Mutlaka Okunmalı, Tavsiye Edilmeli!
Günü Yaşa, Amerikan edebiyatının en önemli yazarlarından Saul Bellow'un 1956'da yayımladığı büyük romanı. 1976'da Nobel Edebiyat Ödülü'nü kazanan Bellow'un adı geçen romanı bilhassa vurgulamış ve özel olarak övülmüştür. İletişim Yayınları bu büyük romanı, Özge Baykan'ın ve Raees Calafato'nun özenli çevirileriyle 2006'da yayımlamış.
Günü Yaşa, bir
Bir mahkûmun kendi dilinden, idama götürülüşünün gün be gün anlatıldığı eser.
Kitabın içindeki betimlemeler çok güzel, dili gayet yalın ve sürükleyici, okurken sıkılmıyorsunuz.
Kitabın adı, her ne kadar kitabın sonu hakkında bir spoiler verse de yine de farklı bir son bekliyorsunuz. Çünkü mahkûm/yazar olayları çok duygusal bir şekilde işlemiş.
Özellikle son bölümlere doğru kızı ile olan bir sahne geçiyor, orası gerçekten etkileyici.
Karantina günlerinde, çerez niyetine okunacak bir kitap, tavsiye edilir. :)
Söze nasıl başlanır bilemiyorum. Şu an ağlamamak için kendimi çok zor tutuyorum. Ortalama 2 dakika önce bitirdim kitabı ve duygularım henüz tazeyken yazmak istedim. Etkisinden çok uzun bir süre çıkamayacağıma eminim. Ben de tıpkı Nadia gibi duygusal romanlardan, müziklerden çok etkileniyorum. O kadar sürükleyici ve o kadar etkileyiciydi ki bitmemesini diledim. Eminim biraz zaman geçince tekrar okuyacağım bu kitabı çünkü şimdiye kadar okuduğum en etkileyici romandı. Duygularımı daha fazla dile getiremiyorum fakat şiddetle okumanızı tavsiye ediyorum. Zülfü Livaneli nasıl da güzel anlatmış. Kendisinin eserlerini de en kısa zamanda edinip bitireceğim. Keyifle okumanızı dilerim. Sevgiyle kalın...
Sıcacık bir hikayesi ve duygusal açıdan alt üst eden bir kurgusu var. Yıkıntılar üzerine kurulu hayatın anlatımı diyebilirim. Çok etkileyici ve çok sıradan bir hikayesi olmasına rağmen çok sürükleyici bir kitap.
"Kabuk Adam" Aslı Erdoğan'ın ilk kitabı. Etkileyici, sürükleyici dili ve derin psikolojik çözümlemeleri ile merak uyandıran, sonunu bir an önce okumak istediğiniz ancak etkisinden de öyle kolay kolay kurtulamayacağınız bir kitap...
Her ne kadar tanıtımında bir "aşk" hikayesi olarak sunulmuş olsa da roman, insanın iç
1950 yılında tütün kırımında Aşk
İçinde Urla kokusu olan basit ve oldukca saf bir türkçe ile yazılmış surukleyici ve etkileyici Zeliş ile Cemal’in aşkını hissettiren bir harika bir roman..
Zeliş adında tütün tarlasında çalışan genç bir kızın babası tarafından başka bir adama(Bekir) mal gibi satılmamak için sevdiği adamla(Cemal) ölümü göze alarak dağlara kaçma serüvenini ele almaktadır. Gelişen olaylar zincirinde eserde dedikodu, kötü söz söyleme, dinlemeden yargılama, çıkar için dost edinme ve çıkar için yeri geldiğinde yalancı şahitlik etmek gibi toplumda görülmeye başlanan bozuklukların da bir nevi eleştirisi yapılmaktadır.
Tabi yazar eserinde ülkemizin yakın tarihinde insanlarımızın çekmiş olduğu yoksulluk, tarım ile uğraşan insanların çalışma şartlarındaki zorluk, emeğin karşılığının tam olarak alınamaması, Batı Trakya'dan ülkemize göç eden soydaşlarımızın yaşadığı duygusal ve toplumsal zorluklara da parmak basılıyor.
