Evveliyetle söylenmelidir ki Huzur’u okumak iç nizamın düzenli işleyen çarklarına pas bulaştırmaya atılan ilk adımdır. Eğer öncesinden, benim gibi, iç nizamınız paslanmaya başlamışsa bu oluşumun daha hızlı gerçekleşeceğine inanılmalıdır. 1 günlük anlatı zamanının arasına sıkıştırılan 1 yıllık anlatılan zamanın; büyük bir aşkın gölgesinde koca bir
Baştan belirteyim garip garip anlamlar çıkmasın, burada yazarın şahsı ile ilgili düşüncemi değil, eserle ilgili görüşlerimi paylaşıyorum ama yazara toz kondurmayız derseniz yapacak birşey yok, okumamanızı, ya da okumadan yorum yapmamanızı tavsiye ederim. Sadece ESERLE ilgili düşüncelerimi ve deneyimimi yazmaya başlayayım o zaman!
Bazen bazı
Bulutsuz bir yaz gecesiydi. Şehir ışıklarından mahrum kalan köyümde yıldızlar daha net bir şekilde seçiliyordu. Kendime birini seçebiliyordum bu yıldızlardan ve o en parlak olanı olurdu içlerinden. Köy pencerelerini bilenler bilir oldukça geniş olur duvarların kalınlığından dolayı. İşte pencere kenarına oturup kitap okumak gün içerisindeki köy
Merhamet; belki de bu çivisi çıkmış dünyada en çok muhtaç olduğumuz, bize
huzur veren, eskilerden bugüne uzanan, yazarın “Bir şey eksik, her şeyi tutan bir şey.”
dediği… Eksikliği ile bizi birbirimize düşüren, varlığı ile tekrar bir araya getiren şeyi
bulanlar ona merhamet demiştir.
Merhamet diğer varlıklar için dünyayı emin bir yer kılmaktır.
Momo..
Seninle tanışmamız 9 yıl öncesine dayanıyor. Dün gibi hatırlıyorum, 11 yaşına yeni girmiştim. Babamdan hediye olarak kitap almasını isterdim hep. Babam da ismine, kırmızı punto ile yazılmış olmasına, içerisindeki resimlere bakarak Momo'nun bir çocuk kitabı olduğuna kanaat getirmiş olsa gerek, elinde Momo'yla çıkagelmişti. Ee daha küçüğüm.
Elimde eskilerden bir fotoğraf
Eskittiğin günlerin fotoğrafı..
Sen gittin gideli
Martılar simitsiz
Gece yakılan mumlar
Şiirsiz kaldı.
Seni sardığım odaları
Buğulu sisler sarmaladı
İşte sen gittin ya benden
Fotoğrafını avucumda yakıp
Bende gidiyorum..
Nereye gittiğimi bilmeden
Sensiz bir dünyaya doğru,
Sensizliğe...
-Kübra Nur Gümüş
"Dünya değişiyor, bunu suda hissediyorum, toprakta hissediyorum. Kokusunu alıyorum. Eskilerden pek bir şey kalmadı, zira hatırlayanlardan yaşayan yok artık."
Kitap hakkında yazmadan önce bir kaç cümle Sartre ve felsefesiyle ilgili yazmak daha düzgün olur. Tabi ki hem yazar hem de eserleriyle ilgili çok mükemmel incelemeler bulunuyor sitede. Ve ben de sayı itibariyle çok kitabını okumadım. Ama daha anlaşılır şekilde söyleyecek olursak "Sartre Egzistansiyalizmi" ni (Varoluşçuluğunu) böyle
Bol gökgürültülü, yağmaya öfkeli seslerle hazırlanan bir göğün altında, hem de zifiri karanlıkta bitirdim kitabı. Edebiyat insanı iyileştirir, teselli eder, deyip duruyorum, bakalım bu gerçek miymiş, yoksa süslü ve güzel bir cümle miymiş diye de okumadım değil. Evdeki ölüm havası, Trabzon'dan beklenen kara haber, ve artık zorla yaşamaya çalışan