harap bir bahçedeki o eflatun rengi, belli belirsiz kokudaki çiçekle ot arası saksının yanında öylece kendiliğinden bitmiş olan var ya, işte ondan olmak isterdim.
ses de ettim, ama ses acaba nedir? kulağın duyduğu mudur, kalbin oyalandığı mı? aynı fikirde olmayan ses, ses midir, uğultu mu, hani derler ya yoksa ürüme ya da uluma mı?