eski meyhane masalarında, bir fransız sokağı. mudanyada gördü yeşili. kaldırımlar arnavut. o civarda bir gürültü patladı tam da o an. yunan görmüş gibi beeen ulan dedi, ben var ya ben! "herkes sustu" tabi abimiz fiyakalı, jilet iskarpin anladın mı. dik durur yan yürür. yarım adım daha attı zorla. been vary...! kütttt! tam oraya düştü. sökük yamalı ceket.
Önsöz
Siyasal faydacılık (Politik Pragmatizm) öncelikle ABD'nin süper güce dönüşmeye başladığı bir evrede sahiplendiği ve önerdiği bir yöntemdir. Daha sonra Batı'nın ilerleme dinamiği olarak temellendirilen bir felsefe olarak günümüz siyasetinde yerel ve küresel açıdan öncelikli yöntem şeklinde varlığını sürdüren, kendi içeriksel esnekliği sayesinde gelişen dünya ile sürekli yenilendiği için yeni sanılan, ancak kökleri eskiye dayanan siyasal bir akımdır. Bu siyasal akım site devletlerinde politikanın irdelendiği Eski Yunan'da atomcu-sofist-hazcı akımlarla birlikte, Viktorya Dönemi Britanya'sında kitle faydacılığı (Utilitaryenizm) ile ve 1830-1885 arası ve günümüzde baskın şekilde süren sonuç faydacılığı (pragmatizm) üzerinde yükselmiştir. (Dr.Muhammet Barkım Canlıoğlu "Siyasal Faydacılık ve Tarihsel Gelişimi" Basılmamış Yüksek Lisans Tezi, 2015, Kırıkkale, sayfa 1, Önsözün giriş paragrafı)
Reklam
.... Gelin Birazda Düşünelim: KÖLELİK Kölelik en genel tanımıyla, bir başka insanın “metası” olmaktır. Yani kişisel bir özgürlük ya da söz hakkı sadece sahibi tarafından belirlenmesi ve insandan ziyade “makine” olma durumudur. Dünyada uzun yıllar boyunca çeşitli şekillerde uygulanmıştır. İlk olarak yaklaşık 11.000 yıl önce ortaya çıkmıştır.
Din
Kaydedilen ilk din eski Mezopotamya diniydi. Mezopotamya halkı dünyanın geniş bir boşlukla, yani cennetle çevrelenmiş düz bir disk gibi olduğuna inanıyordu. Ayrıca evrenin uçsuz bucaksız bir denizden doğduğuna, suyun yukarıda, aşağıda, yanlarda her yerde olduğuna inanıyorlardı. Üstelik Mezopotamya'nın dini çok tanrılıydı. Yukarıdaki inançlar
İzmit'in eski ismi Nicomedia idi. İzmit, eskiden bir Yunan kolonisi idi. Kocaeli tarihini az çok baktım. Daha geniş bir şekilde bakmaya niyetim var
"Batı İran'ı ezmek istemez, hatta sever" Ş.Teoman Duralı Daha önce "Lübnan bataklık olur" diyerek uyarmıştı. Felsefe profesörü Teoman Duralı şimdi de "Lübnan savaşı İran'a saldırının ön hazırlığı mı" sorusunu yanıtlıyor. "Yahudilerin en çok sevmeleri gereken millet Fars milleti olması lazım"
Reklam
Eksik kalmaya çalıştım... Gerçekten
youtu.be/U_O3MRkFVZs?fea... evet giriş bu şekilde olsun istedim. Eğer açtıysanız milyon teşekkür sunarım, açmadıysanız, Universal'ın minnion singing introsu Ba ba baaa ba ba ba ba ba baaaa dın dınt! : ♤ Ben Elif, ikinci ismimi söylememe gerek var mı emin değilim, arkadaşlarımı eskiden bana iki ismimle hitap etmeleri için
Materyalizm yani maddecilik oldukça eskidir. Antik Yunan, eski hint ve çin zamanlarından günümüze kadar gelmiştir. Ana fikri herşeyin madde olduğudur. Tanrı bile. Antik Yunan'da materyalizme göre Tanrı'nın atomları öylesine incedir ki onunla tam anlamıyla etkileşim haline geçemiyoruz. İnce atom fikriyle onun özüde maddedir deniliyordu. Metafizksel fikirlerde bu şekilde açıklanabiliyordu. Orta çağ ve Aydınlanma çağında maddecilik her ne kadar değişim ve gelişmeler yaşadıysa da bu onu ana fikrinden koparamamıştır. Üstüne üstlük Maddeciliğe tepki olarak doğan pozitivizm ortaya eksik ve dar kalıplı fikirler atmaya devam etmiştir. Buna tam bir açıklama getirmeden önce Bütün bir gerçekliği salt maddeye bağlamanın getireceği sorunları düşünmekte fayda var. Şayet olayları sadece deney-gözlem perdesinden yorumlamak asıl resmi görmeye engel olacağı gibi Evren ahlakınada ters koşacak doktrinler doğurabilir.
