Bir kapıya varıyorum, Işıkları sönüyor hemen evlerin, Pencerelerde insan sesleri yok, Bir kedi çitin üstünden atlamakta, Vakit çok geçmiş, Sokaklar lambaları ıssız, Yalnızlığa paralel hisler, Evrenin kaotik karmaşıklığı, Varıyorum bir kapıya, Evde yoklar...
Üniversiteyi şehir dışında kazandım. Annem keşke yanımda okusaydin dedi. Korona sebebiyle evde mezun oldum. Kpss için tercih verdim. Babam inşallah burayı atanırsın dedi. Atanıp buradan gideceğim diye hayal kuruyorken nasıl olsa yüksek puandan ötürü gelmeyecek, ilk tercihime sehrimi yazayım dedim. Sonuç, ilk tercihim olan kendi şehrime atandım. Şoktayım. Gelecekteki eşime sesleniyorum. Bu şehirden olduğun sürece sana olan tüm yollar kapalı. Nokta .
Reklam
Ortaçağ'da Hac Yolculukları, #Kudüs:
Ortaçağ kimsenin kendi köyünün dışına çıkmaya cesaret edemediği bir dönem değildi. Bu çağın -hele de Marco Polo düşünülürse- büyük yolculukların dönemi olduğu çok iyi bilinir. Ortaçağ edebiyatı, efsanevi ayrıntılar açısından zengin olsa da, büyüleyici yolculuk hikâyeleriyle doludur; Vikingler ve İrlandalı keşişler arasında ve tabii İtalya’nın deniz devletlerinde müthiş denizciler vardı. Ama ortaçağ her şeyden önce hac yolculuklarının çağıydı; hiç varlıklı olmayan insanlar bile Kudüs, Santiago de Compostela veya çeşitli azizlerin mucizevi kutsal emanetlerinin saklandığı başka ünlü kutsal yerlere yaptıkları tövbe amaçlı yolculukları yürüyerek gerçekleştirirdi. Nitekim hacıların ziyaret alanlarının etrafında yollar ve konaklama işlevi gören manastırlar inşa edilir, hatta yol boyunca görülmesi gereken yerleri içeren son derece ayrıntılı rehberler yazılırdı. Büyük din merkezlerinin ziyaretçi çekecek kutsal emanetler elde etmek için birbirleriyle yarışması, hac yolculuklarını hem dini cemaatleri hem de yerleşim alanlarını ilgilendiren gerçek bir endüstri kolu haline getirmişti. Friedrich Barbarossa’nın şansölyesi Reinald von Dassel, Üç Müneccim Kral’ın cenazelerini Milano’dan alıp Köln Katedrali’ne götürmek için elinden gelen her şeyi yapmıştır. Ortaçağla ilgili olarak gözlemlenen asıl olgu, insanların yakınlardaki merkezlere değil de, onları çok daha uzaklara götürecek yolculuklara çıkmak için daha çok fırsata sahip olduğudur. (Sayfa: 24) * Görsellerin Kaynağı: akademiktarihtr.com/ortacagdahac *
Umberto Eco
Umberto Eco
Ortaçağ 1
Ortaçağ 1
Leyla Tonguç Basmacı
Leyla Tonguç Basmacı
Kumdan Kaleler- Evde Yoklar
Kimi zaman bir çocuğum, bir müzik kutusu başucumda Ve ayımın gözleri saydam Kimi zaman gardayım yanımda bavulum, yılgın ihtiyar Ne zaman bir dosta gitsem evde yoklar Metin ALTIOK youtube.com/watch?v=z6LvFnu...
TRENİM GECİKMELİ
Durmadan avuçlarım terliyor, İnildiyor ardımdan Girdiğim çıktığım kapılar. Trenim gecikmeli, yüreğim bungun, Bir bir uzaklaşıyor sevdiğim insanlar. Ne zaman bir dosta gitsem, Evde yoklar. Bekliyorum bir kapının önünde, Cebimde yazılmamış bir mektupla. Bana karşı ben vardım Çaldığım kapıların ardında, Ben açtım, ben girdim Selamlaştık ilk defa.
Metin Altıok
Metin Altıok
Padişah ve Veziri
Padişahın biri veziriyle birlikte gezintiye çıkmış. Gezi sırasında bir köye gelmişler. Küçük, şirin bir evin önünde oturmuş, örgü ören bir genç kız görmüşler. Padişah kızın yanına yaklaşıp sormuş: - Merhaba kızım. Baban evde mi? Kız:- Babam evde yok! Azı çok etmeye gitti. Padişah: - Annen evde mi? Kız:- Annem de evde yok! O da biri iki etmeye
Reklam
Reklam
564 öğeden 121 ile 130 arasındakiler gösteriliyor.