Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
_ 1793’te Londra,British Museum’a Çin’den gülibrişim ağacı tohumları getiriliyor. Yıllarca sergileniyor, hiçbir kıpırdama, hareket yok...1940 yılında Londra bombalanıyor ve müzenin botanik bölümüne, tam da bu tohumların bulunduğu kabine bir parça isabet ediyor. Kabin paramparça... Haftalar sonra savaş alanından fidanlar yükseliyor. 150 yıldır uyuyan gülibrişim tohumları yeşermiş... Hayattaysan, umut her zaman var... _
Reklam
_ Günebakanlar, yüzlerini güneşe doğru çevirirler ve ışığından faydalanabilmek için güneşi takip ederler. Melankolik insanımız onu da rahat bırakmamış... Güneşe âşık bir çiçeğe, biz tutup “ayçiçeği" demişiz... Güneşe bakmaktan korkan insanlar bir kez daha galip gelmiş. _
"Mutsuzluk dediğimiz şey belki de mutlu olduğumuzun farkına varamamaktır."
-Nasılsın kendim ? + Boş yapma dalga mı geçiyorsun sjhshs:D
_ İnsan kendini ne kadar da ihmal ediyor, duymuyor kendini, fark etmiyor gün içinde. Bu sessizlik şimdi benim için, diyorum. Sevdiğim şeyleri düşünmek, güzel şeyleri hatırlamak, kendime “nasılsın kendim, var mı bir sıkıntın, iyi misin” diyebilmek için bir fırsat. Bazen durmak gerekiyor. Kendinle başbaşka kalmak... Kendi hatrını sorabilmek, kendine “aldırma” diyebilmek, kendi sırtını sıvazlayabilmek gerekiyor. Bazen sadece sessizliği dinlemek, yenilenmek için yetiyor. _
"Senin için çay demlerim, senin için hiç üşenmeden sokaklarda kestaneci arayabilirim, senin için peçeteden çiçek yaparım, senin için bütün gece uykusuz kalabilirim, seni beş dakika görebilmek için bir saat yol giderim, senin için sevdiğin kitapları arar bulurum, senin için tatlı yaparım, sana bir şiir yazarım'' diyebilsek gerçekten yağmış oluruz. Değer bilen, zaten o dakika üzerine yağan yağmuru hisseder. Fakat bunlar küçük mutluluklar, küçük fedakârlıklar, beğenmediğimiz özveriler... İlla birileri gürlesin, ''Senin için ölürüm, sensiz yaşayamam'' desin ve yapamayacaklarını sıralasın istiyoruz. Gönül inanmadığına meylediyor.
1.500 öğeden 46 ile 60 arasındakiler gösteriliyor.