Bu cihetle, Türkiye Cumhuriyeti’nin kurulmasıyla sonuçlanan Lozan’daki yorucu müzakerelerde ortaya çıkan dikkat çekici listede Eşref’in ismi görülmektedir. Bu listedeki kişilere “150’likler” denmiş, persona non gratae [istenmeyen kişi] ilan edilerek yeni Türk devletinin sınırlarına girmeleri yasaklanmıştı.
Bu listedeki kişiler Osmanlı saray memurlarından, savaşın aka-bindeki Müttefik işgali sırasında görev yapan kabine üyelerinden, imparatorluğun savaştan artakalan topraklarının parçalanmasını öngören Sevr Antlaşması’nı imzalayanlardan, çeşitli yetkili ve gazetecilerden ve bu kitapla alakalı olarak, Çerkes Ethem ve kardeşlerinin, Eşref’in ve küçük kardeşi Selim “Hacı” Sami’nin de dâhil olduğu iki büyük Çerkes kökenli Osmanlı grubundan birini de içeren, birbirine benzemeyen kişilerden oluşan bir topluluktu.9 Eşref ve Selim Sami bu kötü şöhretli listenin 60 ve 61. sıralarını paylaşırlar. Sonuç itibarıyla, 1920 senesinin sonundaki ihtilafta Ankara’ya karşı saf tuttukları için Ethem ve Eşref’e vatan haini muamelesi yapılmıştır. İki adamın Yunan kontrolündeki bölgeye geçmeleri Türk millî tarihinde hainlikle itham edilmelerinin başlıca sebebidir.10 Eşref’in kardeşleri Sami ve Ahmet’in 1927 senesinde Türkiye Cumhuriyeti’ne gizlice girmeye çalışırken öldürülmeleri de Kemalist tarih yazımının hükmünü yumuşatması adına hiçbir fayda sağlamamıştır.