School of Athens 1510
İtalyan Rönesansı'nın önemli ressamlarından Raffaello Sanzio, ilk eğitimini Urbino Kontu'nun saray ressamı olan babasının atölyesinde aldı. Sonra Perugino'nun yanına çırak olarak girdi. 16 yaşında yaptığı 'Havva'nın Yaratılışı' ve 'Trinite' tablolarıyla dikkat çekti. 1504'te Floransa'ya taşınan sanatçı, en ünlü eserlerinden 'Bakire ve Çocuk'u burada tamamladı. Genç yaşta bu denli yetenekli olması sayesinde ünü hızla yayıldı ve Papa Julius tarafından Roma'ya davet edilerek, Vatikan Sarayı'nın ressamlarından oldu. Michelangelo ve da Vinci'nin figürlerinden ve kompozisyonlarından etkilendi. Resmettiği teolojik, felsefi ve lirik tablolarda hep bir sakinlik hâkimdir. Raffaello, kariyerindeki en önemli eseri 'Atina Okulu' freskinde, eski Yunan filozoflarını tasvir eder. Tam ortada yan yana Eflatun, Aristo ve Sokrates bulunur. İdealar dünyasından mutlak düşünceye kadar felsefenin büyük argümanlarının içinde saklandığı eserde ressam, sanat çevresine rüştünü ispat etti. Raffaello, 37 yaşında soğuk algınlığından hayatını kaybetti.
Benim dedemin babası 8 sene askerlik yapmış.. O zamanlar askerlik süreleri böyleymiş.. (1850'lere denk geliyor sanırım) Bir defasında ordu ile Üsküdar Ayrılıkçeşme'den yola çıkıp Musul'a kadar yürümüşler. Zaten oraya Ayrılıkçeşme denmesinin sebebi de bu imiş. Her 50-60 kilometrede bir yiyecek içecek tedarik depoları varmış. İlk
Reklam
**SEVDA'NIN KÖKENİ**
Hemen hemen hayattaki birçok şeye konu olan ve ‘derin bir tutkunun yansıması’ olarak bilinen sevda kelimesi sandığımızın aksine birçok anlama sahip bir kelime. Yalnız bu kelimenin kökeni ve hikâyeleri Yunan mitine dayanmıyor. Sevda Arapça kökenli bir sözcük olup "svd" kökünden gelmektedir. Kelime anlamı Arapça “kara şey, kara safra” olarak bilinen sevda hastalığa tutulma halini anlatır. Yunanca’daki karşılığı ise “melankoli” dir. Bu kelimenin sev-mek fiili ile olumlu bir bağı yok gibi gözükse de sevginin insanoğlundaki dozunun sevdaya tutulma boyutuna gelmesi aslında tam olarak melankoli halini yansıtmaktadır. Sonuç olarak kişiyi hasta eden bu "kara sevdaya" tutulma halini pek muteber Hipokrat’ın ortaya attığı bir tez ile tıp biliminde daha mantıklı bir açıklamaya bağlanmıştır; Hümoral Patoloji’ye göre insanı yaşatan dört sıvı mevcuttur. Bu sıvılar; bedendeki kan, beyindeki balgam, midedeki kara safra ve karaciğerdeki sarı safra. Bunlardan herhangi birinin yapısının bozulması insanın 'huysuz, tatsız ve içine kapanık' olmasına sebebiyet verirmiş ve bu da aşk duygusuyla ilişkilendirilirmiş. Aslında ,( eski tıpta ) bizim kara sevda dediğimiz şey bir sıvıdan geliyormuş.
Sitenin yöneticisi var mı, onu da bilmiyorum ama; muhtemel bir editörün/yöneticinin, agoraya inmesi gerektiğine dâir fikrim, gün geçtikçe kuvvetleniyor...:)) Zira, "site"yi eski Yunan şehir devletleri mânâsına alıp, taçsız tahtında kurulmaya devam ediyor kendileri... :))
Resim