H. G. Wells'inin ilk romanı.
Bilimkurgu edebiyatı türünün dünyadaki ilk örneği.
Daha görelelik teorisi bulunmadan kuantum fiziği icat edilmeden önce 1890'larda yazılmış olduğundan, dört boyutlu uzay zamandan ve gelecekte güneşin genişleyerek iç gezegenleri içine alacağından bahsetmesiyle yazarına saygı duydum.
Wells'in Thomas Huxley'den aldığı biyoloji derslerinin etkisi çok bariz görünmekte. Gelecekteki tüm varlıkların evrimsel bir açıklaması var ki bence bu gelecekte insanların Eloi ve Marlock'lar kadar birbirlerinden ayrı türler oluşturacak şekilde evrim geçireceğine kendisi de inanmaz (eğer öyle olsaydı ilk başta Hindistan'daki kast sistemi sayesinde bu gerçekleşmiş olur, özel vahiy güçleriyle rahipler ve süper tüccarlar ortaya çıkardı, fakat kaldı ki insanlar surekli kaynaşma eğilimindedir ve türün evrilmesi için gereken tecridi asla sağlayamazlar) ama bu tarz bir benzetme var olan duruma çok güzel açıklama imkanı sunar.
Victoria dönemi İngiltere'sinde zenginler ile yoksullar arasındaki uçurumun giderek büyümesi ve toplumsal adalet sağlanamazsa olacaklara dair bir gönderme olarak yazılmış kitabın genelinde insanın doğaya hakim olmasını iyi ve zorunlu bir şey olduğu ama bunun doğru bir şekilde yapılması gerektiği anlayışı yaygındır. Bunun yanında mantarlar ve çürüme olmadan ekosistemin nasıl ayakta durduğu tartışılabilir.
Kitap ayrıca Wells'in "eğer benim uyarılarımı dinlemezseniz dünya böyle olacak" şeklinde bir uyarısıdır.
Bu kitap ile ilgili yazmak istediğim çok şey var, O yüzden telefon ile yazmak zor geldiği için bilgisayar başına geçmeyi bekledim. Görüşlerine değer verdiğim bir arkadaşımın tavsiyesi üzerine bu kitabı alıp, okumaya başladım.
Başlangıçta, evrim konusundaki görüşlere hiç katılmadığım için nasıl bitecek diye düşünmeye başladım. Birbirinden farklı insan türleri, aralarındaki olası gerçekleşmiş olaylar vs. okudukça hep saçmalık bunlar diye düşündüm. Yazar çeşitli kitaplardan alıntılar yaparak anlatmaya çalışmış ama neden olduğu konusunda bilmiyoruz şeklinde açıklamalar yapmış. Bir kaç yerde dikkatimi çekti. Evrim teorisi ile ilgili tutarsızlıklar bence.
Fakat, kitap ilerledikçe hoşuma gitmeye başladı. İnsanların tarihten günümüze yaşayışları, davranışları, gelişimi o kadar düzenli ve basit bir şekilde anlatılmış ki başlangıçtaki düşüncelerimin hepsi değişti. Yazar belki de yeni olan hiç bir şey anlatmıyor ama o kadar basit, herkesin anlayabileceği bir şekilde konuyu veriyor ki takdir etmemek mümkün değil.
Bu kadar ilgi görmesini, çok satanlar listesinde olmasını çok daha iyi anlıyorum şu an. Gerçekten bu ilgiyi hak ediyor. Yazarın bir sonra ki kitabını da okuyacaklarım listesine ekledim.
İnsanlık tarihi ile ilgili, okumak isteyeceğiniz güzel bir kitap.
Donna Haraway'in 1985 yılında yayınladığı özellikle sosyalizm-feminizm üzerine yeni açılımlar sağlamayı hedefleyen pomo bir metindir. alt başlığı "science, technology, and socialist-feminism in the late twentieth century" (yirminci yüzyılın sonunda bilim, teknoloji ve sosyalist feminizm) idir. ayrıca, haraway'in "simians, cyborgs
Adem'den Önce'ye, biraz adından, biraz da okuduğum tek tük yorumlardan etkilenip beklentiyi yüksek tutmadan başladım. Sonra her şey çok hızlı ilerledi ve aynı gün, gecenin geç saatlerinde gözüm kapana kapana son sayfaya kadar ulaşabilmeyi başardım. Çünkü çok sevdim bu serüveni, yarına bırakmak istemedim.
Bu kitabın okuma listemde Kafka'nın
GİRİŞ
İnternet devletlerin ve şirketlerin hayatından daha öteye giderek bireylerin dünyasını şekillendirme etkisini sürdürmektedir. Toplumsal hayatın bütün kurumları da pozitif ve negatif bir değerlendirme ile bu etkinin altında hızlı değişim yaşadığı ve Friedman’ın “Küreselleşme 3.0” (2010:20) olarak adlandırdığı bu sürecin hangi boyutlarda
Kitap inceleme yazısı
Dönüşüm / Franz Kafka
İşbank kültür yayınları
18.10.2017
Ali Rıza Malkoç
arm.web.tr
Sabah, korkulu bir rüyadan sonra uyanan Gregor Samsa , dev bir böceğe dönüşmüş halde bulur kendisini. Acayip bir toplumsal, felsefi kurgu. Kim bilir beynindeki ne tür bir gözlemin yansımasıydı bu.
Tersine bir evrim teorisi gibi
