Bir armağan gibi çıkıp gelirsin Sabahın duru serinliği karşılar seni Gülümser duvarda eski bir resim Denizi ilk görmenin çocuk gülüşü Utanır şimdi kırgın bir yolcu gibi
263 syf.
·
Puan vermedi
Yeşil geceye gelecek olursam,Reşat Nuri'nin Kavak yelleri ile beraber bana göre olay örgüsünden uzak,verilecek mesajlardan yana oldukça geri planda kalmış eseri. Peki bunu niçin söylüyorum.Öncelikle kitaptaki kelimeler eski kelimeler olduğu için çok ağır ayrıca kitapta betimleme konusunda(Reşat Nuri'nin diğer eserlerine göre) oldukça geri planda.Bu da anlatımı zorlaştırmakla birlikte verilen mesajları okur tarafından çok iyi anlaşılamamasına sebep olmaktadır. Bu kitap benim Reşat Nuri Güntekine olan bakış açımı da oldukça değiştirmiştir.Ayrıca kitap karşı tarafa oldukça önyargılı davranmaktadır.Bu da Reşat Nuri Güntekin'in kitaplarına uymayan bir Sergüzeşt. SPOİLER Bu mukaddimeden sonra yeşil gece kitabıyla ilgili tahlilime başlıyorum.Kitap, hayatına softa olarak başlayan, yaşadığı deneyimlerden sonra dine daha doğrusu dine inanan insanlara karşı oluşturduğu önyargısıyla kendine yeni bir ülkü ve ilke edinen öğretmen Şahini konu almaktadır.Eğitim aldığı yerden sonra İstanbul'u seçmeyip Sarıovayı seçen öğretmen Şahin anadoluda edindiği ilkeyi çocuklara gençlere aşılayarak gelecek Türkiyesinde edindiği amaç doğrultusunda yer almak istemiştir.Bu bilgiler ışığında da sorulması gereken sorular şunlar:İstanbul'dan gelen mektep hocasına karşı Anadolu halkı kendi mücadelesinden ve idealinden vazgeçecek mi?Ayrıca halkın Şahin öğretmene ve öğretmenin idealine vereceği tepki nasıl olacaktır?Bunları daha da açarak kitapla aranızdaki ilişkiyi açmak istemiyorum.
Yeşil Gece
Yeşil GeceReşat Nuri Güntekin · İnkılâp Kitabevi · 20183,454 okunma
52 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
3 saatte okudu
Bunları kendine söyler söylemez anlamıştı, ağır ve ışıl­ tılı anahtar elindeydi, uykuya dalmış derin kuyulardan alabildiğine parlak, alabildiğine keskin bir şekilde bir anda çıkagelen bağlantıyı anımsamayla birlikte kurmuştu: Yoldaki gölgeler yapmıştı bunu, kendi sözcüklerine doku­ nup onları uyandırmışlardı, evet ama bundan da fazlası olmuştu. Ve adam bir ürpertiyle gerçekleşen kavrayışının anlamını, sözcüklerin gerçeği söyleyen anlamını ansızın hissetti: Geçmişlerini arayan, artık gerçekte var olmayan geçmişe boğuk sorular yönelten bu gölgeler onların ken­ disi değil miydi? Gölgeler, canlanmak isteyen ama bunu artık başaramayan gölgeler... Ne kadın eski kadındı ne de adam eski adam... Ama tıpkı ayaklarının dibindeki bu kara hayaletler gibi kendilerini bulmak için boş yere didiniyor, cansız ve güçsüz çabalarla kendilerinden kaçıp, kendilerini yakalamaya çalışıyorlardı. Bilinçsizce iç geçirmiş olmalıydı ki kadın hemen ona doğru döndü: "Neyin var, Ludwig? Ne düşünüyorsun?" Ama adam geçiştirmekle yetinip, "Hiç! Hiç ! " dedi. İçinin daha derinlerine kulak verip geçmişe döndü; acaba o ses, anımsayarak gerçekleri söyleyen o ses ona dönüp, geçmişle birlikte bugünün üzerindeki örtüyü de kaldıracak mıydı?
Geçmişe Yolculuk
Geçmişe YolculukStefan Zweig · İş Bankası Kültür Yayınları · 202326,4bin okunma
165 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
Tarih: Değişik Bir Başlangıç
ARNOLD John H., Tarih, (Çev: Sevda ÇALIŞKAN), Dost Kitabevi Yayınları, Ankara 2007, 167 s. “Tarihçiler geçmişte olmuş her olayı anlatamaz, sadece bazılarını seçerler.” 1. GİRİŞ Tarih, John Hugh Arnold ’un 2000 yılında History: Very Short Introduction adıyla yayımlanmış eseridir. Tarihe giriş niteliği taşıyan bu eser, yazarın da belirttiği
Tarih
TarihJohn H. Arnold · Dost Kitabevi · 200739 okunma
gülüşün eklenir kimliğime
Gün biter gülüşün kalır bende anılar gibi sürüklenir bulutlar Ömrümüz ayrılıklar toplamıdır yarım kalan bir şiir belki de Aykırı anlamlar arayıp durma güz biter sular köpürür de kapanmaz gülüşünün açtığı yara
Sayfa 60 - 18. Basım: Haziran 2016Kitabı okudu
Metroda koluma doladı kolunu, bıraktı öylece, "anlıyorum" dereesine, "patavatsızlık ettin, düşüncesizce davrandın gene her zaman olduğu gibi". Eve dönerken en çok sevdiği dondurmacıya uğradık yolda, deli olduğu o Fransız dondurmasından bir tabak yuvarladıktan sonra gevşedi, evle ilgili önemsiz bir şey üstünde konuşmaya
Sayfa 144
henüz kalbi günahlarla kirlenmeden insan, hakikate dair bilgilere daha yakın. ne var ki seneler kirletirken ve yıpratırken eski elbiseleri, insanın da bahtına bir paye düşüyor elbet. kirleniyor ve yıpranıyor kalbi, sorular zorlaşıyor.
