Bu Konuyu Edebiyat Dışı Sanmayın Ha!
Şöyle yazıyordu: Orta Asya’da bir iç deniz vardı. Kuraklık oldu, iç deniz kurudu. Biz de Anadolu’ya göç ettik. Bu yalan ta 1970’lere kadar okutuldu tarih kitaplarında. 1970’de 35 milyondu Türkiye. Bir düşünün, kaç milyon öğrenciye bu yalan anlatıldı. Biz küçüktük. İnandık. Nasıl inanmazsın canım, devletin söylüyordu bunu. Devlet baba.
Bunu bir düşünün
. Yazdiklarimin hiç biri siyasi içerik ve siyaset içermiyor ve hiç bir şekilde insanları tarafları kötülemek için yazılmadı. Hatırlatma anlamında ve unutmamamız için yazıldı. BİZ BİR MİLLETİZ Canım ülkem Türkiye'm Sana ne yaptılar böyle, bize ne yapmaya çalışıyorlar? Sen ki yedi cihana hükmetmiş sen ki dünyada barışı kardeşliği adeleti
Reklam
Köklerimiz olmasa şu an ne durumda olurduk?
Köklerimiz bizi anlık olarak 0'a çeken değerlerimizdir. Düşünün ki çok mutlusunuz. Ama mutluluğunuz azalmaya başlıyor. Bu demek oluyor ki mutluluğunuz azalan bir fonksiyonu temsil ediyor. Mutluluğun hissetmemeye başlayıp mutsuzluğa itildiğiniz noktada kök değiştirmiş oluyorsunuz. İşte sizi mutluluk noktasından mutsuzluğa çeken ve o an 0 yapan değer köktür. İstediğiniz işe girdiniz. Mutluluğunuz çok fazla, ancak gün geçtikçe patronunuz yüzünden bu mutluluğunuz azalmaya başlıyor ve en sonunda yediğiniz bir azar yüzünden bütün mutluluğunuzun kursağınızda kalıyor. Bu son azar sizin fonksiyonunuzun köküdür. Artık mutluluktan ziyade patron baskısından ve son gün yediğiniz fırçadan ötürü artık azalan bir fonksiyon biçiminde mutsuzluğa itileceksiniz, ta ki sizi 0'layabilen konveks yeni bir kök bulana kadar... Mutluluğunuzu azaltan ve sizi mutsuzluğa doğru iten etmenler sizin fonksiyonunuzdaki konkav noktalardır. Konkav noktalarda 2.türev negatiftir, ivme eksidir, fonksiyonun artış hızı da azalır değeri de azalmaya başlar bu noktalar rezalettir. Peki bizim denklemimizde, bizi 0 yapan değerlerimiz olmasa ne olurdu? Şimdi resme tıklayın ve bakın. Evet insan istediği her değere ulaşabilirdi. Bizi 0 yapan noktalar, ulasabileceğimiz noktalar kısıtlıyor. Bu noktalar olmadığı müddetçe tüm reel sayılara hükmedebiliyorsunuz. Ancak bu noktalar olmadığında ise benlik bütünlüğünüz kayboluyor. Dibi ucağı gözükemeyen e ve pi'ye bile kendini eşitleyen Hakan ile bile görebilirsiniz bu durumu.
HAYATIMIZLA OYNUYORLAR ❗ Baktım markette zencefilli gazoz da var, ithal etmiş büyüklerimiz, sağ olsunlar. İçinde zencefil var mı ? Yok,aroması da, rengi de yapay. Ama kendisi doğala özdeş. Bizim bir çiçekçi var, serada karanfil ve gül yetiştiriyor. Satmadan önce üstlerine koku sıkıyor. Doğala özdeş gül ! Kayseri'nin en ünlü mantıcısına
Sevgi... Nedir sevgi? Tadına doyamadığımız yemek mi? Hasretini çektiğimiz vatan mı? Çocuklarına bütün sevgisini veren ebeveyinler, ben dahil...Gerçekten anlıyor muyuz onları? Ulaşabiliyor muyuz onların dünyasına? Eğer cevabınız "evet" olursa..daha detaylı düşünün derim. Uslu çocuğumuz var. Konuşuyor muyuz onunla yeterince? Anlatıyor mu, yada anlatabiliyor mu acısını, tatlısını bize? Bir de geçmişimize gidelim. Kendi çocukluğumuzla karşılaşalım. Mutlu anlarımız, üzgün anılarımız...Kim vardı yanımızda? Yada var mıydı olması gerekenler? Bizi şu halimizle şekillendirenler mi daha mutluydu, biz mi? Hadi bir de en üzgün, yalnız, kimsesiz anımızı çıkaralım belleğimizden. O an ne düşünüyorduk? O anı tekrar gözden geçirelim. Biz bize sarılalım, şuankı benimizle çocuk benimize sarılalım, "yalnız değilsin", "artık ben varım, beraber aşacağız!" diyelim. İşte bunu yaparsak belki, ama belki anlarız çocuklarımızı. Neden hırçınlar? Nerede yanlış yaptık? Acaba yeterince yanında olabiliyor muyuz? Ben bu soruları veriyorum kendime. Onlar bunu anlamasa da, bazen sinirli, bazen çekilmez, bazen huysuz olabiliyorum, ben bile bana dayanamıyorum bazen. İletişim kurmak için çabalarken doğru adımı atmayan benimdir belki... Sahiplenelim, lütfen, çocuklarımızın bize yansıtmadıkları, yansıtamadıkları yanlarını görmeye çalışalım. Kırgın, üzgün, incinmiş çocuklar bazen bizi üzmemek için "her şey yolunda" mesajı verebilir. Aldanmayalım. Bu gün bizden alamadıkları sevgini yarın yaralar alacakları yerde ararlar....
Kitabsever
Kitabsever
Çocuklarınızı Yaz Kur'an Kursuna Gönderiniz
Çocuklarını Yaz Kur’an Kurslarına Göndermeyi Düşünmeyen Anne-Babalara Düşünün! Mahşer yerindeyiz. Herkesin kendi derdine düşüp kardeşinden, annesinden, babasından, eşinden ve oğullarından bile kaçacağı o dehşetli gündeyiz. Sorgu sıramızı bekliyoruz. Heyecanlıyız, titriyoruz ve korkuyoruz. Birazdan her şey ortaya dökülecek. Ve sorgu sırası bize
Reklam
620 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.