Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Kadın ve erkekler arasındaki ilişkilerin eşitlik ilke­si temeline göre düzenlenmesi görüşünü savunanların da, kadınlardaki erkeksel protestoyu desteklememesi gerekir. Kadın ve erkek arasındaki eşitlik, nesnelerin doğal düzeninin dışına çıkmamak zorundadır; oysa er­keksel protesto realiteye karşı körü körüne bir başkal­dırı, dolayısıyla bir üstünlük kompleksidir. Gerçekten de söz konusu protesto, bütün cinsel işlevleri bozarak olumsuz yönde etkileyebilir.
Çünkü İslâm, mükemmel bir uluslararası sistem olarak, dünya siyasetini yönlendirecek şekilde, tüm insanlığın ve halkların eşitliğine dayalı uluslararası söylemler ve ilkeler getirmiş yegâne inanç sistemidir. Asur dan Roma'ya kadar birçok kadim imparatorluklar da dünyayı yönetmeye talip olmuşlardır; ama tüm bu devletlerin amaçları, başka milletleri kendi toplumlarına veya bireylere itaate dayandırmak olmuştur. İslâm ise, hukuk önünde eşitlik ilkesi çerçevesinde, tek bir siyasi otoritenin etrafında bir dünya birliği fikrini getirmiş ve tarihte şahit olunduğu gibi bu ideali gerçeğe dönüştürmüştür. Ancak ne acıdır ki daha sonraları Müslümanlar, Kur'an ve Sünnet'in kendilerine biçtiği rolü yetersiz görünce ve inançlarının kendilerine öğrettiği ilkelerden uzaklaşınca, bugünkü netice ve görüntü ortaya çıkmıştır. Tabi ki bu noktada, İslâm siyasetinin dışa yayılımcı politikaları istikrar getirince, işgalci ve emperyalist güruhun bundan rahatsız olup, gerek sıcak savaşlarla gerekse soğuk savaşlarla bu akıntıyı önce durdurmaya sonra da kurutmaya çalışmalarını da unutmamak gerekir.
Reklam
LIBYA: KADDAFİ'NİN İSLÂM SOSYALİZMİ
Albay Muammer Kaddafi 1 Eylül 1969'da kansız bir darbeyle Kral Idris es-Sunusi'yi tahttan indirip Libya'yı bir cumhuriyet olarak ilan etmesiyle iktidarın dizginlerini eline geçirdi. Sonrasında, Kaddafi Arap dünyasının İslâmcı reformist bir mesaj taşıyan radikal bir lideri haline geldi. Yönetiminin ilk evresinde, 1 Eylül
Sayfa 243 - İzKitabı okudu
Kölelik, İslam'ın asıl bir ilkesi değildir. Böylesi bir eşitlik ilkesinin köleliğin temelini dinamiklediği açıktır. Kapitalizm İslam'ın asıl bir ilkesi değildir. İslam'ın asıl ilkesi Allah'ın kuralları arasında Kolektif ve ortak mülkiyettir.
Bir grup için geçerli olan temel eşitlik ilkesinin başka bir grubu da içine alacak biçimde genişletilmesi, her iki gruba da tipatıp aynı şekilde muamele etmemiz ya da her iki gruba da tipatıp aynı hakları tanımamız gerektiği anlamına gelmez. Bunun gerekip gerekmediği her iki grubun üyelerinin doğasına bağlıdır. Temel eșitlik ilkesi, eşit ya da özdeş muameleyi değil, eșit önemsemeyi gerekli kılar. Farklı varlıkların eșit derecede önemsenmesi, onlara farklı şekilde muamele edilmesi ve farklı haklar tanınması sonucunu doğurabilir.
İnsanın eşitliğini savunduk durduk. Ama "insan" unuttuğumuzdan, neden söz ettiğimizi anlayamaz olduk artık. Eşitliği nereye dayandıracağımızı bilmediğimizden, kesinlikle açıklayamadığımız bu eşitlikten, gereğince yararlanamadık. Eşitliği, bireyler konusunda nasıl tanımlamalı; kabayla uysalı, aptalla akıllıyı nasıl ayırt etmeliydi? Maddeler konusunda nitelemek ve açıklamak gerekirse, eşitlik, bu maddelerin her birine aynı görevi, aynı yeri vermeyi gerektirir. Saçma olan da bu. Eşitlik ilkesi soysuzlaşınca, aynilik ilkesine dönüşür.
Sayfa 117Kitabı okudu
Reklam
136 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
"Toplumsal Ahengi Güçlendirmek İçin Bir Toplum Sözleşmesi"
Jean-Jacques Rousseau (1712-1778), 18. yüzyıl Fransız filozofları arasında önemli bir figürdür. Rousseau hakkında genel bir değerlendirme: 1. Hayatı ve Eğitimi Rousseau, Cenevre'de doğdu. Eğitimi sırasında müzik ve yazıya olan ilgisi belirginleşti. Kendi kendine eğitim alarak felsefi düşüncelerini
Toplum Sözleşmesi
Toplum SözleşmesiJean-Jacques Rousseau · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 201913,9bin okunma
8 Mart Kadınlar Günü
Buna göre iki cin­siyet arasındaki mevcut toplumsal ilişkileri düzenleyen ilke - yani bir cinsiyetin diğerine hukuki itaati - yanlış­tır ve günümüzde beşeri gelişimin önündeki başlıca engellerden biridir; ve bu durum, ne bir tarafın güç ve ayrıcalıklı konumuna ne de diğer tarafın maluliyetine yol açacak şekilde, mükemmel eşitlik ilkesi ile değiştirilmelidir.
