İlkokul 4 ya da 5. sınıftayım.Özcan diye bir arkadaşım var.Başka şehirden okul ve sınıfımıza yeni katılan İri pörtlek masmavi gözleri ve fazlaca kiloları var.Bizim Bartleby gibi solgun ve zayıf değil yani.Fiziksel olarak Özcan ama ruhsal olarak Bartleby bu arkadaşım.O yaşlarda büro sahibi yazar gibi Özcan'ın ruhsal dünyasına inmeye çalışıp o
Es‘ad Efendi Hazretleri maddî ve mânevî yönden engin bir kültüre sahipti. Bütün İslâmî ilimlere vâkıftı. Rûhunu büyük ahlâkî meziyetlerle tezyîn etmişti. Edebî yönü de kuvvetliydi. Bilhassa şiirlerindeki ilâhî aşk terennümleri, zirve teşkil edecek derinlikteydi. Onun dört dilde pek çok şiir ihtivâ eden Dîvân’ından bir şiiri teberrüken burada zikretmek istiyoruz:
Tecellâ-yı cemâlinden habîbim nev-bahâr âteş!
Gül âteş, bülbül âteş, sümbül âteş, hâk ü hâr âteş! “Habîbim, Sen’in güzelliğinin tecellî ederek ortaya çıkmasından dolayı, Sana âşık olan ilkbahar dahî ateş kesilmiş! Gül ateş, bülbül ateş, sümbül ateş, toprak ve diken bile aşk ateşi içinde!..” -
Bu gece bambaşka bir yerde bambaşka rüyalara açılan bir uykuya dalmak istedim. Yalan yok sevemedim buraları hiç. Ne herkesi büyüleyen toprağına hayran kaldım ne insanına/kültürüne uyum sağladım. İzmir özlemi içimde büyüyecek, sığacak yer bulamıyor artık.
Özellikle bu dümdüz topraklara alışamadım. Ne yana dönsem aynı kahverengi çoraklık. Umudunu