Akış
Ara
Keşfet
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Alışveriş
Keşfet
Kitaplar
Yazarlar
Okurlar
1000Kitap Android UygulamasıÜCRETSİZ – Google Play'den indirin
1000Kitap iOS UygulamasıÜCRETSİZ – App Store'dan alın
ŞartlarGizlilikTopluluk KurallarıHakkımızdaReklam VerinİletişimKütüphanecilerDizinlerÇerez Politikası
©2024 · 1000Kitap Web Uygulaması · 2.37.40
Farabi Mutluluğun Kazanılması
Merhaba, oldukça ağır ve bilgi yüklenmesine maruz kalacağınız bir kitabı okudum. Öncelikle biraz Farabi’den bahsedelim kendisi bir fikir adamı ve filozoftur. Aristo’nun izlerini takip etmiştir. Fârâbî ile ilgili bir rivayete göre, kendisine “Sen mi daha bilgilisin, Aristo mu?” diye sorulduğu, Fârâbî'nin de “Eğer
Tahta Kurdu
Okudum bitti . Kitabı geçen hafta bitirdim yorumunu yapmak şimdiye nasip oldu.
İncecik bir eser olmasına aldanmayın hemencecik bitmiyor.İlk başta okurken zorlandım. Dili biraz ağır geldi. Daha sonradan yazarın kalemine alıştım diyebilirim.
Verilmek istenen mesajlar çok güzeldi. Yazar aile içi şiddet , cinayet, istismar , zengin -fakir olaylarına değinmiştir.
Hem torun hem büyükanne anlatıyor olayları.
İkili beraber sırlarla dolu bir evde yaşamaktadır.
Torun çocuk bakıcılığı yapıyor. Baktığı çocuk ortadan kayboluyor. Tek şüpheli torundur.
Dediğim gibi kitap incecik olduğundan çok fazla olaydan bahsetmek istemiyorum.
Evet kimler okudu?
Öncelikle herkese merhabalar.Bugün sizlere Mürekkebe Boyanan Sardunya adlı romanı yorumlayacağım.Öncelikle yazarımız Sümeyye Demirkan'a daha sonra Ephesus yayınlarına teşekkür etmek istiyorum.Çünkü daha önce bu kadar naif,saf ve güzel bir aşk hikayesi okumamıştım ve bana zor günlerimde ilaç gibi geldi.Öncelikle biraz konusundan bahsetmek
Şu zamanda iyi gelen kitaplardan
Annem ve Hayatın Anlamı kitabının ölüm temasıyla ilgili olduğunu kitabın arka kapağındaki yazıdan biliyordum. Ama bu zamanlarda kitabı okuma ihtiyacım arttı diyebilirim.
Kimse ölüm gerçeğiyle yüzleşmek istemez, sevdiklerinin bir gün hayatında olamayacağını bilse de bunu kabullenmekte zorlanır. Ki bu da insanın hayatını sürdürmesi için bir oranda gereklidir de. (Yavaş yavaş ölüme doğru giden ölümlerden bahsetmiyorum, onlar dışında.) Ama bir şekilde kendimi bu gerçeğe hazırlamam gerektiğini fark ettim. Varoluşçu yaklaşım denilince de akla ilk Yalom geliyor. Yalom da bana göre bu anlam işini teoriden uzak bir şekilde ele alıp, hastalarına tek tipleşmeden yaklaştığı için önemli bulduğum biri.
Bu kitapta altı psikoterapi öyküsü bulunuyor. Her ne kadar ölüm teması ağır bassa da son iki hikaye daha farklı. Ve ilk hikaye de Yalom'un kendi hayatından, annesiyle olan ilişkisine dair. Terapist olup, annesiyle olan ilişkisini biraz geç fark etse de ben bu konuda onu eleştiremiyorum. Çünkü bence insanın içinde doğduğu aileyle olan ilişkisini anlaması en zoru. Evet, ne diyordum, Yalom annesiyle olan ilişkisini fark ediyor ve zaman zaman annesini çağrıştıran hastalarının üzerindeki aktarımını daha iyi anladığı bir sürece giriyor. Sonraki bazı öykülerden bunu anladım ben.
En etkilendiğim ve sevdiğim öykü dördüncü öykü oldu: Yas Terapisinde Yedi İleri Ders. Özellikle şu zamanda hem iyi geldi hem de yararlı oldu.
