Üzerinizde sahip olduğu güce ona siz vermediyseniz kim verdi? Bu aklı sizden almıyorsa üzerinize yürümeye nasıl cüret edebilir? Sizi yağmalayan hırsıza yardım ve yataklık etmeseydiniz, sizi öldüren katilin suç ortağı olmasaydınız, kendinize ihanet etmeseydin size nasıl zarar verebilirdi?
Erdemi sevmek, güzel olgulara değer vermek, aldığımız iyiliğin nereden geldiğini kavramak ve uğrunda yaptığımız her şeye yaraşır olan sevdiğimiz kişinin onurunu ve üstünlüğünü yükseltmek için kendi rahatımızı bozmak, akla uygundur.
“Size böylesine hâkim olan kişinin iki gözü, iki eli, bir bedeni var. Yalnızca sizden fazla bir şeyi var: O da sizi ezmesi için ona sağlamış olduğunuz üstünlük.”
(Etienne de La Boetie / Gönüllü Kulluk Üzerine Söylev)
"Öyle bir yaşam sürüyorsunuz ki, hiçbir şeyin size ait olduğunu söyleyebilecek durumda değilsiniz. Şimdi mallarınıza, ailelerinize ve yaşamlarınıza yarım yamalak bile sahip olmak, size büyük bir mutluluk gibi görünüyor."
Eğer iki kuşak köleleştirilirse, bundan sonra gelen kuşak özgürlüğü hiç tanımadığı, görüp bilmediği için pişmanlık duymadan hizmet eder ve ondan öncekilerin zorla yaptıklarını seve seve yerine getirir.
İktidarın babadan oğula geçişi ya da halkın seçimiyle belirlenmesi hiçbir şey değiştirmez; yönetim biçimi ne olursa olsun iktidarın özü tiranlıktır ve tiranlık kalır. İktidarın gerçek anlamda iktidar olabilmesi, yani kurumsallaşıp yerleşebilmesi için halkı bağımlılığa yönlendirmesi ve kulluğu sevdirmesi gerekir.
"Fakat, akıllıca bir çift söz söylenecekse, istediği an kötü olma erkini sürekli olarak elinde bulundurduğundan dolayı iyi olabileceğine hiçbir zaman güvenilemeyecek bir efendinin kulu [süjesi] olmanın ne kadar büyük bir mutsuzluk olduğunu belirtmek gerekir. İnsanın ne kadar efendisi olursa insan o kadar kez daha fazla mutsuz olur. "