başkalarından daha mutlu olmak istiyoruz. Bu da oldukça zor, çünkü onları daima
Her toplumsal eşitsizlik, uzun vadede, gelir eşitsizliğidir. Demokrasiden yana argümanın bir parçası budur: Zenginlik dışında herhangi bir meziyete dayanan "orantılı bir adalete" sahip olma girişiminin iflas etmesi kesindir. Oligarşiyi savunanlar, gelirin erdemle orantılı olduğunu iddia ederler; Bir Peygamber ekmek dilenen doğru birine rastlamadığını söyledi ve Aristoteles, iyi insanların gelirleri kadar, ne eksik ne fazla kazandığını düşünür; ama bu tür görüşler saçmadır. Mutlak eşitlik dışında her türlü “adalet," pratikte, erdemden bambaşka bir niteliği ödüllendirecektir ve bu nedenle mahkûm edilmelidir.
Thomas More'un "Ütopya" adlı eseri, 16. yüzyılın başında yazılmış ve modern politik düşüncenin başlangıcı olarak kabul edilen bir kitap. Bu kitapta More, toplumsal ve politik ideallerinin neler olduğunu anlatarak, ideal bir toplumun nasıl olabileceğine dair düşüncelerini aktarır.
"Ütopya’da hayali bir ada olan Ütopya anlatılır.
Thomas More'un "Ütopya" adlı eseri, 16. yüzyılın başında yazılmış ve modern politik düşüncenin başlangıcı olarak kabul edilen bir kitap. Bu kitapta More, toplumsal ve politik ideallerinin neler olduğunu anlatarak, ideal bir toplumun nasıl olabileceğine dair düşüncelerini aktarır. "Ütopya’da hayali bir ada olan Ütopya anlatılır.
Adalet, her insanın sivil hak uyarınca sahip olduğu şeyi elinde tutmasına yönelik istikrarlı bir ruh halidir. Adaletsizlik, doğru dürüst bir yasa yorum uyarınca herhangi birine ait olan şeyin, sözde bir hak görünümü altında, onun elinden alınmasıdır. Adalet ve adaletsizliğe aynı zamanda eşitlik ve eşitsizlik de denir. Çünkü uyuşmazlıkları sona erdirmek için görevlendirilenler insanlar arasında ayrım gözetmemek, herkese eşit saymak, zengini kıskanmadan ve yoksulluk hor görmeden her insanın hakkını aynı biçimde savunmak zorundadırlar.
Üzerine makaleler yazılan, hakkında çokça konuşulan, edebi ve siyasal yönü ile kendini okutturan, ideolojik, çağdaş İngiliz romanı. Sayfa sayısı 151 olan bu kitabın türü roman ama siyasi bir hiciv. Ayrıca bir fabl. Çevirisi kesinlikle çok güzel ve kitap oldukça akıcı.
2. Dünya Savaşı yıllarından sonra yazarın reel sosyalizme bir eleştiri