Rüzgara ve akıntıya karşı gelerek Arjantin ve Uruguay' da, kızlarla oğlanların birlikte öğrenim gördükleri, dini eğitimin zorunlu olmadığı ve fiziksel cezanın yasaklandığı, laik ve karma okullar kurdu.
Arjantin tarihinin ilk eğitim müfredatının yanı sıra birçok eser kaleme aldı. Bunların arasında evlilik hayatının ikiyüzlülüğünü yerden yere vuran bir roman da bulunuyor.
İlk halk kütüphanesini ülkenin iç kesimlerinde kurdu.
Boşanma diye bir şey henüz yokken boşandı.
Buenos Aires gazeteleri ona küfretmekten büyük zevk alı yorlardı.
Öldüğünde, Kilise onun cenazesini kaldırmayı reddetti.
İki bekar salyangoz, yalnız gezen desek daha doğru olacak, çünkü salyangozlar arasında evlilik, nişan, nikah, düğün ve balayı ve onu izleyen boşanma gibi kavramlar olduğunu sanmıyorum, biri erkek, biri dişi, birbirlerine hastalar, sevişmek istiyorlar. İsteyebilirler, bu onların en sümüklü hakları. İsteyenin bir yüzü sümüklü, istemeyen saman nezlesi! Ortada bir istememe yok zaten. İstememe, nazlanma, gösterip de koklatmama, muhabbetin ortasında birdenbire vazgeçme gibi dengesiz
tavırlar insanoğluna özgü. İnsanınki de istemediğinden değil, herkes nasıl karşılar endişesinden kaynaklanan bir paranoya.
- Acaba doğru mu yapıyoruz hümanist düşüncesi... Burayı aşmış, olaya daha hayvancıl takılan insanlar da var. Kamuoyu bunların erkeklerine;
- Hayvan herif!
kadınlarınaysa;
- Orospu! diyor.
Salyangozlarda, kamuoyunun fikri ve paranoya gibi kavramlar gelişmemiştir. Hayvan oldukları için, hümanist olmak zorunda değillerdir.
"Evlilik henüz çok ilkel bir aşamadaydı ve çiftler sıklıkla kavga edip ayrılıyorlardı. Modern insan da boşanma kurumu aracılığıyla aynı şeyi yasaya uygun olarak yapar."
Batıda her iki evlilikten birisi boşanmayla
sonuçlanırken, Türkiye'de de boşanma oranları her geçen yıl artıyor. Boşanmaların bedelini ise daha çok çocuklar ve toplum ödüyor.
“Evlilik henüz çok ilkel bir aşamadaydı ve çiftler sıklıkla kavga edip ayrılıyorlardı. Modern insan da boşanma kurumu aracılığıyla aynı şeyi yasaya uygun olarak yapar. Bizde yasa falan yoktu.”