Elde edildiğinde kişileri mutlu ve hoşnut kılacak her şeyi arzulamak olan bu istek, bu istenç, bilgelerle cesurlarda olduğu gibi akılsızlarla korkaklarda da bulunur. Bu şeyler içinde yalnız bir tanesi eksiktir; doğa insanları bunu arzulamaktan yoksun kılmıştır: bu, özgürlüktür.
Özgürlük öylesine büyük ve öylesine hoş bir iyiliktir ki, bir kez kayboldu mu tüm kötülükler arka arkaya sıralanır; bu durumdan sonra hâlâ yok olmamış iyilikler ise kullukla yozlaştıklarından dolayı lezzetlerini tümüyle kaybederler.
Aslında bu durum, sayıları kentlerde daha fazla olan aşağı halk tabakasının doğal yapısına uygundur. Kendini sevene karşı kuşkulu, kendisini aldatana karşı saftır. Ağızlarına çalınan iki parmak bal ile cezbedilen halklar kadar, ne avcı düdüğüne kanıp tuzağa düşen saf bir kuş, ne de yem için oltaya takılan alık bir balık olabileceğini düşünmeyin.
Pohpohlandıklarında, hemen kendilerini teslim etmeleri şaşılacak şeydir. Tiyatrolar, oyunlar, gösteriler, acayip hayvanlar, ödüller, kumar masaları ve diğer uyuşturucular eski halklar için kulluklaşmanın yemi, özgürlüğü yitirmenin bedeli, tiranlığın araçlarıdır.
La Boêtie'nin de belirttiği gibi herhangi bir siyasal rejimi işaret etmez; o, kuramını en açık bir biçimde Hegel'in yaptığı modern devlettir, uyruklarına kendisine olan bağımlılıklarını özgürlük olarak yaşamalarını aşılayan devlettir.
Yöneten sınıf, genellikle "özel" olarak kabul edilen çeşitli aygıtlar (ki, XVI. yüzyılda bunların en önemlisi kilisedir) aracılığıyla toplumun kültürel yöntemini elinde tutup hegemonyasını gerçekleştir. Halk kitleleri üzerinde entellektüel bir denetim kurulur: İdeolojik yönlendirme-güdümleme yoluyla onlara yeni değerler, yeni bir "dünya görüşü" benimsetilir, kültür aşılamasıyla da "popüler kültür" ya da halk arasında yaşanan " ikincil ideolojiler" yozlaştırılıp yeniden biçimlendirilir. Böylece kitlelerin, toplumun (yönetenler-yönetilenler biçimindeki) bölünmüşlüğünü haklı görmeleri ve kurulu düzeni onaylayıp desteklemeleri sağlanmış olur.
Sayfa 98 - Çeviri ve Yorum : Mehmet Ali AğaoğullarıKitabı okudu
1550 de yazılmış bir kitap günümüzde bile geçerliliğini koruyorsa çağın ötesinde bir eser olarak değerlendirilmelidir.
Beğendiğim bazı örneklendirmeleri var ki mesela: Tiranlar için halk yiyici, kral çıplakçılar için iktidarın organik aydınları benzetmesine gitmiş.
1550 yılında yaptığı tespitlerle günümüz iktidarlarının davlarnışlarını, işledikleri suçları, yozlaştırılan toplumları öngörmüş.
Kitap kısacası şuanda aşırı kutuplaşmış tolumumuzda ki 'futbol takımı gibi parti tutan holigan seçmeni, tek adamcılığa duyulan sevgiyi' anlatmış ve bunun nasıl gerçekleştiğini açıklamıştır, tüm bunları yaparken çözüm yolu sunmaması ise benim için ciddi bir handikapıdır.