İki mermi yedim Çat diye çatladı kafatasım Zalim eşkiya dağdan indi Bir fosfor bombası atıldı odamın penceresinden Kan dolu ciğerimin rengi kapkara kesildi Zalim eşkiya dağdan indi Sevmeye doyamadığım Yamalı elbiseli, nazenin yavrucuğumun narin bedenini bir kıvılcımla tutuşturup ateşe verdi! Zalim eşkiya dağdan indi Renk renk çiçeklerim vardı bahçemde Bal getiren arılarım, yağmur yüklü bulutlarım, çatısı yamalı evim, gökyüzünde özgürce uçuşan kuşlarım, mahallem, şehrim, vatanım,yok oldular bir kör bakışla Masada boynu bükük kaldı kâğıt kalemim Zalim eşkiya dağdan indi Eşkiya dünyayı sarmış Çıldırtan sessizliğe ve siyonist köpeğe ram olmuş insan Zalim eşkiya dağdan indi Dünya sürgünüm iki satır Göğsüm nem tutmaz benim Bir şafak vakti Göğsümden alırım mermiyi Zalim eşkiya dağdan inmiş
Ben İyiyim Sen Memleketten Haber Ver Hala Öldürüyorlar Mı Esmer Yüzlü Çocukları Eşkiya Diye …
Mehmed Uzun
Mehmed Uzun
Reklam
ah Manuel, ah koleksiyon parçası eşkiya! Stephanie'yi öpmek için postmodernizmin pençesine düşen natürel muamma!
Devlet hizmetindeki ya da vali maiyetindeki görevleri sona erdiği anda, bölük-başılarının liderliğinde bağımsız birlikler halinde hareket eden Sekbanlar, genellikle Anadolu’da dolanırlardı. Kasabaya da köyün büyüklüğüne göre zorla para, yiyecek ve hayvan toplayıp halka kendi maaşlarını yüklerlerdi. Yerel direnişle karşılaştıklarında ahaliye karşı güç kullanmaktan çekinmezlerdi. Bu dönemde (1596-1607), Anadolu tarihinde Celaliler olarak bilinen bu eşkiya-asker birlikleri bütün anadoluya yıkım ve tahribat getirdi. Nüfusun zengin kesimi, İstanbul, Rumeli, Suriye ve hatta Kırım’a kaçarken, çok sayıda köylü de berkitilmiş şehirlere sığınmak üzere topraklarını terk etti. Büyük Kaçgun olarak bilinen bu anarşi ve bunalım dönemi, Anadolu tarihinde türünün tek örneği değildi. 17. ve 18. yüzyıllarda, seferlerde kullanılıp sonrasında maaşsız açıkta kalmış Sekban birlikleri, huzursuzluklara neden oldular. Merkezi yönetimin sekbanlara karşı etkisizliğini gören Anadolu halkı, bu eşkiya-askerlere karşı kendini savunmak için silah edinerek, yardım ve destek için kendi yerel liderlerine müracaat etti; bu gelişme eyaletlerde âyânın ortaya çıkışındaki temel etkenlerden biri olacaktır.
Sekban-Sarıca ve eyaletlerde isyanKitabı okuyor
Koca Ahmet bir dehşet olduğu kadar bir sevgiydi de. Koca Ahmet bu iki duyguyu yıllar yılı bu dağlarda yan yana götürebilmişti. Bunun ikisini bir arada götüremezse bir eşkıya, dağlarda bir yıldan fazla yaşayamaz. Eşkıyayı korkuyla sevgi yaşatır. Yalnız sevgi tek başına zayıftır. Yalnız korkuysa kindir.
Sayfa 68
Reklam
Adaleti olmayan bir krallık koca bir eşkiya çetesinden başka nedir ki?
Eskiden bedevî Arap çöllerinde bir adamın rahatça seyahat edebilmesi ve eşkıyanın şerine uğramadan ihtiyaçlarını karşılayabilmesi için bir kabile reisinin ismini alması ve onun himayesine girmesi gerekirmiş. Yoksa o adam tek başına, sayısız düşman karşısında ihtiyaçlarıyla perişan olurmuş. İşte böyle bir seyahat için iki adam çölde yola çıkmışlar. Onlardan biri mütevazı, diğeri gururluymuş. Mütevazı olan, bir reisin ismini almış; öteki almamış. Reisin ismini alan, her yerde selametle gezmiş. Ne zaman biri yolunu kesse, "Ben filan reisin ismiyle geziyorum." der, eşkıya da ona ilişemezmiş. Bir çadıra girdiğinde o reisin namıyla hürmet görürmüş. Mağrur olan ise seyahati boyunca öyle belâlar çekmiş ki, tarif edilemez. Daima titremiş, dilencilik etmiş; hem zelil hem rezil olmuş. İşte ey mağrur nefsim! Sen, o yolcusun. Şu dünya ise bir çöldür. Aczin ve fakrın sınırsızdır. Düşmanların ve ihtiyaçların sonsuzdur. Madem öyle, bütün kâinata dilencilik etmekten ve her hadise karşıSinda titremekten kurtulmak için şu çölün Ebedi Mâlik'inin ve Ezelî Hâkim inin ismini al!
Şark raporlarına göre Doğu ve Güneydoğu Anadolu gerçek­leri şunlardır: 1. Derebeylik sistemi/feodal sistem halkı sömürmektedir. 2. Kürt marabası, ağalar ve şeyhler tarafından ezilmektedir. 3. Dinsel sömürü ve baskılar hat safhadadır. 4. Bölgede Cumhuriyet otoritesi ve güvenliği yoktur. 5. Aşiretler arasında silahlı kavgalar vardır. 6. Eşkıyalık ve çapulculuk çok yaygındır. 7. Bölge Kürtleşmektedir. 8. Bölgenin durumundan Cumhuriyet hükümetleri de sorum­ludur. 9. Üretim eski yöntemlerle yapılmaktadır. Fırat ve Murat ne­hirlerinden tarımda yararlanılmamaktadır. 10. Bölgenin imkânsızlıklarından dolayı yöneticiler ve memur­lar bölgeye gidememektedir. 11. Halk hükümet ile eşkıya arasına sıkışmış, korku psikolojisi içinde yaşamaktadır. 12. Bölgede yabancıların propaganda faaliyetleri vardır. 13. Dikkate değer, esnaf, tüccar ve sanatkâr yoktur. 14. Yol durumu çok kötüdür. 15. Tabiat şartları çok zordur.
Sayfa 158Kitabı okudu
Bugün, düşünemeyeceğin kadar Başım belada! Köşe başları tutulmuş, Üstelik yağmur yağmada.. İler-tutar yanı yok! Fişlenmişim, adım-eşkalim bilinmekte. Üstelik, göğsümde, yani tam şuramda, Kirli sakalıyla
1,000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.