Tayfun Yüzbaşı...gerçek misin acaba???
Yavaşça taşların arasındaki boşluğa uzandı. Tüfeği omzuna yerleştirip, dürbünden izlemeye başladı. Artık her şey daha iyi görünüyor, mevziler daha net seçilebiliyordu. Sırt hattının arka tarafında devam eden kayalıklar, doğal mevziler oluşturuyordu. Dürbünü yavaş yavaş geriye ve sağa doğru kaydırdı. 'Nerde, bu lanet poşu?' Küçük bir kayanın oyuk yaptığı yerde durdu. -'Ben olsam, burda saklanırdım..' dedi. Sol eliyle sağ gözünü ovuşturup, tekrar dürbüne döndü. Her iki timin de bulundukları yerden, bu oyuğu görmeleri mümkün değildi. Ve birden, kanas keskin nişancı tüfeğinin uzun namlusunu fark etti! Sonra başını ve omuzlarını... Kobraların ateşinden korunnak için tüfeğini bacaklarının arasına sıkıştırmış, sırtını bir kayaya yaslamış, iki büklüm bir halde oturuyordu.
"(...) yavan bilgelik bir kenara attığı fantastik olanı yeniden üretir; bu, varolanı misilleme yoluyla durmaksızın tekrar var eden yazgının kabulüdür. Farklı olanlar aynı kılınır. Eleştiriye dayanarak olası deneyimlerin sınırlarını çizen hü­küm budur işte. Her şeyin her şeyle özdeş olmasının bedeli hiçbir şe­yin kendiyle özdeş olamamasıyla
Sayfa 30 - Kabalcı Yayınları, Çevirmenler: Nihat Ülner - Elif Öztarhan Karadoğan, Birinci Basım: Şubat 2014Kitabı okuyor
Reklam
Kadın Korsanlar
Lâtif cinsten korsanlardan söz edilmeyegörsün, korsan kılı­ğına girmiş olmalarına karşın ev kadını oldukları bir bakışta anlaşılan hanımların kartondan tuzlu deryalarda tepindik­leri küflenmiş bir müzikal komedinin mahalle tiyatroların­dan birindeki içler acısı sahnelenişi akla gelir hemen. Ama bakmayın siz, gerçek kadın korsanlar da geçmiştir bu
Örneğin hayatınızın hiçbir önemi olmadığına ya da derin bir anlamı olmadığına inanırsanız, sonuçta aynen bunları elde edersiniz. Eğer yasanın size gerçek ve derin bir aşk, hem içten hem de dıştan gelen bir zenginlik ve para getireceğine inanırsanız, hayatınızın evrensel ve derin bir anlamı olduğunu düşünürseniz tam olarak bunları bulursunuz. Rezonans kanununa göre hayatınızda bundan başka bir şey gerçekleşemez
Tesniye 6.10-12'den alıntı olan aşağıdaki ayet, Musa'nın 'Vaat Edilen Topraklar'a giderken yolda halkına verdiği vaazdan bir bölümdür: 'Tanrınız Rab atalarınız İbrahim'e, İshak'a, Yakup'a verdiği söz uyarınca, sizi vereceği ülkeye -sizin inşa etmediğiniz büyük ve güzel kentleri, sizin biriktirmediğiniz lüks eşyalarla dolu evleri, siz kazma vurmadan oyulmuş sarnıçları, sizin dikmediğiniz bağları ve zeytin koruları olan ülkeye- götürecektir. Orada yiyip doyacaksınız. O zaman, sizi Mısır' dan, o kölelik yurdundan çıkaran Rabbi unutmaktan sakının.' Yukarıdaki pasajda Musa'nın tasvir ettiği Yahudi Tanrısı, insanları yağmaya, soyguna ve hırsızlığa yönlendiren kötü bir ilahtır. Ancak, bu Tanrının bu olumsuz imajının üstesinden gelmenin pek çok yöntemi vardır. Edebi düzeyde, biri çıkıp verilen ayetlerin, iyi niyetli ve temel evrensel düşünceler sunan uzun bir metinden cımbızla seçilmiş üç adet satırdan ibaret olduğunu iddia edebilir. Metnin bağlamsal düzeyinde, aslında, Seçilmiş Halk'a hitap edenin; Tanrı olmadığı, gerçek ilahi mesajı iletmede başarısız olan Musa'nın kendisi olduğu iddia edilebilir, başka bir deyişle Musa onu yanlış anlamış veya hatta uydurmuş denebilir. Yahudi Tanrısını ve Yahudiliği çağdaş İsrailli yağmanın arkasındaki logos olmaktan kurtaracak daha pek çok yöntem vardır, fakat İsraillileri yağmacılar ve hırsızlar olarak sunulmaktan kurtarmak hiç de kolay değildir.