Teknik bir şeylerden ziyade, iyi gelecek, varolmanın nasıl bir şey olduğunu hissettirecek, akıcı bir kitap okumak istiyorsanız bu kitabı öneriyorum. Keyifli okumalar.
Ağır spoiler içerir.
Efsane olmayı sonuna kadar hak etmiş kitap. İncelememe başlamadan önce yolu bir şekilde düşüp de bu incelemeye denk gelenler olursa diye başlığımı yeniden vurgulayarak ağır spoiler içereceğini tekrarlıyorum. Kitabı henüz bitirmediyseniz bu incelemeden hızlı bir şekilde uzaklaşmanızı dilerim.
O halde başlayabilirim, incelemenin de okumak kadar
ANNEMİN ÖLDÜĞÜNE SEVİNDİM İNCELEMESİ
İcarly küçükken çok severek izlediğim bir diziydi ve Jennette in böyle şeyler yaşadığına inanamıyorum biraz hayalkırıklığı ve suçluluk duygusuyla doldum okurken çünkü küçükken Sam en sevdiğim karakterlerden biriydi ve her şeyin arkaplanında böyle şeyler yaşadığını bilmek çok üzücü geldi... Kitabı zaten çok merak ederim aldım, ağır bir kitap
Diktatör Orwell
Orwell yazarlığı seçmeseydi çok iyi bir siyasetçi olabilirdi , ya da toplulukları arkasından sorgulatmadan getiren bir diktatör ama o kadar iyi bir insan ki sadece bilgilendirip insanları aydınlatmak isteyen bir yazar olarak kaldı ve hala adından bahsettiriyor ve hala milyonlar onu okuyor ve okutturuyor .
Her kitabında siyaset olurdu buna alışkınız ama bu kitabında tamamen siyaset tamamen eleştiri vardı . Zaman zaman okuması ağır oldu ,kitaba biraz ara vermek zorunda kaldım ama gerek betimlemeleri gerekse fotoğraflarla bu betimlemeleri göstermesi, bizi o çağın İngiltere’sine götürdü .
Kitabın son bölümünde ise Orwellın her zaman bahsettiği sosyalist yanını neden sosyalizmin büyümesini ikinci dünya savaşının getireceği yıkımları sadece sosyalizm ile son bulacağı eninde sonunda sosyalizmin kazanacağını anlattı .
Günümüze gelince sosyolizm kaybettimi, evet böyle denebilir , neden kaybetti çünkü Orwellin söylediği gibi belli bir kalıptan çıkamadı , ya işçinin hak arama telaşı ya da değişik ve kalıp dışı insanların savunduğu olgu olarak kaldı bir adımda ileri gidemedi .
Sosyalizm aynı bizim din tarikatlarına benzettim , onlarda kalıplaşmış onlarda ,asıl istenenden uzaklaşmış onlarda ,bizi dinden soğutmuş olarak hala varlıklarını koruyor .
Kitap psikolojik - gerilim türünde olduğu için yaşanan bazı olayları okumak gerçekten ağır geldi. Sonlara doğru ise olayların gerçekten çok saçma geliştiğini düşündüm. Evet ters köşe oldum ve beklemediğim şeyler oldu ama olaylar o kadar saçma bir şekilde gelişti, karakter o kadar saçma hareket etti ki kitabı bitirdiğim zaman gerçekten çok sinirli
Ecinniler ile Dostoyevski etkinliğine giriş yapıyorum dostlarım :) 896 sayfalık bu yüce eseri Sibirya sürgünü sonrası iki yılda (1870-1872) tamamlamış Dostoyevski. Bu kitabı yazarken gerçek bir olaydan esinlenmiş. Kısaca gerçek olaydan bahsedelim; 1869'da Moskova Üniversitesi'nde okuyan Sergey Nechayev, çevresindekileri bir devrim için
Hayır arkadaşım , gram kadar bir bıkkınlık gelmiyor bana. Mevzu bahis bu evrense tık yok, ne yaşım ilerliyor ne kafam geriliyor. Yazmaktan ziyade hissettiğim bir okuma oldu. Ben hayatta pek az şeye değer veririm. Gerçekten. Bunu anlatmak biraz zor ama çalışayım. Ayılıp bayılmam her şeye. Sonra her şeye de sahip olmak gibi bir emelim yok. Benim
Harry Potter and the Goblet of FireJ. K. Rowling (Robert Galbraith) · Scholastic Inc. · 201329,4bin okunma