İsmail Kara Bakalım sizin zihniyetinizdeki sürgünle Fizan’da olup bitenler, sürgündekilerin yapıp ettikleri örtüşecek mi? “Trablusgarp vilayeti devr-i istibdadın en mühim menfası [sürgün yeri] idi. Oraya teb’îd edilen Jöntürkler pek kesretli ve içlerinde cidden muktedir zevat var idi. Müşir olduğu halde mahzâ tahkir ve tezlîl için bir fırka
Sultan II.Abdulhamid Han'ın başkâtibi Esad Bey anlatıyor: "Bir gece yarısı, çok mühim bir evrakın imzası için Sultan'ın kapısını çaldım. Fakat açılmadı. Bir müddet bekledikten sonra tekrar çaldım, yine açılmadı. Acaba Sultan'a bir Emr-i Hak mı vaki oldu diye endişelendim. Biraz sonra tekrar çaldım, açıldı. Sultan, elinde havlu ile yüzünü kuruluyordu. Tebessüm ederek, 'Evlad, bu vakitte çok mühim bir iş için geldiğinizi anladım. Daha kapıyı ilk vuruşunuzda uyandım. Abdest aldım. Onun için geciktim. Kusura bakma. Ben bu kadar zamandır bu milletin hiç bir evrakını abdestsiz imza atmadım. Getir imzalayalım' dedi. Besmele çekerek evrakı imzaladı.
Reklam
Şikâyet etmedik, edemezdik, çünkü biliyorduk ki bu dünyada Evlâd-ı Mustafa'ya bile cefa etmişken, Al-i Abânın katline ferman vermişken Evlâd-ı Osman'a reva görülenler nedir ki?
248 syf.
·
Puan vermedi
·
Beğendi
RUMELİ'DE BİZDEN NE KALDI "HİCRETLERİN BAKIYYESİ HİCRANLI DUYGULAR" Bu kitap, Rumeli'de toplam 24 ay görev yapmış olan emekli bir kurmay subay ve akademisyen olan Hasip Saygılı tarafından hazırlanmıştır. Görev alanı dışında olmasına rağmen, sahip olduğu tarih şuuru ve atalar mirasına saygının meydana getirdiği kararlılıkla
Rumeli’de Bizden Ne Kaldı?
Rumeli’de Bizden Ne Kaldı?Hasip Saygılı · İlgi Kültür Sanat Yayınları · 201986 okunma
Toplumsal kamplaşmanın nedenlerinden biri de bu yanlış uygulama olabilir.
Pul koleksiyonculuğu, bir hobiden çok daha fazlasıdır. Evvela kültür işidir. Memleketin halini ve gidişatını pullar üzerinden takip etmek mümkündür. Aynı şeyi para için söyleyemeyiz. Pula 'modern minyatür' dersek yanlış olmaz. Pulun üzerinde yer alan her desenin, işaretin, resmin ayrı bir anlamı vardır. Mesela dünyanın en güzel serisi seçilen
Abdulhamid Han
Abdulhamid Han, acil bir iş zuhur edince, gecenin hangi vakti olursa olsun uyandırılmasını ister, ertesi güne bırakılmasına rıza göstermedi. Bu hususta mabeyn başkatibi Esat Bey hatıratında şöyle demektedir: "Bir gece yarısı, çok mühim bir haberin imzası için Sultan'ın kapısını çaldım. Fakat açılmadı. Bir müddet bekledikten sonra tekrar çaldım, yine açılmadı." Acaba Sultan'a emr-i Hakk mı vakı oldu?" diye endişelendim. Biraz sonra tekrar çaldım; bu sefer kapı açılarak Sultan elinde havlu ile kapıda göründü. Yüzünü kuruluyordu. Tebessüm etti: "Evlad! Bu vakitte çok mühim bir iş için geldiğinizi anladım. Kapıyı daha ilk vuruşunuzda uyanmıştım, fakat abdest aldığım için geciktim; kusura bakma! Ben bu zamana kadar milletimin hiç bir evrakına abdestsiz imza atmadım.. Getir imzalayalım.." dedi. Ve besmele çekerek evrakı imzaladı. Hatta zevcesi, Abdülhamid Han'ın bu hususiyetiyle alakalı şöyle bir nakilde bulunmuştur: " O, yatağının başında daima bir tuğla bulundururdu. Yataktan kalktığında çeşme mahalline kadar abdestsiz yere basmamak için bununla teyemmüm alırdı. Sebebini sorduğumda: " Bunca Müslümanların halifesi olarak, biz sünnet ölçülerine dikkat etmezsek, Ümmet-i Muhammed bundan zarar görür." dedi
Reklam
Sultân ikinci Abdülhamîd hân “rahmetullahi teâlâ aleyh”, siyâsal bilgiler mektebini birincilikle bitireni, her sene serâya kâtib alırdı. Böylece, gençleri çalışmağa teşvîk ederdi. Kâtib seçilen Es’ad beğ “rahmetullahi teâlâ aleyh” (Hâtırât-i Abdülhamîd hân-ı sânî) kitâbında diyor ki, bir gece yarısı şifre yazdım. İmzâ için, sultânın yatak odası kapısını çaldım. Açılmadı. Bir dahâ vurdum. Yine açılmadı. Üçüncüyü vuracağım anda, kapı açıldı. Karşıma çıkan sultân, havlu ile yüzünü siliyordu. (Evlâd! Seni bekletdim. Kusûruma bakma! Dahâ birinci çalışda kalkdım. Gece yarısı, mühim bir imzâ için geldiğini anladım. Abdestsiz idim. Bu milletin hiçbir kâğıdına abdestsiz imzâ etmedim. Abdest almak için gecikdim. Oku dinliyeyim) dedi. Okudum.
Sultân ikinci Abdülhamîd hân “rahmetullahi teâlâ aleyh” , siyâsal bilgiler mektebini birincilikle bitireni, her sene serâya kâtib alırdı. Böylece, gençleri çalışmağa teşvîk ederdi. Kâtib seçilen Es’ad beğ “rahmetullahi teâlâ aleyh” (Hâtırât-i Abdülhamîd hân-ı sânî) kitâbında diyor ki, bir gece yarısı şifre yazdım. İmzâ için, sultânın yatak odası kapısını çaldım. Açılmadı. Bir dahâ vurdum. Yine açılmadı. Üçüncüyü vuracağım anda, kapı açıldı. Karşıma çıkan sultân, havlu ile yüzünü siliyordu. (Evlâd! Seni bekletdim. Kusûruma bakma! Dahâ birinci çalışda kalkdım. Gece yarısı, mühim bir imzâ için geldiğini anladım. Abdestsiz idim. Bu milletin hiçbir kâğıdına abdestsiz imzâ etmedim. Abdest almak için gecikdim. Oku dinliyeyim) dedi. Okudum. Besmele çekerek imzâladı ve hayrlı olsun inşâallah, dedi. İşte Osmânlı sultânları islâmiyyete böyle bağlı, böyle saygılı idi.
Sayfa 442Kitabı okudu