Terimlerden uzak, günlük dilde yazılmış. İnsanı Osmanlı döneminde İstanbul sokaklarında yürüten bir eser.
Yer yer abartılı bir anlatım kullanılmış o da İstanbul tarihinin tuzu biberi olmuş :)
Ben okumaktan çok keyif aldım, okumanızı tavsiye ederim.
Tövbenin başının ne olduğu sorusuna cevap : İhlastır.
Yani kendini Allah ile canına arı etmektir ki, bütün yasak ve haramlardan kaçınıp, herkese iyilik etmekle bu güzel huy elde edilir.
Yedikule’den daha Sarayburnu’na kadar balık avcıları kırıp, şebeke, tur, ağa, sapma, kafes ve düzenleri denize döküp gürültülü balıklar ve deniz hayvanları ayarlayıp geçinirlerdi.
Yedikule : Bizans devrinde veba hastalığı olan yerlerden gelenler burada yedi gün kalmadıkça İstanbul'a giremedikleri için, "Nazarta" (Karantina) derler.
Biat Mescidi ziyareti: Bir küçük mescittir, ama halkın
ziyaretgâhıdır. Biat Mescidi denmesinin aslı Hazret-i Peygam-
ber'e 40 yaşında peygamberlik gelip Cibril-i Emin vasıtasıyla Hak
emri getirip "Yaratan Rabbinin adıyla oku! O, insanı ataktan yarat-
tı" [Kur'ân, Alak, 1-2] fermanı gelince Peygamber Efendimiz bu
mahalde Hazret-i Cibril'den biat etti. Cibril de Cenâb-ı Rabb-ı
İzzet'in Yed-i Kudret'inden biat etti. Onun için bu mescide Biat
Mescidi derler.
Bu mescitte abdestin ve namazın şartları ile iki rekât namaz
farz olunup Cibril-i Emin öğretip yine Cibril imam olup öğle na-
mazını eda ettiler. Hazret-i Risâlet peygamberler imamı olmaya
da biat verdi.
Bu mahalde Hadice-i Kübrâ, Mine Pazarı'ndan gelirken gör-
se ki bu mescit nur olmuş.
"Meğer Muhammed bunda ola" deyip mescide girip,
"Risâlet mübarek olsun, ya Muhammed" deyip ilk defa ima-
na gelen Hadice-i Kübrâ'dır. Sonra Hazret-i Ebubekir, Hazret-i Ali,
Zeyd ibn Hârise, Abdullah ibn Mesud, Hazret-i Osman, Abdur-
rahman ibn Avf, Sa'd ibn Ebî Vakkas, Zübeyr bini'l-Avvâm, Bilâl-i
Habeşî ve Suheyb-i Rumî, bunların hepsi bu mescitte biat ettiler.
Kızıldeniz ki Süveyş denizidir, Allah korusun yılan zehridir. FakatKaradeniz'in balıkları kadar bir denizin balığı lezzetli değildir. Özellikle İstanbul boğazlarında olan balıklar sanki Musa sofrasıdır.
Sultan Mehmet orada, Ak Şemsettin'in kavuğunu başına giydi. Parlayan bir güneş gibi görünüp şöyle dedi "Bütün işler için kararlaştırılmış vakitler vardır." sonra bütün işlerini bırakıp yine ilimle meşgul oldu.
Saray-ı Hümayun'un dört tarafında olan özel kapıların ilki Kireççibaşı, Yalıkapısı, Topkapısı ve Uğrunkapı sarayda suç işleyenleri öldürüp bu kapıdan denize atarlar.