Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Elfina
Elfina
İncecikten bir kar yağar, Tozar Elif, Elif deyi... Deli gönül abdal olmuş, Gezer Elif, Elif deyi... Elif’in uğru nakışlı, Yavrı balaban bakışlı, Yayla çiçeği kokuşlu, Kokar Elif, Elif deyi... Elif kaşlarını çatar, Gamzesi sineme batar. Ak elleri kalem tutar, Yazar Elif, Elif deyi... Evlerinin önü çardak, Elif'in elinde bardak, Sanki yeşil başlı ördek Yüzer Elif, Elif deyi... Karac'oğlan eğmelerin, Gönül sevmez değmelerin, İliklemiş düğmelerin, Çözer Elif, Elif deyi...
Karacaoğlan
Karacaoğlan
Eski türküleri açtım, evlerinin önü bulgur kazanı oğlan, kimse sevmez meyhane de gezeni oğlan ... Yurttan sesler diye bir şey vardı bakayım bir dur.😀😀
Reklam
karanfil
(16 Haziran 2004) Ayça okulunun kapısından koşarak çıkarken etrafına göz gezdirdi. Tanıdık hiçbir yüz görmemenin verdiği üzüntüyle omuzları çökmüştü. Bugün annesi de babası da onu okuldan almaya gelmemişlerdi. Bu çok sık yaşanan bir durum değildi. Sadece annesinin ve babasının işi olduğu zamanlar olan bir durumdu. Babası muhtemelen daha işten
Hiçbir Avrupa gazetesi, Ermenileri imha etmek isteyen aynı Jön Türklerin Yukarı Ermenistan’da yaşamakta olan Kürtleri evlerinden ve yurtlarından sürdüklerini haber yapmadı. Ermeniler gibi Kürtler de Rusların yanında saf tutacak güvenilmez unsurlar olmakla itham ediliyordu. Kürtlerin Çapakçur, Antep ve Muş bölgeleri ile Erzurum ve Bitlis
youtu.be/4xpBpMn-_u0 Osmanlı donanması Teğmeni Cemil Bahri Könne (Kunneh), cesur, dürüst, samimi, beyefendi, aktif, güvenilir, iyiliksever ve hümanist bir insan olarak tanınır, her zaman mağdur ve zayıf insanları koruması ve kollamasıyla bilinir. Bir asır önce bir Osmanlı deniz subayı tehcirde yer almayı reddetmiştir. 1915-17 Ermeni
Aile evden gidiyor !!!
Yarım erkekler ve yarım kadınlar ortasında, çocuklar iki parçaydılar. Aile evden gidiyorsa, çocuklar elden gidiyordu. Ailenin çöküşü nisbetinde boşanmalar arttıkça, çocuklar celâl-cemal dengesinin uzağına düşüyor, hayat vadisinde tek kanadıyla uçmaya mahkum halde yetişiyordu. Erkek ve kadın, tek başına kaldığında, iki yarım insan gibiydiler. O
Reklam
Namazda huşu
Şâh-ı Nakşibend (k.s.) Hazretleri buyurdular: Peygamber Efendimiz (s.a.v.): “Namaz, müminin mîracıdır.” buyurmuşlardır. Bu hadîs-i şerîfte, namazın hakîkî derecelerine işaret vardır. Şöyle ki; namaz kılan kişi, iftitah tekbirini aldığında, Hak Teâlâ’nın büyüklük ve azametini, daha namazın başındayken öyle ikrar etmeli ki, kulda bir huşû ve tevazu hâli hâsıl olmalı. Ta ki namazı, onu, yüksek manevî makamlara ulaştırsın. Bu sıfatın en üstün derecesi, Resûl-i Ekrem (s.a.v.) Efendimizde mevcut idi. Rivayet olunduğuna göre namazda Resûl-i Ekrem (s.a.v.) Efendimizin sadrından öyle bir ses gelirdi ki, evlerinin dışından bile işitilirdi. Nitekim, “Peygamber Efendimiz (s.a.v.) namaz kılarlarken, mübarek sadrından, Allah korkusundan ağlamaktan, kaynayan kazanın fokurdaması gibi ses gelirdi.” hadîs-i şerîfi buna işarettir.
Namazda huşu
Şâh-ı Nakşibend (k.s.) Hazretleri buyurdular: Peygamber Efendimiz (s.a.v.): “Namaz, müminin mîracıdır.” buyurmuşlardır. Bu hadîs-i şerîfte, namazın hakîkî derecelerine işaret vardır. Şöyle ki; namaz kılan kişi, iftitah tekbirini aldığında, Hak Teâlâ’nın büyüklük ve azametini, daha namazın başındayken öyle ikrar etmeli ki, kulda bir huşû ve tevazu hâli hâsıl olmalı. Ta ki namazı, onu, yüksek manevî makamlara ulaştırsın. Bu sıfatın en üstün derecesi, Resûl-i Ekrem (s.a.v.) Efendimizde mevcut idi. Rivayet olunduğuna göre namazda Resûl-i Ekrem (s.a.v.) Efendimizin sadrından öyle bir ses gelirdi ki, evlerinin dışından bile işitilirdi. Nitekim, “Peygamber Efendimiz (s.a.v.) namaz kılarlarken, mübarek sadrından, Allah korkusundan ağlamaktan, kaynayan kazanın fokurdaması gibi ses gelirdi.” hadîs-i şerîfi buna işarettir.
Gözlerine, gözbebeklerine derin derin baktım, gökyüzü mavi geceleğini giymesine az vakitler kala, güneş ufukta tüm kızıllığı ile dünyaya elveda derken. Sıkı sıkı tutunduğu o papatyanın gövdesinden düşüp solmamak, hep güçlü ve sağlam kalmak için direnen bir tomurcuk bir yaprak, papatyanın ta kendisidir o. Akıta akıta kuruttuğu gözyaşlarından geriye
Reklam
Tomris Uyar
Ülkü Tamer,
Tomris Uyar
Tomris Uyar
'ın ilk eşiydi. Aynı kolejde okumuşlardı, birbirlerini okurken sevmiş ve mezun olduktan sonra aşklarını evlilikle taçlandırmışlardı. Ülkü Tamer de şair, gazeteci, oyuncu ve çevirmendi. Hatta Cemal Süreya ile "Papirüs" isimli bir dergi çıkarıyorlardı ve kurucuları arasına daha sonra Tomris Hanım da eklenecekti.
Evlerinin önü kahve dibeği, Dibeğe vurdukça ağlar bebeği. Ne sen gelin oldun ne ben güveyi, Ben yarime neler neler alayım. -Evlerinin önü yoldur,yolaktır(Dil Tengi)
480 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.