Bırak şu musibet gözyaşlarını kana kana aksın. Belki biraz da ferahlarsın...
Sayfa 95 - İnkılap KitabeviKitabı okudu
Madem ki yüreğim ağlıyor, gözünü ağlatmaktan menetmişsin ne çıkar, ne değişir! Görülüyor ki yemek, içmek, uyumak gibi bu da bir ihtiyaç...
Sayfa 95 - İnkılap KitabeviKitabı okudu
Reklam
Ben, çok hassas, çok içli bir kadınım...
Sayfa 78 - İnkılap KitabeviKitabı okudu
Kadın gözü, kadın sesi, kadın kokusu öyle bir kuvvetli ki, değil böyle insan sıfatındaki öküzlerin, yedi düvele meydan okuyan tığ gibi babayiğitlerin gözünü, elini, dilini bağlardı. Kadın ne ister de olmazdı?
Sayfa 77 - İnkılap KitabeviKitabı okudu
Evet amma, yara da olsa, ne de olsa bunun bir mühleti, bir soğuma zamanı vardı ve o mühletin artık geçmiş olması lazım gelirdi.
Sayfa 69 - İnkılap KitabeviKitabı okudu
...şaşkınlık da teessürün bir şekli, asla yabana atılmaması iktiza eden bir ifade tarzı değil midir? Şaşkınlık yani kalbe mukabil kafanın sektesi...
Sayfa 69 - İnkılap KitabeviKitabı okudu
Reklam
Aşk, onun şimdilik pek fazla düşünemediği bir şeydi. Fakat kimbilir belki zamanla o da gelecekti.
Sayfa 50 - İnkılap KitabeviKitabı okudu
İnsan, başına geleceği bilmez.
Sayfa 49 - İnkılap KitabeviKitabı okudu
Gündelik gaileler, hayhuylar arasında pek farkına varılmıyordu amma bu, ne gülünç, ne boş, ne aşağılık bir hayattı.
Sayfa 44 - İnkılap KitabeviKitabı okudu
Allah her insanı başka türlü yaratır: kimi çiçek kokusundan hoşlanır, kimi böyle soğan, yağ kokusundan.
Sayfa 28 - İnkılap KitabeviKitabı okudu
Reklam
İnsan çok anlaşılmaz mahluk...
Sayfa 23 - İnkılap KitabeviKitabı okudu
Bazı tesadüfler insana elli senede öğrenemeyeceği şeyleri iki dakikada öğretiyor.
Sayfa 21 - İnkılap KitabeviKitabı okudu
Herifin dediği gibi, "Şu insanoğlunun başına gelen pişmiş tavuğun başına gelmiyor."
Sayfa 20 - İnkılap KitabeviKitabı okudu
İğrendim şu insanların iki yüzlülüğünden, menfaatperestliğinden...
Sayfa 16 - İnkılap KitabeviKitabı okudu
İnsan, yüz yaşına gelse nafile, halini bilemiyor.
Sayfa 15 - İnkılap KitabeviKitabı okudu