İçimde kıpır kıpır bir hoşnutsuzluk vardı. Sormamayı öğrendiğim eski sorular yeniden benimleydi.
Din
Kaydedilen ilk din eski Mezopotamya diniydi. Mezopotamya halkı dünyanın geniş bir boşlukla, yani cennetle çevrelenmiş düz bir disk gibi olduğuna inanıyordu. Ayrıca evrenin uçsuz bucaksız bir denizden doğduğuna, suyun yukarıda, aşağıda, yanlarda her yerde olduğuna inanıyorlardı. Üstelik Mezopotamya'nın dini çok tanrılıydı. Yukarıdaki inançlar
304 syf.
10/10 puan verdi
·
13 günde okudu
2018’de Kaçan Ayna’yla rastlamıştım Papini’ye, 1K sayesinde. O zamanlar buralarda kitap keşfedebiliyorduk (kamu spotu bitti) Sonra yıllar geçmiş. Güzel bir kitap, silik bir anı, hatırda kalan bazı imgeler bazı öyküler. Öyle kalmış. Düşsel Konçerto ihtiyacım olan bir anda karşıma çıktığı için mutluyum. Bir dejavu gibi, empati gibi, ‘ben’lerin
Düşsel Konçerto Cilt 1
Düşsel Konçerto Cilt 1Giovanni Papini · Monokl Yayınları · 2017301 okunma
Geçmişlerini arayan, artık gerçekte var olmayan geçmişe boğuk sorular yönelten bu gölgeler onların kendisi değil miydi? Gölgeler, canlanmak isteyen ama bunu artık başaramayan gölgeler ... Ne kadın eski kadındı ne de adam eski adam.. . Ama tıpkı ayaklarının dibindeki bu kara hayaletler gibi kendilerini bulmak için boş yere didiniyor, cansız ve güçsüz çabalarla kendilerinden kaçıp, kendilerini yakalamaya çalışıyorlardı.
152 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
24 saatte okudu
Keşke Prokaryotlar Yok Olsa
20 yıl önce okuduğum bu muazzam eseri yeniden okudum ve yine 20 yıl önceki duygu düşünceleri yaşadım. Kusursuz bir toplumun asla yaratılmayacağını, Thomas More gibi Ütopya da kalacağı aşikar bir gerçek. Her defasında birileri eski düzeni yıkarken, yeni düzende herkesin eşit ve adil bir şekilde yönetileceği vaadi ile başa gelen yeni yönetimlerin, zamanla eski yönetimlere benzediği ve hatta ileri giderek daha kötü olduğu gözlemleniyor. Bazı eserler yazıldığı dönemlerden çok daha ötesine geçiyorsa ve yaşanılan yeni dönemde aynı hissi veriyorsa bu doğal bir şekilde insanoğlunun her daim kötü olduğu ve bu kötülüğü farklı fraksiyonlarda devam ettirdiğini net bir şekilde görüyorsunuz. Temel de ana nedenin halkın genel olarak CAHİL olmasından kaynaklandığı da acı bir gerçek. O halde ya toptan cahil olup, acı çekmemek gerek ya da herkesi eğiterek muazzam bir yönetime sahip olmak gerek. İnsan öğrendikçe, öğrendiği tüm gerçekler yaşamı için ağır ve acılı bir sürecin başlamasına neden oluyor. Zira siz neden sömürüldüğünüzü ya da neden kötü bir yaşam koşullarına sahip olduğunuzu görebiliyorsunuz. Ve elinizden bu durumu değiştirmeye yarayacak hiçbir şey de olmayınca artık sadece bedeniniz değil, ruhunuz da acı çekiyor. Neden Prokaryot Aptal İradesizler yüzünden sefil bir hayata mahkum oluyorum? İşte bu sorular ve buna benzer birçok soru huzurunuzu kaçırıyor, sağlığınızı bozuyor, insanlığa olan inancınızı kaybetmenize neden oluyor. Aptal insanların iradesi neden benim kaderim? Halen Hayvan Çiftliğini okumadınız mı? Çok şey kaybetmişsinizdir. Belki bir 20 yıl sonra yine aynı bu şekilde zevkle aynı duygu ve düşüncelerle okurum....
Hayvan Çiftliği
Hayvan ÇiftliğiGeorge Orwell · Can Yayınları · 2020245,4bin okunma
İyi ve kötü
İnsanoğlu çok anlaşılır, anlaşılmaz olması ise çok garip olurdu. Anlamlandırılamayan davranış ise genelde beklentiyi karşılamayan bir davranıştır. İnsanlar neden kötüyü seçer veya insanlar neden rezilliği çeker gibi sorular sormak ise tamamen saçmalıktır. İnsanoğlunun kötü veya iyi gibi irrasyonel ve yapay bir şeyden medet umması bunun üzerine
RT?
Ben Melek Evde otumayı Gezmeyi Uyumayı Evim hissettiğim yerleri Çiçekleri Namaz kılmayı Kur’an okumayı
Resim