Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Bir kişinin, sadece bir kişinin seni çok iyi anladığını ve karşılıksız, çıkarsız biçimde seni sevdiğini sandığın an hayatının en büyük hatasını yaptığın andır. Diğer insanlardan ne kadar da farksız olduğunu acımasızca sana gösterdiğinde, bir kez daha kusma isteği uyanır içinde ve bir kez daha insanlar denilen familyanın küçük küçük hayvancıklardan oluştuğunu hatırlarsın. Evet, yüceltip övülerek yere göğe sığdırılamayan "insan" diye bir şey yoktur yeryüzünde. İnsana atfedilen tüm iyi ve güzel özellikler, anlayamadığımız birileri tarafından kuyuya atılmıştır. Bir gün çıkıp geleceğini düşleyerek dönüşünü beklemekse toz pembe hayalden başka bir şey değildir. Kuyu, tahmin edilenden çok daha derindir.
"Hayır demesini bilmeyen kişi güçsüz kişidir. Hayır demesini bilmeyen kişinin Evet'inin de anlamı yoktur."
Reklam
Evet evet, bundan eminim.. Bence kusursuz cinayet yoktur..
- İsmim Ebu Cendel. Allah'ın bir kuluyum. - Yalnızca bu kadar mı? - Evet - Yani senin, kariyerin, mesleğin, mali durumun, milliyet ve soy durumun yok mu? - Bize göre ''Abdiyyet'' yani Allah'a kulluk en yüce meslektir ve varoluş nedenimizdir. Diğer mevki ve makamlar, insanlar üzerine çizilmiş, geçici bir görev dağılımından ibarettir. Bunların hiçbir değer katkısı yoktur. Görevini en başarılı ve en dürüst yapan en iyisidir. Helâl kazanan, milletin hakkını gasp etmeyen bir çöpçü, bizim ve Allah'ın katında, dolandırıcı bir zenginden bin kat yüce bir insandır. Bizim katımızda üstünlük ancak Allah korkusuyla ölçülür. Çünkü bir insan Allah'tan ne kadar korkarsa o kadar az yanlış yapar. Kimseye kötülük yapamaz. Çünkü Allah'ın onu gördüğünde ve âhirette onu cezalandıracağına inanır. Allahu Teâlâ adildir. Bu dünyada insanları imtihan etmektir. Değişik şekillerde de olsa, sevap-günah bakımından hepsine eşit davranır. Dolayısıyla insanlar eşittir. Tıpkı bir resim gibi. İçindeki renk ve şekiller farklı farklıdır, fakat birbirine üstünlükleri yoktur.
Sayfa 107Kitabı okudu
İsa önce kendi öğrencilerine şunları söylemeye başladı: «Ferisilerin mayasından -yani, ikiyüzlülükten- kaçının. Örtülü olup da açığa çıkarılmayacak, gizli olup da bilinmeyecek hiçbir şey yoktur. Bunun için karanlıkta söylediğiniz her söz gün ışığında duyulacak, kapalı kapılar ardında kulağa fısıldadıklarınız damlardan duyurulacaktır. «Siz dostlarıma söylüyorum, bedeni öldüren, ama ondan sonra başka bir şey yapamayanlardan korkmayın. Kimden korkmanız gerektiğini size açıklayayım: Kişiyi öldürdükten sonra cehenneme atma yetkisine sahip olan Tanrıdan korkun. Evet, size söylüyorum, Ondan korkun.
Evet azizim! Ben hayallerin arkasına gizlenmiş olan hayaletleri arıyorum. Ne yazık ki bulamıyorum. Tam olarak ''bulamıyorum'' demek de yanlış. Bunu nasıl anlatacağımı bilmiyorum. İlmi gerçeklere kimsenin bir şey demeye hakkı yoktur. Yalnız, bir hakikatin varlığı, diğer bir hakikatin varlığı, diğer bir hakikatin varlığına engel olmaz. Bazı vicdanlar, başlangıç ile sonu birbirinden ayıran bir çizginin önünde durup orada kalamaz. Ben bu hayatı; dünyaya niçin geldiğimizi, ne olacağımızı, bizi bu dünyaya göndereni anlamadan terk etmemeye niyet ettim. Keşke bu sorulara olumlu yada olumsuz bir cevap bulabilseydim. Yarı derviş yarı meczup ama her gördüğünü hikmet gözüyle gören bir düşbazın düşleri sizi çağırıyor: Hayat, sekr anında görülen bir düş değil midir? Kim bilir?
