Önünde üç yol vardı. Birincisi son derece baştan çıkarıcıydı: Lambalara ve karmaşık şeylere saldırıp hepsini parça parça etmek ve onu boş yere alıkoydukları için protestosunu bu şekilde bildirmek. Ama bugünkü İvan dünkü İvan’dan çok daha farklıydı ve ilk yol gözüne şüpheli göründü: Zır deli olduğuna dair düşünceleri kökleşebilirdi. Bu nedenle ilk yolu reddetti ikinci yol şuydu: Vakit kaybetmeden danışmanı ve Pontius Pilatus’u anlatmaya başlamak fakat dünkü tecrübe göstermişti ki bu hikayeye inanmıyor ya da yanlış anlıyorlardı. Bu nedenle Ivan bu yoldan da vazgeçerek üçüncüyü tercih etti: Mağrur bir suskunluğa gömülmek.
Hastanenin başı, göründüğü kadarıyla, etrafındakiler ne derse desin herkese hak vermek, her şeye sevinmek ve bunu “Şahane, şahane…” kelimeleriyle dışa vurmak gibi bir kural koymuştu kendine.
*Bir anne ya da babanın ayakları altında çiğnediği güven duygusunu kaybettikten sonra tekrar kazanmak gerçekten zordur. İnsanların bize nasıl davranacakları hakkında geliştirdiğimiz beklentilerimizi, anne-babalarımızla olan ilişkilerimizden yola çıkarak oluştururuz.
*Eğer bu ilişkiler duygusal yönden bizi beslediyse, duygu, düşünce ve haklarımıza saygı duyulan bir ortam yarattıysa, büyüdüğümüzde de insanlardan benzer saygı ve yakınlığı bekleriz. Bu pozitif duygular içerisinde büyümemiz de diğer yetişkinlerle olan ilişkilerimizde gerekli açıklığı ve duygusallığı göstermemizi sağlar.
**Fakat Joe'nun evinde olduğu gibi çocukluğumuz endişe, gerilim ve acı içinde geçtiyse, beklentilerimiz olumsuz, korunma mekanizmalarımız da katı olur.
**Joe etrafındaki insanlardan kötü davranışlar beklemeye programlanmıştı. Çocukluğunda olduğu gibi acı çektirilmeyi, kullanılmayı bekliyordu. Bu yüzden adeta vücudunu duygusal bir zırhla donatmıştı. Kimsenin ona yaklaşmasına izin vermiyordu. Fakat bu zırh onu koruyacağına kendi bedeni içinde hapsetmişti.
Çok insanlar, hastalıktan çok, içlerini kemiren, dinmek bilmeyen hırstan, olduklarından fazla görünmek istemelerinden ölürler. Akıllı, şerefli, güzel ve de aynı zamanda çevresini tir tir titreten, hak yemez, kararlı bir insan olmayı kim istemez?
Aza bunu bana şöyle açıkladı: 'Facebook sunucularının içinde, Google sunucularının içinde bizi temsil eden ufak vudu bebekleri olduğunu hayal edin. 'İlk başta bize pek benzemiyor. Genel bir insan tipi daha ziyade. Ama sonra tıklama izlerimizi[üstüne tıkladığımız her şeyi], kestiğimiz ayak tırnaklarını, dökülen saç tellerimizi [aradığımız her şeyi, çevrimiçi hayatımızın en ufak ayrıntılarını] topluyorlar. Anlamlı olduğunu düşünmediğimiz onca meta-veriyi bir araya getiriyorlar ve bebek bize gitgide daha çok benziyor. ... 'Bu arada, dünya üstündeki insanların dörtte biri için böyle bir bebek var ellerinde.'