Omayra, bu adı verdim sana
ve mevsimleri bütün anlamlarıyla
iki çakılına bir deniz vereyim
hayallerine mavi buğday
dokuz yaşamın olsun tek tek öldüreyim
esmer ve çırılçıplak bir gecede
bütün düşmanların gelecek
koynumdaki cenazene
Seni saran efsane çürüyüp toprağa karışırken kucağımda başın
gümüş bir tarakla tarayacağım saçlarını
kendi enkazımın üstünde kurtlar, çakallar gibi uluyarak ağlayacağım acıdan
öldürerek yaşatacağım seni kendimde
YouTube kitap kanalımda Shakespeare'in hayatı, mutlaka okunması gereken kitapları ve kronolojik okuma sırası hakkında bilgi edinebilirsiniz: ytbe.one/rGxh2RVjmNU
Bu incelemeyi sizin yorumlarınız yazdı.
Daha önceden hiç yapmadığım bir şekilde bu incelemede sizle bir şans oyunu oynamak istedim. Tek yapmanız gereken 1 ile 154 arasında bir sayı söylemekti ve siz de söylediğiniz sayılarda bulunan soneyi sizi tanımasam bile sizin kişiliğinizle alakalı olacak şekilde yine sizin için incelememi sağladınız.
-----------------
Soneler aslında ilk olarak İtalya'da başlıyor ama daha sonrasında bu akım İngiltere'ye falan da sıçrıyor. Mesela İtalyan Edebiyatı'ndan Petrarca ve Latin Edebiyatı'ndan da Ovidius okursanız, Shakespeare'in Soneler'inde kişileştirilen duyguları ve tezatlıklarla yakalanan Petrarcavari satırları daha iyi anlarsınız. Shakespeare bu Soneler'in çok büyük bir kısmını bir erkeğe yazıyor gibi görünse de bunu farklı bir amaçla yapmış da olabilir. Diğer geriye kalan kısmını da esmer bir kadına yazmış mesela. Az çapkın değilmiş bu Shakespeare. İncelemenin bu kısmını en azından bir bilgi bulunması ve inceleme kriterini karşılamak için yazdım, şimdi yorumlara geçip insanlar için yazdığım yorumları okuyabilirsin.
SonelerWilliam Shakespeare · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 20218,8bin okunma
“Meclisteki bireyler açıkça kitapları yakmanın işe yaramadığını, yazarların yakılması gerektiğini söyledi.”
Jean-Jacques Rousseau
*
Yazının icadından; Kil tabletlere, Kil tabletlerden; Rulo Papiruslara, Kodekslere, İpek Yazmalara, Kitaplara… Dünden, bugüne ve yarına... Ateşin çemberinden, kitabın tarihine bir
Bir epilepsi'li olarak, bu kitabın benim için önemli olduğunu belirtmiştim. Kitap, tıbbi gerçekler diye bir kısımla başlamış. Eee tabi bana da bu gerçeklerden bahsederek incelemeye başlamak düşer.
1. Nedir bu epilepsi?
Beyindeki sinir hücreleri fazla hareketlendiğinde, kontrolsüz, gelişigüzel gibi görünen sinyaller verirler. Bu sinyallerin
Dünya değişiyor dostlarım. Günün birinde gökyüzünde güz mevsiminde artık esmer lekeler göremeyeceksiniz. Günün birinde yol kenarlarında toprak anamızın koyu yeşil saçlarını da göremeyeceksiniz. Bizim için değil ama çocuklar sizin için kötü olacak. Biz kuşları ve yeşillikleri çok gördük. Sizin için kötü olacak. Benden hikayesi.
Sayfa 7 - Türkiye İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okudu
Kar yağarken çocukları kurşuna dizdiler. Herhangi bir nedeni yoktu. Ne ellerini, ne de gözlerini bağladılar. Soru sorulmadı. Yalnızca en esmer olana ağaca bakmaması söylendi. O da gözlerini askerin çamurlu botlarına çevirdi. Sonra sessizlik oldu. Çocuklar hiç üşümediklerini fark etmediler. Korkuyorlardı, nedenini boşverdiler. Yalnızca esmer çocuk ikide bir ağaca bakıyor, ıslak bir kızarıklık rüzgarla gözlerine bulaşıyordu. Sarı dişleriyle alt dudağını ısırarak, "lanet olsun" dedi. "Ben kötü bir şey yapmadım ki. Neden dövüyorlar bizi. Sadece duvarlara yaşamak istediğimizi yazdık. Daha iyi bile değil sadece yaşamak istediğimizi. Bağırmış da olabiliriz. Belki sokaklarda çok hızlı yürüdük, belki botlarımızın sesi biraz fazla çıktı. Ama biz üşümemek için koşuyorduk. Belki de baba bütün suç senindi." Yağmur yağıyordu ve çocuklar ilk kez bir şey hissettiler. Dönecek yerleri yoktu. "Ayağıma bakma" diye bağırdı asker. "Ben de bir şey yapmadım. Ama bir suçlu gerek adalet için. Ve adalet için kurban gerek bir kahramandan çok." Ama çocuklar yine de askere bağırmak istediler: "Neden av tüfekleriyle vuruyorsunuz, neden salıncakların ipleriyle boğuyorsunuz, neden yağmurdan sığındığımız duvarların altında
taşa tutuyorsunuz. KALBİNÎZÎ SÖKÜP ALAN BİZ DEĞİLDİK Kİ..."
''Kürtler hem karakter hem görünüm olarak Türklere benzemezler.
Türklerin 'yumuşak' yüz ifadelerinin aksine Kürtler sert bakış ve ifadeye sahip olmakla beraber uzun boylu ve güçlü bir yapıya sahipler.
Esmer dedikleri bu halk arasında şaşırtıcı düzeyde mavi gözlüler var.''
- V. Levitsky I. Dünya Savaşı K.Cephesi Anıları 1914-1917
Şarkılardan çıkıp geldi bir esmer ansızın
Koyu renk gözleri çıldırasıya hüzünlü
Bir esmer geldi pencerelerden, kapılardan
Bir esmer geldi kokularla, baygın
Dökülmüş bir kadeh gibi.
Kopmuş bir gerdanlık gibi
Bir esmer geldi
Darmadağın