Akış
Ara
Keşfet
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Alışveriş
Keşfet
Kitaplar
Yazarlar
Okurlar
Kitap Türleri
Dergiler
Çevirmenler
İncelemeler
Alıntılar
İletiler
1000Kitap Android UygulamasıÜCRETSİZ – Google Play'den indirin
1000Kitap iOS UygulamasıÜCRETSİZ – App Store'dan alın
ŞartlarGizlilikTopluluk KurallarıHakkımızdaReklam VerinİletişimKütüphanecilerDizinlerÇerez Politikası
©2024 · 1000Kitap Web Uygulaması · 2.38.2
Merhaba sevgili okur,
Ciğerdelen’i okuyan tüm okurların ortak bir kanaati var, ben de onlara katılıyorum efenim. Bu kitap okurunda ciğer bırakmıyor. Ciğerdelen’e sadece bir aşk romanı demek büyük haksızlık olur. Fazlasıyla geniş kapsamlı bir roman. Bilen bilir aşk temalı kitapları pek tercih etmem ama bu kitapta öyle aşklar var ki aşktan öte,
Kudüs Anadır ! insan anasını yalnız bırakırmı ey Müslümanlar!!
Neredeyse bir solukta okuduğum ve ,hem özlemimin bir nebzede olsa azaldığı , hemde Zalimlere öfkemin iyice arttığı, bir yandan ağlayıp bir yandan hüzün arası mutlu olduğum bir kitaptı, hatta ötesiydi. Halis hocam ,Allah ondan razı olsun, okadar tane tane ve yaşayarak yazmış ki etkilenmemek elimde değildi, Rabbim bizlerede Kudüs'ün değerini bilmeyi ve ona varabilmeyi nasip etsin. Umarım sizde faydalanırsınız.(İncelememe şunları da eklemek istiyorum : Biz Müslümanlar hep batının Kaynak gösterdiği yerlerden faydalanarak kendi tarihimizi inancımızı öğrenme kalkıştık. Hatta bunu okadar iyi yaptık ki bizler ne Mescidi Aksa'nın değerini bildik nede ona sahip çıkabilecek zihniyeti olusturabildik. Ancak artık uyanıyoruz ve uyarıyoruz, Düşmanımızı iyi tanimaliyiz ki onunla savaşacak gücümüz olsun . Şunu bilmeliyiz ki İsrail diye bir devlet yok ve onu hem zihinlerimizden hemde tarihten yok etmek için canla başla mücadele etmeliyiz. Kitabı okurken Kudüsün bizler için neden bu kadar önemli ve ayrılmaz parçamız olduğunu bir kez daha anlamanızı Rabbimden niyaz ediyorum.)
İsraile maddi manevi yardım eden her Müslümanın (insanın) Filistindeki bir çocuğun gülüşünü gömdüğünü hatırlatalım kendimize!
İstanbullu Amazonlar
"Kimsün kimün şekürün, kim kümü şekerün lemzirin faili livatay-i eylesin ey ağalar" demiş Esma... Günümüz Türkçesi ile "Kim kimi s.kerse ağalar" diye özetleyelim.
Kitabın en can alıcı cümlesi burası idi benim için. Kitabın kurgu olduğuna insan inanamıyor, uydurduğu her tarihi belgeye dönüp baktım, özellikle de Jibit Terzian tez çalışmasının gerçekliğine inanasım geldi.
Tarih sevenler için, Osmanlı diline hakim olanlar için çok daha akıcı olacak bir kurgu roman. Erkekler dünyasında sözlü tarihin dışında bir tarih arayışı olacaksa kadının, tam olarak yazarın yaptığı gibi samanda iğne aramak gibi olurdu. Başka bir ifadeyle, kadınlara dair tarihsel yazımlar için oldukça araştırma yapmak gerekiyor, belki mektuplar belki günceler arasında varsa iki satır, oralarda rastlıyoruz izine. Ne demişti Şebnem, salyangoz izi bırakmak...
Farklı bir kurgu, dil ve tarih yazımı denemesi okumak isteyenlere öneririm. Tarihe pek hakim olmasam da keyifle okudum.
Kendime Kadar İnceleme ( 7 Cilt)
Eser tefsir olunca da insan biraz daha zor bir şeyler yazıyor.
Bu platformun sunduğu imkanlar ile en azından kendime bir kaç not düşmüş olayım; keza koca koca kitaplar damıtılıp bir kaç cümle kalmıyor mu geriye zaten.
Bu ciltte Enfal suresinin son kısmı, Tevbe suresi ve Yunus suresinin bir kısmının tefsiri mevcut.
Seyyid Kutub sıklıkla tekerrür ettiği konuları işliyor; bu anlamda bazen taze kalarak okumak zor olabilir; ama bir ders halkasında çok güzel işlenebilir.
Firavun'un imanının ondan kabul edilmediği anın tahliline dair:
İlk önce Allah (cc) bir kıssa anlatıyor; betimlemeler mevcut, hikaye ediş mevcut öncesinde. Sonrasında bir anda bu akışta ani bir sesleniş yankılanıyor; peşi sıra bir sahne ortaya çıkıyor ve nihayetinde bir soru, uyarı niteliğinde oldukça net,
"Şimdi inandın mı?"...
"İşte bu, her zaman zayıfın arkadaşı olan yalandır. Hakikatte zayıflardan başkası yalan söylemez. Evet, bazen kuvvetli ve cebbar tavrıyla görünseler dahi ancak zayıf olanlar yalan söyler. Kuvvetli direnir ve zayıf kaçar. Hiçbir günde ve hiçbir durumda bu kaidenin aksine tesadüf edilmemiştir" Alıntı 7.ciltin içinden
Ey nefsim yalandan uzak dur!
·
Puan vermedi
Muhayyileye Selam Durmak: Albay Hüsamettin Tambay
Çağdaş Türk romanı için yeni bir soluk veya daha doğru bir söylemle yeni bir kapıdır Oğuz Atay. 1972’de ilk romanı olan Tutunamayanlar’ı yayınlamış, çok geçmeden avangardist çizgiyi sürdürdüğü Tehlikeli Oyunlar(1973) yayınlanmıştır. Bu iki roman arasında birçok benzer taraf bulunmasına rağmen, Tehlikeli Oyunlar somut yaşam ile gerçek arasındaki
Binboğalar Efsanesi
Adana'nın sıcağı gibi boğucu bir efsaneye konuk oldum. Okurken sık sık Karaçullu obası artık bir yere konsa da biraz nefes alsam dedim. Zaman zaman Demirci Haydar Usta'ya kızdım zaman zaman heyt be usta o ne kılıç o ne şandır öyle deyip onun zamanına gittim geldim. Haydar Usta'nın şehirli hakkında söylediği sözleri hala kafamın içinde yankılanır durur. Hepsi birbirine benziyor, yüzlerinde renk yok, der usta. Doğru da der hani. Doğadan uzaklaşan insan tek tip olmaya mahkumdur eninde sonunda. Yörük insanı doğa insanı demek. Doğa demek her yanında ayrı bir orijinallik...Bu kitabı okurken en çok da insanın yerinin yine doğa olduğunu toprak olduğunu anlarsınız. Ev denen hapishanelerinde insanların beton solumasındandır insanların yüzündeki renksizliği ey Demirci Haydar Usta'm der Yaşar Kemal'in şiirsel anlatımıyla süslediği bu kitabı kitapseverlere öneririm...
