Eski Türkiye'de...
"Kadına daima ve her yerde hürmet edildiği için sarkıntılık ve tecâvuz gibi cürümler eski Türkiye'de tamamiyle mechuldür."
"Türkler umumiyyet itibariyle boylu poslu, güzel yapılı adamlardır: Hristiyan Avrupa'nın tek bir şehrinde bile bütün Osmanlı İmparatorluğu'ndan daha çok sakat ve biçimsiz adama tesadüf edilir." -Corneille Le Bruyn
Reklam
Eski Türklerde...
"Ağırbaşlılık, ciddiyet ve vekar yalnız büyüklere de münhasır değildi; küçük çocuklar bile ağırbaşlı, ciddi ve vekur oldukları için gürültü ve patırtı etmezler, yavaş konuşurlar ve kimseyi rahatsız etmeyecek oyunlar oynarlardı."
İstanbul Kitabevi, 1961Kitabı okudu
...götüreyim nazlı yara bir çiçek
Büyük Fransız şâiri Lamartine ''Voyage en Orient'' isimli iki ciltlik seyâhatnâmesinin, ikinci cildinin 235.-236. sahifelerinde eski Türkün tabiat aşkını eski İstanbul saraylarından bahsederken işte şöyle anlatır: ''... Bu sarayların hususiyeti, Türk milletinin bir seciyye hususiyetini gösterir: Tabiatı anlayış ve tabiat aşkı... Güzel manzaralar, parlak denizlere, gölgeliklere, menbâlara, karlı dağ tepeleriyle çevrelenmiş muazzam ufuklara karşı beslenen temâyül, bu milletin en büyük meylidir. Onun bu hissinde asıl ve menşeini hatırlamaktan hoşlanan ve bütün zevkleri tabiî ve sâde olan bir milletin hâtırası sezilir.''
Sayfa 152 - İstanbul Kitabevi, HAYVANLARA AĞAÇLARA KARŞI ESKİ TÜRK ŞEFKAT VE MERHAMETİ VE BUNDAN DOLAYI AVCILIĞIN MENFUR SAYILMASI
İtalyan müelliflerinden (Edmondo de Amicis) in «Constantinople» ismiyle Fransızcaya terceme edilen eserinin 1883 Paris tab'ının 420.sahifesinde: «... Filhakika, görünüşe göre istanbul'un Türk halkı Avrupa'nın en nâzik ve en kibar camâatidir. istanbul'un en ıssız sokaklarında bile bir yabancı için hiç bir hakarete uğramak tehlikesi yoktur; hattâ namaz vakitlerinde bile camileri gezmek kabildir ve o vaziyette bir ecnebi bizim kiliseleri ziyaret eden bir Türkten daha çok hürmet ve riâyet göreceğinden emin olabilir; halk arasında küstahça bir bakış şöyle dursun, fazla mütecessis bir nazara hile hiç bir zaman tesadüf edilemez. Kahkaha sesleri gayet nâdirdir; sokakta kavga eden ayak takımı da enderdir; kapulardan, pencerelerden, dükkânlardan hiç bir kadın sesi aksetmez. Hiç bir fuhuş tezahüründen, hiç bir münasebetsiz hareketten eser görülmez. Çarşının kudsiyyeti de camiden aşağı değildir; el ve kol hareketleriyle lakırdı bakımından her tarafta büyük bir imsake tesadüf edilir. Halk arasında şarkıdan, kahkahadan, bağırıp çağırmadan eser yoktur; sokakları tıkayarak herkesi rahatsız eden tecemmü'ler görülmez».
"Nâmuslu ve ulvi seciyyeli Türk, kendisine nasıl muamele edilmesini isterse kendisi de başkalarına öyle muamele etmekle mâruftur. Bu hususta cins ve mezhep tefrik etmez."
Reklam
"Eski Türkler kendilerini yeryüzünün en cesur insanları bilirlerdi: Bu millî ve ırkî kanaâta düşman müellifler bile hak vermişlerdir."
"En küçük iyiliğe karşı en büyük minnet beslemek eski Türk'ün milli şuûru hâlindedir."