"Nâzım Efendi" Ahmed Rıza'nın etkisi altına girdi. Önce Paris'te örgüt kurdular: Osmanlı Terakki ve İttihat Cemiyeti."Cemiyetin isim babası Ahmed Rıza' ydı.Auguste Comte pozitivizminin ana ilkesi, "intizam" (düzen) ve "terakki"ydi (ilerleme). Ahmed Rıza, Auguste Comte pozitivizmi ile Namık Kemal’ in ütopik "Osmanlı milliyetçiliğini" birleştirmişti. Fransiz İhtilali’ nin ünlü sloganı "liberté, égalité, fraternité",yani "hürriyet, müsavat (eşitlik), uhuvvet (kardeşlik)" diye çevrilerek, cemiyetin sloganı olarak kullanılmaya başlandı...
Sayfa 68 - KırmızıKediKitabı okudu
Eşitlik ve toplumsal mülkiyet yetmiyor ve bir de yeni bir felsefe zorunluluğu ortaya çıkıyor. "Tek başıma kendimi ne kadar geliştiririm" ilkesinin yerine, "kendi başıma başkalarını nasıl geliştiririm" ilkesi, sosyalizmin olmazsa olmaz koşulu durumuna geliyor. Başta Sovyetler Birliği, sosyalist ülkelerdeki çözülüş, bunu açık olarak ortaya çıkarabiliyor. Eşitlik, burjuva devriminin de ilkesidir; ancak tam gerçekliğini bulamıyor. Ortak mülkiyet, burjuvazinin çocukluk aşamasında, burjuvaziye tümüyle yabancı görünmeyebilir; kapitalizm güçlendikçe burjuvazi, ortak mülkiyet düşüncesine düşmanlık kazanıyor ve özel mülkiyeti kutsallaştırıyor. Ancak "kendi başıma başkalarını nasıl geliştiririm" düşüncesi, burjuva toplumunda hiçbir zaman yer etmiyor; bilinmiyor.
Sayfa 287 - Mızrak Yayınları
Reklam
Bir varlık acı çekiyorsa, bu acıyı önemsememek için hiçbir ahlaksal gerekçe öne sürülemez. Eşitlik ilkesi, acı çeken varlığın doğasından bağımsız olarak, bu acının herhangi başka bir varlığın çektiği benzer bir acıyla eşit tutulmasını şart koşar.
Kadın ve erkekler arasındaki ilişkilerin eşitlik ilkesi temeline göre düzenlenmesi görüşünü savunanların da, kadınlardaki erkeksel protestoyu desteklememesi gerekir. Kadın ve erkek arasındaki eşitlik, nesnelerin doğal düzeninin dışına çıkmamak zorundadır; oysa erkeksel protesto realiteye karşı körü körüne bir başkaldırı; Dolayısıyla bir üstünlük kompleksidir. Gerçekten de söz konusu protesto, bütün cinsel işlevleri bozarak olumsuz yönde etkileyebilir.
Sayfa 129 - Say YayınlarıKitabı okudu
b) Türk anayasa hukuku
7 Kasım 1982 tarih ve 2709 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasası ile belirlenmiştir (Bu Anayasaya kısaca “1982 Anayasası” denir). Anayasamız önce 1 ilâ 11' inci maddelerinde devletin tâbi olduğu temel ilkeleri veya diğer bir ifadeyle “genel esasları” düzenlemiştir. Buna göre, ☆ “Türkiye devleti bir Cumhuriyettir” (m.1). ☆ Keza Türkiye Cumhuriyeti, “insan haklarına saygılı, Atatürk milliyetçiliğine bağlı, demokratik, lâik ve sosyal bir hukuk devletidir”(m.2). Dahası, Türkiye Cumhuriyetinde herkes kanun önünde eşittir ve devlet bütün işlemlerinde eşitlik ilkesine uygun olarak hareket etmek zorundadır (m. 10). ☆ Diğer yandan “Türkiye Devleti, ülkesi ve milletiyle bölünmez bir bütündür” (m.3). Yani Türkiye’de federalizm değil, üniter devlet ilkesi geçerlidir. Türkiye’de “egemenlik, kayıtsız şartsız milletindir” (m.6). Anayasamızın 12 ilâ 74’üncü maddeleri arasında vatandaşların temel hak ve hürriyetleri düzenlenmiştir. Anayasamızın 75 ilâ 100’üncü maddeleri arasında “yasama organı (legislature)”, 101 ilâ 137’nci maddeleri arasında “yürütme organı (executive)” (yani Cumhurbaşkanı, bakanlar ve idare), 138 ilâ 160’ıncı maddeleri arasında ise “yargı organı (judiciary)”nı düzenlenmiştir.
Hobbes'un eşitlik ilkesi
"İnsanlar kendilerini diğerlerinden daha onurlu gördüğü sürece, bir arada barış içinde yaşamaları imkansızdır: dolayısıyla ba­rışın hatırına, doğanın şu yasayı koyduğunu varsaymak duru­mundayız, her insan diğerlerini kendine eşit kabul eder."
584 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.