Reklam
Yaşamın yapısında umut ve inanca bağlı olan ve onların bir halkasını oluşturan bir öge daha vardır: cesaret, ya da Spinoza'nın adlandırmasıyla, direnme gücü. Belki de direnme gücü belirgin, daha açık bir anlatım, çünkü günümüzde cesaret daha çok yaşama yürekliliğini değil de ölme yürekliliğini göstermede kullanılıyor. Direnme gücü, umut ve
http://www.narteks.net/psikoloji/atil-hareketsiz-duran-yasam-olmeye-egilimlidir-erich-fromm.html
Din bahsinde çocukların eğitimine gelince ortaya çıkan ilk mesele çocuklara dini düşüncelerin erken yaşlardan itibaren verilmesinin doğru olup olmadığıdır. Eğitimle ilgili eserlerde bu bahiste pek çok şey yazılıp söylenmiştir. Dini düşünceler her zaman bir ilahiyatı tazammum eder ve kendileri hakkında ve dahası dünya hakkında henüz bir şey
"Evet. Nasıl bir şey olduğunu biliyor musun, Joe ? Bir şey hakkında kesinlikle haklı olduğunu bilirsin. Yani şüphen hiç yoktur. Ama karşındakını ikna edemezsin. Anlamadıklarından ya da anlamak istemediklerinden değil. Yanlış şeyi yapmaya o kadar alışmışlardır ki onlara göre başka bir yol yoktur.
Sayfa 392Kitabı okudu
"Bazen şu camdan dışarıya bakıyor, onu mahallenin çocuklarıyla oynarken görüyorum. Onu itip kakıyor, oyuncaklannı elinden alıyor, şurasına burasına dirsek atıyorlar. Ve o, asla karşılık vermiyor. Asla. 23 Yalnızca... başını öne eğiyor..." "Şiddeti sevmiyor demek ki," dedi Rahim Han. "Demek istediğim bu değil, Rahim; bal gibi biliyorsun," diye atıldı Baba. "Bu çocukta eksik bir şeyler var." "Evet, gaddarlık." "Kendini savunmanın gaddarlıkla bir ilgisi yoktur. Mahallenin çocukları ona sataşınca ne oluyor, biliyor musun? Hasan öne atılıp onları püskürtüyor. Kendi gözlerimle gördüm. Eve döndükleri zaman, ona soruyorum: 'Hasan'ın yüzündeki yara nasıl oldu?' O da, 'Düştü,' diyor.
Reklam
Özgünlük yoktur kadınlarda. Bir vakadır bu. Benim için şu anda bile bir vakadır! Salonda upuzun yatan nedir? Gerçek gerçektir, Mill'in bile yapacağı bir şey yoktur burada! Oysa seven bir kadın, ah evet, seven bir kadın sevdiği erkeğin yaptığı canavarlıkları aklamak için kadının ileri sürdüğü düşünceleri erkek kendi bile düşünüp bulamaz. Yüce gönüllülüktür bu, ama özgünlük değildir. Kadını mahveden yalnızca özgün olmamasıdır. Gene söylüyorum, orada, masanın üzerinde bana gösterdiğiniz şey nedir? Ne yani, onun orada masanın üzerinde oluşu bir özgünlük müdür? Of,of!
Sayfa 84 - Uysal Bir Kız
Kendi imkânlarımızla yapmış olduğumuz arkları Borusan tahrip ett. Geçen yıl Kasım'ın 11'inde 300-400 bin tane alabalığımızı katlettiler. Şirket yöneticileri balık ölümlerinden bizi sorumlu tuttu. Buranın balığı nadir bulunan bir balıktır, Kırmızı Benekli Alabalık. Biz tuttuğumuz zaman 876 lira ceza yazıyorlar ama Borusan katliam yapabiliyor. Jandarması, kaymakamı, belediye başkanı, kanunu hepsi Borusan'dan taraf. Bize ' balıklarınız gübreden ölmüş ' dediler. Evet gübreden öldü ama atılan dinamitlerde bulunan gübre maddesinden öldü. Bize ' hayvan gübresi döküp zehirlediniz ' diyorlar. 500 sendir burada hayvancılık yapıyoruz, daha önce gübreden ölmeyen balık bugün nasıl ölür ? Özellikle iki santral arasında öldürdüler. Alabalık yok olursa santraller arası çalışma kolaylaşacaktı. Çünkü sözleşmelerinde yazmışlar ' bu suda canlı yoktur ' diye, bunu ispatlayacaklar. Bu ölümlerle hiçbir yetkili ilgilenmedi.
Sayfa 223 - Aksu Köyü - ErzurumKitabı okudu
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.