“Bak, eşya, ne bileyim, anlamsız bir örnek, bıraktığımız gibidir eşya, her gece bizi bekler. Karanlıkta ışığı yakarsın, gündüz okuduğun kitap masanın üstündedir. Ben de böyleyim; bulduğun ve bırakacağın gibi.”
Somut bir varlık, en küçük bir nesne, sıradan bir hayal ve kaybolmaya yüz tutmuş bir anı Proust’un aynasında öyle bir başkalaşım geçirir ki, dağılan parçacıkların bir araya gelmesiyle kendini yenileyen düş gücü ve onu oluşturan halet-i ruhiye, tek kelimeyle hayran kalınası bir incelik kazanır. Bu olağanüstü ayna, adeta bir sihirli değnek etkisi
Okumazsanız; kolunuza takılan 3 bilezik, kocanızın ömür boyu ödeyeceği salon takımıyla övünen, çeyizi dünyada ki en değerli eşya sanan bireyler olursunuz. Dışarıda nehir gibi akan bir hayat varken siz o nehirde ki sabit kaya gibi sürekli aynı kalırsınız.”
Eksilmiş sayılmaz ömürden , Doğu'da geçirilen yıllar.
Semih Doğan in (#27363375) incelemesinden sonra yazmaya kalkmak hadsizlik olur eminim ama Semih demişsin ya incelemende orada görev yapan öğretmenler de yazsa da biz de okusak diye. Öğretmen değilim ama doğuda görevim icabı uzun yıllar kaldım ve ben de yazmak istedim. Amacım herhangi bir polemik
Kızlar okuyun; okumazsanız kolunuza takılan 3 bilezik, kocanızın ömür boyu ödeyeceği salon takımıyla övünen, çeyizi dünyadaki en değerli eşya sanan bireyler olursunuz. Dışarda nehir gibi akan bir hayat varken siz o nehirde ki sabit kaya gibi aynı kalırsınız.