Dr. A. Brayer) nin «Neuf annees â Constantinople» ismindeki kıymetli eserinin 1836 Paris tab'ınm birinci cildinin 224 üncü sahifesinde eski Türkün evlât sevgisi şöyle izah edilir: «Erkeklerde de, kadınlarda da evlât sevgisi çok barizdir. Türklerin hafta tatiline tesadüf eden Cuma günü ve bilhassa Ramazan ve Bayram günleri sokaklarda Müslüman Türkün göğsünü kabartan oğlunun elinden tutup ağır ağır gezdirdiği, çocuk yorulunca kucağına aldığı, daimâ devam ettiği kahvenin pikesinde yanına oturtup şefkatle hitâb ettiği, evlâdına tam bir ana şefkatiyle baktığı, ihtiyarlarından gençlerine kadar bütün diğer Müslüman-Türklerin de çubuklarını bırakıp çocuğa alâkayla baktiklari ve ilerde (İnşallah) desteği olacak bir oğul sahibi olduğu için babayı tebrik ettikleri ihtiyarlık görülür».
Reklam
Türk'ün tarihi doğruluğu yalnız Türk'e ve Müslümana karşı değil, cins ve mezhep tefrik edilmeksizin bilâ-istisnâ bütün milletlere karşı tatbik edilen umumi bir şuûr halindedir.
İstanbul Kitabevi, 1961Kitabı okudu
Baltacı'nın Prut Seferi esnasında bir müddet Osmanlı ordugâhında da bulunmuş olan meşhur seyyah (A. de la Motraye) İn «Voyages en Europe, Asie et Afrique>} ismindeki iki ciltlik seyahatnamesinin 1727 de neşredilen La Haye tab'ınm birinci cildinin 258 inci sahifesinde de şu mühim kayde tesadüf edilir: «Hırsızlara gelince, bunlar istanbul'da son derece nâdirdir: Ben Türkiye'de takriben on dört sene kaldığım halde, bu müddet zarfında hiç hir hırsızın orada ceza gördüğünü işitmedim. Yol kesen haydutların cezası kazıktır. Ben bu memlekette geçirdiğim müddet zarfında yalnız altı haydudun kazıklandığını işittim: Onlar da hep Rum cinsindendi. Türkiye'de yankesicinin ne olduğu malûm değildir: yoktur».
"Kaza ve kadere, yani mukadderata iman İslam esaslarındandır: Bu ulvi iman eski Türk'e her türlü felaket ve musibet ve hatta ölüm karşısında bile sükûnet ve metânet telkin etmiştir."
"Eski Avrupalıların Türkleri barbarlıkla itham etmelerinin sebebi, Türk'ün harp halinde gösterdiği tabiî şiddet ve şecâattir."
200 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
16 günde okudu
"Bu eserde Garp menbalarına istinâden seciyye ve ahlâkı tedkik edilen eski Türkler, bilhassa on altıncı asırdan on dokuzuncu asrın ortalarına kadar devam eden nesillere mensub olanlardır: Son fasıldaki mukayesede esâs ittihâz edilen 《Yeni Türkler》 de Tanzimat nesilleridir." -İsmail Hami DANİŞMEND Bu kitap, adından da belli olduğu gibi, Batı'daki eserler kaynak alınarak yazılmış. Yazar, eski Türk'ü anlatırken önce o eserlerin hangi cildinin, hangi sayfasını kullandığını belirtmiş ve her bölümü bitirirken de kullandığı alıntılar sayesinde, çıkardığı sonuçları maddeler halinde önümüze sermiş. Bizlere özümüzü hatırlatacak olan çok değerli bir kitap. Bazı yerlerde şaştım, bazı yerlerde buruk bir tebessüm yerleşti dudaklarıma ve kitabı okurken kendi huylarımda bir değişiklik sezdim: Ben de bir Türk'tüm ve çağımızın el verdiğince onlar gibi olmalıydım. Mutlaka okuyun ve mutlaka okutturun.
Eski Türk Seciyye ve Ahlakı
Eski Türk Seciyye ve Ahlakıİsmâil Hâmî Dânişmend · İstanbul Kitabevi · 198250 okunma
85 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.