Söz konusu Venüs olduğunda çok garip bir bilgiyi paylaşmak gerekir. Hepinizin bildiği üzere güneş sistemindeki gezegenler belirli bir yörüngede dönerken aynı zamanda kendi etraflarında da dönmektedirler. Gezegenlerin bu hareketleri ile ilgili olarak astronomide kullanılan çeşitli değerlendirme yöntemleri vardır. Örneğin kendi etrafında dönen bir gezegene üstten baktığınızda saat yönünün tersinde dönüyorsa buna pozitif yön, saat yönünde dönüyorsa buna negatif yön denir. Gezegenlerin hemen hepsi kendi eksenleri etraflarında dönmelerini pozitif yönde yaparken bilin bakalım hangi gezegen diğerlerine ters yönde dönmektedir? Evet, tam da tahmin ettiğiniz gibi tipik bir Venüs davranışı. Venüs gezegeni ilginç bir şekilde kendi etrafında dönüşünü diğer gezegenlerin tam zıttı bir biçimde yapmaktadır. Hani erkekler hatta sinirbilimciler olarak kadınların bazı davranışlarını anlamakta zorlanırız ya, işte astronomi dünyasında da Venüs'ün niye böyle davrandığının tanımlaması bir o kadar zor durumdur.
"...Şu an, uzak bir şey var bende. Evet, hayatın balkonundayım, ama tam olarak bu hayatın değil. Onun üzerindeyim, durduğum yerden onu seyrediyorum. Hayat karşımda uzanıyor, bayırları, teraslarıyla..."
Reklam
Hastalığımın başka bir etkisi daha oldu. Bunu her şeyi olduğu gibi kabul etmek diye özetleyebilirim. Olan bir şeye, öznel karşı çıkmalar olmadan, koşullandırmalardan arınarak “evet” demeyi, var olmanın koşullarını ve kendi yapımı gördüğüm ve anladığım gibi kabul etmeyi öğrendim. Hastalığımın ilk günlerinde, tutumumun yanlış olduğunu ve başıma
Ta’lîmiyye Mezhebi ve Zararları [Ta’lîmiyye mezhebi, gulat-ı Şi’a’dan İsmâ’îliyye fırkasının bir koludur.] Felsefe bilgilerini öğrenip, sakat taraflarını ortaya koyarak, tenkidini yaptıktan sonra, anladım ki, bu ilim de maksadı layıkıyla hâsıl edemez. Akıl da tek başına istenen her şeyi açıklamaya kâfi olmayıp, meselelerin üzerinden perdeyi
Evet, nasıl bir soruydu bu böyle? Ne kadar da gereksiz, aptalca, her anlamda ahmakça bir soruydu! Elbette onu seviyordu! Gayet tabii onu seviyordu! Onu seviyor, seviyor ve seviyordu! Dünyadaki her şeyden daha fazla! Hatta kendi canından kendi hayatından bile fazla seviyordu! Profesörün yüzüne tam olarak bunları ve daha fazlasını haykırmak istiyordu Franz. Fakat tuhaf bir şekilde bunların hiçbirini söylemedi. Ağzından tek kelime çıkmadı. Tek bir hece bile
Sayfa 106 - Jaguar Yayınları 9.BaskıKitabı okudu
Felsefenin Kısımları Bölüm - 2
2– MANTIK Bu ilimde de, ne müsbet, ne de menfi yönden din ile alakası olan bir şey yoktur. Mantık ilmi, delillerin, kıyasların, burhanın, yani kesin delilin, mukaddimelerinin şartlarını ve bu mukaddimelerin nasıl birleştirileceğini, "hadd-i sahih" denilen doğru tariflerin şartlarını ve bunların nasıl birleştirileceğini inceler. Bu ilim,
Reklam
1.000 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.