"Gel ey günahkar güzel
Sen de sarıl Allah'a
Dünyada yalnız o el
Hitam verir her ah'a"
Sabahattin Ali'nin bu dizeleri ile teselli buluyorum..
Ah ile inleyen gönlümü bilen ve beni teselli eden o en yüce makama iltica ediyorum.
Mevla görelim neyler,neylerse güzel eyler....
İlk gunden hicretin 2. yılına kadar Efendimiz'in (sas) kendi ev halkına namazı anlattığına ve namazı teşvik ettiğine dair hiçbir rivayet yok...
Efendimiz (sas) hayatıyla örnek olarak onlara namaz talimi yaptırmıştı.
Enes b. Malik diyor ki: "Resulullah (sas) Ali ile Fatıma'yı evlendirdikten sonra altı ay boyunca onları sabah namazına uyandırmak için o eve gider: 'Ey Muhammed'in Ehl-i Beyt'i! Allah size rahmet etsin! Namaz vakti geldi.' der ve onları namaza çağırırdı." Biz, kız babası veya oğlan ba- bası olarak "Cocuğum evlendi bizimle alakası da bitti." diye düşünüyoruz ancak Efendimiz'in (sas) göre asıl evlenince sorumluluk başlıyor. Evliliğin ilk ayları zordur, ilk günleri daha da zordur. O günlerde namazla irtibat biraz zayıflayabilir. İşte o günlerde namazla olan bağı güçlü tutmak gerekir ki sıkı bağ hayatın tamamına yayılsın.
-Senden razıyım, yâ Ali!..
Hazreti Ali ağlamaya başladı.
-Niçin ağlıyorsun, ya Ali, sevincinden mi, hüznünden mi?
-Saadetimden ağlıyorum ey Allah'ın Resulü, senin rızandan üstün saadet mi olur?
-Yalnız ben razı değilim, yâ Ali, Allah ve melekleri de senden razı..