Not: Bu ileti eserleri orijinalinden ve sonrasında Türkçe çevirilerinden okuyan insanların görüşlerinin derlenmesiyle yazılmıştır. Sonrasında sitedeki okurların katkıları eklenmiştir.
Günlerdir çevirmenlerin dünyasına daldım ve haklarında o kadar çok şey okudum ki beynimden dumanlar çıkıyor. Yabancı dilde yazılmış eserlerde en rahatsız olduğum
Dili yasaklamak insanlık suçudur. İnsanı anadilinden koparmak vahşettir. Bir insanı kendi dilinden koparmak, insanın ruhunu, kişiliğini zedeliyor, gelişimini engelliyor. Bence bu Kürtçe yasağı, Türkiye Cumhuriyeti’nin en büyük yanlışlarından biriydi. " Mehmed Uzun
Dünyanın kaç yerinde insanların anadili yasaklanmış, sırf dillerinden dolayı
En eski edebiyattan en yenisine kadar , her dilde , şiirin konusu eş değil , sevgilidir. Hayaller ve simgeler , hep sevgilinin süzgün gözleri ve karanlık kirpikleri etrafında , pervaneler gibi uçuşur.
Ülkemizin en çok yarım bırakılan ve anlaşılmayan yazarın kitabını okumak, üstelik bunu 2. anadilim Hollandaca lisanında okumak gibi bir çılgınlık yaptım.. Bu benim için de bir ilk oldu, yani şu anlamda; geçmişte yabancı dilde birçok yabancı eser okudum, ancak Türkçeden çevirilmiş Türk bir yazarımızınki ilk kez bu kitapta nasip oldu bana. Bundan
Ben bilmem hiç kendimi korumak zorunda kalmadım
Bilmem ben bi’ çocuğu düşünmek zorunda olmadım
Hiç evlendirilmedim
Evde dayak görmedim
Kendi evimde kendi odama zorla hapsedilmedim
Sözlerinizi kusmadım
Yurdumdan edilmedim
Nefretinizle yanmadım
Şuşanik, günümüze yazılı olarak ulaşabilmiş olan, bilinen en eski Gürcü edebi eseridir. MS 5. yüzyıl’da yaşamış olan yazar
Iakob Tsurtaveli’nin ‘Kutsal Shushanik’in Şehit Oluşu’ adlı eseridir orijinali.
Şuşanik’in şehadetini anlatan el yazması ilk kez 1882’de basılmış. ‘Şuşanik’in Şehadeti’ Türkçeye çevrilip 2019’da Şuşanik adıyla bu kitapta iki dilde (Türkçe ve Gürcüce) yayımlanmış. Yazarın ayrıca günümüze ulaşmamış başka kitaplarının da olduğu sanılmakta.
Peki, kimdir bu Şuşanik?
Şuşanik, inancı sebebiyle zulme uğrayan kadınlardan birisi.
Kitap, Gürcü kralı Vahtang Gorgasali’nin hüküm sürdüğü dönemde (MS 439-502), Gürcistan’ın Aşağı Kartli bölgesini yöneten Prens Varsken’in Hristiyanlıktan çıkıp Zerdüşt dinine girmesinin ardından, eşi Kraliçe Şuşanik’e yaptığı eziyeti anlatır. Kraliçe Şuşanik, kocası Varsken’in baskısına boyun eğmeyip Hristiyan kalmayı devam eder ve saraydan ayrılıp küçük bir evde şehadete ermek için Tanrı yolunda çile çekmeye başlar. Azize’nin bu yolculuğunu bu kitapta anlatan yazar, sadece anlatıcı değil aynı zamanda bu romanın kişilerinden biridir.
Kitap, dünyanın ilk romanı olarak değerlendiriliyor. Aslında hagiografi eseri olarak da geçiyor. (hagiografi: Hristiyanlıkta azizlerin, kilise büyüklerinin ve kendini dine adayanların hayatlarının anlatıldığı eserdir).
İlk kez bu tarz bir roman okudum. İki dilli ve farklı alfabelerle yazılmış olmasından dolayı ilgimi çekti.
ŞuşanikIakob Tsurtaveli · Othello Kitap · 202053 okunma
Bu kitabın, değerli yazarlarımız Soner Yalçın ve Doğan Yurdakul tarafından ele alındığı yıllarda ben yurt dışındaydım ve o zamanlar gençliğinde vermiş olduğu bir yaşam hevesi ve enerjisi ile böylesi meselelere çok uzaktım. Özelikle 90’lı yıllar, Almanya’da yaşayan biz Türkler ve Türkiye’den çalışmak için oraya göç etmiş olanlar ile birlikte, başka
l Anton Çehov "Zamanım olsaydı daha kısa öyküler yazardım" demiştir. Gerçekten de bir olayı oldukça etkileyici tarzda mümkün olduğu kadar kısa bir şekilde yazmak ustalık ister. Dilde ustalıktır bu. Yine bir elini şiire uzatarak metindeki fazlalıkları çıkarıp atmakla kalmayıp boşlukları da öyküye dahil etmenin ustalığıdır da...
O kadar güzel ve komik bir roman ki… İçinde bir sürü macera, eleştiri, aptallık, komedi ve aşk var. Hepsi iç içe geçmiş hikayeler ve tek kelimeyle harika! Kitabın ne hakkında olduğunu sınıflandırmak ve açıklamak oldukça zor. İlk bölüm bahsedilenin aksine cinsel içerikten ziyade şiddete dayansa da, dilde ve popüler kültüre göndermelerde birçok grotesk unsur var. Gerçekliğin ve güncel olayların sabit unsurlarının yanı sıra yazarların hayatına yapılan göndermeler ve Müslüman dünyasının tasviri esere zenginlik katmış. Okudukça Don Kişot'un eylemlerinin kökeninde deliliği olsa da, bunların kötü niyetlerin bir ürünü olmadığı sonucunu çıkarabiliyoruz. Kitap Don Kişot'un, şövalyelere ve onların yaşamlarına dair eski uslu, son derece romantikleştirilmiş vizyonuna katılmayı reddeden dünya tarafından dövüldüğü ve sık sık tekrarlanan çatışmalara sahne olduğu için bir gülünç kaynağı sağlar, ama aynı zamanda, çatışmadan önce kendimize nasıl tepki vereceğimizi sorgulamamıza da yol açar. Belki hepimiz biraz Don Kişot gibi, biraz da onu yanlış bulanlar gibiyiz. Uzun ve karmaşık bir kitaptı ama yakın zamanda 2. bölümü okumak için sabırsızlanıyorum.