"Efendiler! Bu milleti bugün idam sehpası karşısında bulunduran fiillerin ve hareketlerin kaynağı hayaldir, duygulardır. Uzaklara gitmeye gerek yok. Bu milletin genel seferberliğinin hangi gerçeğe, hangi gerçek hesaba dayandığını bir kez düşününüz. Bunun yönlendiricisi sade duygulardır! Birinci Dünya Harbi'ne ne ile girdik? Vaktinden önce harbe bu milleti sokan nedir? Hangi gerçektir? Duygusallıktır! Daha ilerisine gidelim, geçmişimize dönelim, küçük bir tarihi olay: Sadrazam Kara Mustafa Paşa, bu milleti Viyana kapılarına götürürken bütün Kuzey Almanya'yı zapt ve fethederek evrensel bir Osmanlı İmparatorluğu yapmak hülyasına düşmüştü. Fakat, zavallı babamız düşünmüyordu ki bütün fetihlerin emelleri peşinde dolaşırken, bu girişimler torunlara, babadan miras kalmış yerlerini kaybettirmek için ortam hazırlıyordu."
Sayfa 356 - Kırmızı Kedi YayıneviKitabı okudu
Reklam
Mu kıtasının evrensel diyagramı, insanlar tarafından yazılmış ilk kitaptı. Bu kitabı 35.000 yıldan çok daha öncesine kadar takip ettim. Bundan daha ne kadar süre öncesine kadar kullanıldığını kimse söyleyemiyor hatta tahmin edemiyor. Antik ulusların hepsi -Yukatan Mayaları, Hindistan'ın Naga Maya'ları, Babilliler, Asurlular, Mısırlılar ve Kuzey Amerika'nın güneybatısında yaşayan Kızılderililer- anavatanın diyagramını çoğalttı. Sadece biri gerçek anlamıyla basit karakterini devam ettirdi: Yucatan Mayaları. Pueblo Kızılderilileri hariç, geri kalanı figürler ekledi ve dogmaları tanıttı. Orijinal figürlerin bazılarının farklı anlamlarını verdiler bu yüzden de anavatanın basit ve güzel sembolleri ne yazık ki saptırılmış oldu. Buna neden olan şey, ilkesiz Mısırlı ruhban sınıfıydı. Önce şeytanı uydurdular sonra da ona bir mekân bulmak zorunda kaldılar ve böylece cehennemi uydurdular. Beş bin yıl önce şeytan ve cehennem bilinmiyordu. Bu buluşun insanlar üzerindeki etkilerini gören Hindistan ruhban sınıfı, hemen arkasından Siva'yı takip etti.
Sayfa 149 - 9 - SembollerKitabı okudu
Fatiha
Bismillahirrahmânirrahîm: “Rahman ve Rahim olan Allah’ın adıyla” anlamına gelir. Hamd ise “şükür” demektir. Surenin devamında geçen bir kavram bulunmaktadır. Bugünkü Diyanet İşleri Başkanlığı’nın tercümesinde bu kavram aşağıda sizlerin de görmüş olduğunuz gibi “hesap ve ceza gününün maliki (sahibi)” olarak aktarılmıştır. Ancak bu ne yazık ki
Kategorilerin Doğası syf.13-16
Kategorilerin doğasının ve onların bilgilenme sürecindeki rollerinin ve yerlerinin tanımı, nesnel gerçeklikte ve bilinçte tekil ve genel arasındaki bağlantı (correlation) probleminin çözümüne ve düşünsel (idéel) özlerin kaynağının ve bu özlerin maddesel oluşumlarla, nesnel gerçekliğin görüngüleriyle ilişkisinin ortaya konulmasına doğrudan
Sayfa 13 - Yordam KitapKitabı okudu
Ensest tabusu, hemen hemen tüm kültürlerde bir gerçektir. Bu nedenle, birçok yazar ensest tabusunun evrensel olduğu görüşündedir. Bunlar arasında ensesti, tabuların en evrenseli olarak gören Freud'un adı başta gelir. Freud'un, kadın hastala­rının çocukluk çağında babaları veya başka yakınları tarafından ensest istismarına maruz bırakıldıklarına dair anlattıklarını, gerçek olmadığı savıyla inkar ederek, hastalarının bu konudaki itiraflarının bir fantezi olduğunu iddia etmesi, ensesti tabu ola­rak kabul etmesinin bir sonucu olabilir.
