"You don't know Daniel very well. You're in love with the euphoria he produces in you."
"Daniel'i pek iyi tanımıyorsun. Onun sende yarattığı coşkuya aşıksın."
Sayfa 356 - ManuelKitabı okudu
Gelecekten o kadar korktum ki, bugünü unuttum.
İtham altındaki kâinata sahip çıkıyor ve aklımda saklıyorum onu - iftira atıp yakalamak isteyenlerden. İftiradan geçen ihbar. Hayır kâinat, sadece fen ve matematikten ibaret bir euphoria'dır.
Sayfa 52Kitabı okudu
Startups
Marc: “Do you know the best thing about startups?”
Ben: “What?”
Marc: “You only ever experience two emotions: euphoria and terror. And I find that lack of sleep enhances them both.”
-----------------------------------
Marc: “Yeni girişimlerle ilgili en iyi şeyi biliyor musun?”
Ben: “Ne?”
Marc: “Sadece iki duyguyu yaşarsınız: coşku ve dehşet. Ve uykusuzluğun her ikisini de güçlendirdiğini görüyorum.
Sayfa 26 - Marc makes this grim joke when he and Horowitz are on the verge of their first IPO. While Marc embraces the emotional rollercoaster of being a startup entrepreneur, Horowitz is less sold on the idea.Kitabı okudu
Nietzsche’s great luck to have ended as he did: in euphoria!
Pub ’lardaki bu dostluk havasında alkolün verdiği euphoria ’nın, yani gevşeme, rahatlama duygusunun da bir payı olabilir. Ama Romalılar, in vino veritas , yani bir insanın gerçek kişiliği içince meydana çıkar, derler. Demek ki, İngilizlerin gerçek kişiliği de soğuk ve mesafeli değil, yumuşak ve sevecendi.
„Behind every great man there is a greater woman.“
Eustress, on the other hand, is a word most of you have probably never heard. Eu-, a Greek prefix for “healthy,” is used in the same sense in the word “euphoria.” Role models who push us to exceed our limits, physical training that removes our spare tires, and risks that expand our sphere of comfortable action are all examples of eustress—stress that is healthful and the stimulus for growth.
Sayfa 31Kitabı okudu
Duygu durumunun yükselmesi, öfori (euphoria) denilen abartılı iyimserlik ve neşelenme ile tanımlanır. Durum çoğu kez diğer insanları etkisine alırsa da kişiyi yakından tanıyanlar tarafından yadırganır. Duygu durumunun yayılması ise, diğer insanlarla ve çevredeki olaylarla, seçim yapmaksızın ve sonu gelmez bir biçimde iletişim kurma yönünde yaşanan bir dürtüyü tanımlar. Duygu durumunun yükselmesi maninin temel karakteristiği olmakla birlikte, özellikle kişinin engellendiği durumlarda aşırı uyarılma ve ani kızmalar ön plana geçebilir.
Euphoria mı Eudomonia mı ?
-Ohooo Derin bizim Antik Yunan şehir devletlerindeki gibi kölelerimiz yok ki onlar çalışsın biz düşünüp düşünüp mutlu olalım. Köle biziz, mutluluk arayışı lüksü olan kaymak tabaka da elifi görse mertek sanır, dertleri günleri altın varak onların.
-Bu mutluluk işi yaş Derin!
-Değil! Dinle! Gerçekçi duygularla içinde bulunduğumuz durum her ne olursa olsun kendimizi adapte edersek insan erekselliği olan mutluluğu elde edebiliriz.
Bir ağaç fidanının ağaç olmak dışında bir ereği ve şansı yok ama bizim var Deniz!
-İnsanın mutlu olması için şansa da ihtiyacı olduğunu Aristoteles bile düşünmüş aslında. O mutluluğa “Eudaimonia” diyor ama biz hep Euphoria peşindeyiz.
https://hestiakitap.com/magaza/deneme/ayrintida-bogulanlar-kulubu-selin-tozkoparan/
“Every single one of us horsemen was given a woman. You are mine.”
“Given?” I echo, grimacing. I take issue with that phrasing.
He laughs again at my expression, the sound of it—
This is what euphoria sounds like.
“You look about the same as I did when I learned this. If it makes you feel any better, I was given to you as well.”
The literal embodiment of death was given to me as a husband? That should sound terrifying, but right now, straddled on his lap with his absurdly pretty face mere inches from mine, I am not nearly as disappointed as I should be.
There’s no other way to describe the flood of euphoria that spreads through me as my own orgasm nails me in the back of the head and renders me fucking useless. It’s as though I’ve been wandering the plains of the earth on my own for a thousand years, but now I’ve finally found where I belong.
Love is like a narcotic. At first it brings the euphoria of complete surrender. The next day, you want more. You’re not addicted yet, but you like the sensation, and you think you can still control things. You think about the person you love for two minutes, and forget them for three hours. But then you get used to that person, and you begin to be completely dependent on them. Now you think about him for three hours and forget him for two minutes. If he’s not there, you feel like an addict who can’t get a fix. And just as addicts steal and humiliate themselves to get what they need, you’re willing to do anything for love
