İnsan 30 yaşından sonra arkadaş yapamıyor kendine.
Koca yapıyor, karı yapıyor, çocuk yapıyor,
arkadaş yapamıyor.
Yapsa da eskiler gibi olmuyor.
Halbuki uykuya dalar gibi arkadaş olurduk okuldayken. Arkadaş olmak için yaratılmış gibiydik.
Bir hafta içinde böbrek verecek hale gelirdik.
Neden olmuyor bu işler 30' undan sonra..
Oysa o ne
Bir mezarın tarihi seyri nasıl olur bilir misiniz?
Her şey bir ölümle başlar!
Kiminin fiyakalı bir mezar taşı olur kiminin daha sade.
Zaman geçer, ilk günlerde kalabalık olan mezar yalnızlaşmaya başlar. Üzerinde otlar biter. Daha da zaman geçer ve yazıları dahi silinmeye yüz tutar. Taze ölülerin başı kalabalıkken onun gelen gideni olmaz. Diğer
Çocukluk yapma!
Çocuk musun sen!
Çocuktan betersin!
Bu yaptığını çocuk yapmaz!
Fark ettiniz mi, çocuk kelimesini ne kadar olumsuz bir kavram halinde kullandınız?
Yaşayanların en kusursuzları belki de.
Oysa birçoğunuz çocukluğuna hasret. İmkan verseler dönmek için elinizden geleni yaparsınız.
Var mı çocukluk gibisi!
Bir ön yargıyı yıkarak
Adil değilsiniz!
Hangi çağda yaşarsak yaşayalım, Milenyum, Yakın Çağ vb hangi ismi verirsek verelim ne iddia ettiğiniz kadar eşit ne de iddia ettiğiniz kadar adil olacaksınız!
"Kadın için utanç kaynağı olanı erkek için de alçaklık addedene kadar asla adil olamayacaksınız!" (s. 40)
Oscar Wilde'yi nasıl bilirsiniz?
Hâlâ tanışma fırsatı
Edip Cansever'i.
Aslında amacım dün bitirmekti kitabı ama şu hayatta her şeye geç kaldığım gibi buna da geç kalmayı başardım.
Eskiler "geç olsun da güç olmasın," derler.
Neye elimi attıysam hayatta hem geç hem güç hale getirmeyi başardım.
Sonra vay efendim mutsuzum, vay efendim yorgunum vs
5 yıldır 1000 kitap üzerinden düzenli olarak kitap okuyorum. Şükür elimden geldiğince tatlı bir sayıya eriştim, çok fazla kitap tavsiyesi aldım, etkinliklere girdim, etkinliği kendim düzenledim, arkadaşlarımın önerilerine uydum, canım sıkıldı ilk önüme geleni okudum, yeri geldi en alakasız kitapları okudum; ancak hiçbir kitapta bu kitabı okurken
- Kral Agamemnon Truva'ya saldırmak için bin gemisiyle birlikte Aulis limanına geldiğinde Tanrıça Artemis'in gazabıyla karşılaşır. Bu gazabın nedeni Agamemnon'un Tanrıçanın en sevdiği hayvanlardan birini öldürmesidir. Bu öfkeyi dindirmek içiin kral korkunç bir kurban vermeyi, kızı İfigeneia'yı tanrıçayı adamayı kabul eder. Sonrasında olanlar da
Ben gençken 'massanger' vardı. Msn yani... Ayarlar ordan verilirdi. Çok daha tenha ve çok daha özel bir mecrâ idi. Biri seni msn de ekledi mi, evine gelmiş kadar olurdu. Kişisel ileti adamı rezil de ederdi, vezir de. Dinlediğin şarkıyı görünür yaparak kişisel iletinin kralını iletebilirdin misâl. Msn şifresi kırmak seni daha karizmatik ve güçlü gösterirdi. Bir bilgisayarda iki msn oturumu açma durumu vardı sonra; ki bu da içimizdeki farklı kişilikleri aynı anda yaşatmamıza olanak sağlardı. Duygu durumlarını yansıtmak için leblebi gibi sarı noktalar değil, bildiğin kahkaha atarken yere düşebilen ifadelerimiz vardı. Çok mu sinirlendik mesela, gönderiyorduk titreşimi! Msn başkaydı. Offline (çevirimdışı) görünüp kim ne yapıyor izlemek de dahildi ajanlığa. Biri Online (çevirimiçi) oldu mu; ekranın sağ alt köşesinde kişi kartı görünürdü ne güzel. Hey gidi günler hey... Büyüdük vesselâm...
Şimdi ben bu kadar lakırtıyı neden ettime gelirsek; işte o msn de kahkaha atarken yere düşen ve hatta düştükten sonra gülmekten can çekişir gibi ayağı titreyen bir ifade vardı. Yeşil pantolonlu koca kafalı bi'şey Hıh... İşte ben onu özledim. Olsa da göndersem :)
"Ummayan küsmez " der eskiler.
Ne güzel bir söz .Biz ise yaptığımız herseyin mutlaka görülmesini bekliyoruz. İşte bu insanı zehirleyen bir durum ,görülmezze ya da görülür veya degerlendirilmez ise bu bizi nedense çok üzüyor.
S.AŞCIOĞLU 24.04.2023 SAMSUN
Cemal Süreya'nın mektupları...
Beni benden aldınız!
Kalemi büyük olan sanatçıların aşkları da büyük hep. Belki de aşklarının büyüklüğüdür onların kalemlerini böylesine güzel kılan, onlara böylesi satırlar yazdıran... İyi ki sevmişler ve
"Mutluluğu yüksek sesle anlatma, hasedin uykusu oldukça hafiftir." demiş eskiler. Güzel bir şeyi ne kadar az kişiye anlatırsan, güzel kalma süresi o kadar uzun oluyor. Yazılı olmayan bir kuraldır bu.
Eskiler mi güzeldi? Eskiden mi güzeldi?
Diye klişe olmuş bir soru vardır.
Sanırım eskiler, eskiden güzeldi.. Maalesef günümüz de eskilerin esamesi okunmaz oldu..
Aynı evin içindeyiz ama ayrı dünyalardayız.
Yan yanayız, ama bir o kadar da birbirimizden uzağız.
Yan yana olup da birbirimize kendimizi duyurmak için avazımız çıktığı kadar bağırır olduk.
Eskiden hatırlıyorum dedelerimin, ninelerimin uzunca bir yastıkları vardı 'aynı yastığa baş koymak' deyimini iliklere kadar hissettirircesine bir yastık..
Şimdi ise 'ayrı' yastıklara baş koyar olduk.
Ne çok ayrıldık değil mi ?
Tabaklarımız ayrıldı, yastıklarımız ayrıldı, huzurun kaynağı olan atalarımız sözde 'huzur' olan evlere ayrıldı..
Velhasıl canlar birer birer yitirdik, aş'ımızda ki bereketi, evimizde ki huzuru, hânemizde ki sükuneti yitirdik..
Rabbim tekrardan eskiden güzel olan eskilere dönebilmeyi nasip etsin...
🤲🏻🤲🏻🤲🏻