Reklam
Irkçı kuramı en cesurca teyid eden sosyolojidir, çünkü toplum ve sosyal düzenle doğrudan ilgilenmektedir. Onu siyaset bilimi izler. Batı coğrafya ve tarihi dünyayı batının bir uydusu olarak görür; yazarına ve kitabın basım yerine göre kalbin ve merkezin İngiltere, Amerika, Fransa, Almanya ve İtalya olabildiği bir dünyadır bu. Batı iktisat ilmi, ilk zamanlarında, kendine evrensel bilim ünvanını lâyık görecek kadar yüzsüzdü. Ama Avrupa'nın romantik ideolojide ve ırkçılıkta en ileri gitmiş bir milletinin, Nazilerin, batıya yönelttiği tahlille gerçek yerine oturtuldu.
Eğer evrensel yasaları gerçek yüzüyle görmek istiyorsak, bunu, ancak bugüne kadar sadece deneysel olarak düşünebilen, ancak gördüğü, duyduğu ve dokunduğu şeyi algılayabilen ve onun gerçek olduğuna inanan, koşullandırılmış bir düşünce sisteminden kurtulmakla sağlayabiliriz.
Barış ve Aydınlar
Bugünden itibaren’ ievrenselci bakış açısından alan herkes rahatlatır evrensel sözde Aydın’ın işidir gerçek aydın- sıkıntıda,kendini bir canavar olarak algılayan- ise de tedirgin eder insani evrensel oluşturulacaktır daha .Sözde aydınların çoğu Gray Davis hareketine büyük bir coşkuyla bağlanmıştır. bir anda dünya Vatandaşı oluyor ve yeryüzünü evrensel bakış getiriyordunuz. “Mükemmel demişti bir Vietnamlı,bu harekete üye sahte Fransız aydınına. " O halde işe Vietnamda barış İstemekle başlayın orada savaş var çünkü. “ Asla “dedi beriki. aksi halde koministleri desteklemiş oluruz çünkü o genel bir barış istiyordu emperyalistleri ya da ezilen sömürge halklarının destekleyen özel bir barış değil ama eğer hiçbir özel barışa yanaşmadan evrensel barış isterseniz savaşı sadece ahlaki açıdan inanmış olmakla yetinirsiniz
Cevabını bulamadığımız sorular olduğuna göre Tanrı var?:
İğrenç Tanrılarının varlığına bizi ikna etmek isteyenler, bize, sonuçların gerçek nedenini göremediğimiz için, evrensel nedeni kabul etmemizin şart olduğunu söylemeye yüzsüzce cesaret ediyorlar. Bu kadar aptalca bir akıl yürütme olabilir mi? Bir saçmalığı kabul etmek sanki kendi cehaletinin farkına varmaktan daha iyiymiş gibi; sanki bu saçmalığın kabulü onun varlığının bir kanıtı olurmuş gibi... Bizim zayıflığımızın itiraf etmemizde rahatsız edici bir yan elbette yoktur; hayaletin benimsenmesi ise sakıncalarla doludur ve eğer aklı başında insanlarsak bu sakıncalara çarparız, ama eğer kendimizden geçersek parçalanırız: Hayal mahsulleri daima coşturur.
Sayfa 84 - Fol, 2.Basım, Kasım 2022
Hiçbir aile içi şiddet mağduru -kadın, erkek, çocuk ya da yetişkin- bir gün kendini bu durumun içinde bulacağını düşünmez. Bir mağdur hakkında ne düşünürsek düşünelim, her hikayede tek bir evrensel gerçek vardır: hiç kimse kendini o tablonun içinde düşünmez.