"Aşk, bir bedende iki kişi."
“Ey aşk...! bir mucize gerçekleştir şimdi
Şapkandan bir kumru havalansın
Bana öyle büyük ki bu kalp,
Gelsin yüreğime yuvalansın”
Kitabı okurken sımsıcak bir yürek buldum. Yaşam kavgasının molalarında, sıcacık bir poğaça, buğusu üstünde demli bir çay, sevgi ve vefayla beslenmiş hoş bir muhabbet, zifiri
∆
«Sizi sevmiyorum ey insanlar!»
∆
İlk cümlesinde bile kendimi bulduğum :) , bitmesin diye azar azar okuduğum, güldürürken düşündüren nadir kitaplardan. Çok ciddi eleştiriler ve tespitler yaparken okuyucuyu kesinlikle sıkmıyor. Her bölüm bir tarihte yazılmış. Misal ilk bölüm 1 aralık 2006 , tıpkı günlük gibi.
Kitabı okumaya başladığımda da okurken
"Bu kitap herkes ve hiç kimse içindir." Masadan en son kalkanlar için.
Bu kitap senin için yazıldı kardeşim, üstinsana köprü olacak potansiyeli taşıyan, hakikati damla damla içmeye yeltenen birkaçı için!
Zerdüşt bir sabah tanla kalktı, güneşin karşısına geçerek seslendi:
"Ey ulu yıldız! Aydınlattıkların olmasaydı, nerede kalırdı
Es-Selam..
Kitabı okudum ve özellikle hadis bölümüne geldiğimde en büyük eksikliğin sahih olup olmama noktasında ''Tahrîc'' yapılması gereğini hissettim.
İncelemelere baktığımda da arkadaşlarımız teknik bakımından gerekli bilgileri vermişler, bu yüzden içeriğe hiç dokunmadım.
Şu şekilde bir yöntem izledim;
Önce hadisleri klasik kaynaklarda tarama
Bu Kitabı Sevgilisine Hediye Eden Biçare Zavallılara!!!
Bir kitabın daha sonuna geldik. Yine uzun zamandır kitaplığımda duran bir kitap. Bir kitabı aldığımda hemen açıp okumaya başlamam. Öncelikle kitaplığa okunacak kitapların arasına yerleştiririm. Okuma sırası geldiği zamanda hemen okumaya başlamam. Öncelikle en az 10 dakika kitabın dış yapı
Yazarın okuduğum ilk kitabıydı. Okuyalı epey zaman oldu. Açıkçası bu kitabı incelemek isteği bu sitedeki incelemeleri okuyunca oluştu. İnceleyenlerin birçoğu uzun uzun açıklamak, örnekler vermek, neden desteklediğini anlatmak yerine adeta Muazzez Hanım’ın fanı gibi okunmalı, mükemmel şeklinde yorumlar yapıyor. O kadar garip, şişirilmiş inceleme
Dipsiz kuyuda düşlerdim hayatı
Bu dünyanın yıkılmış saltanatı
Zihnimi bunaltan derin bir efkâr
Doymak bilmeyen aç gözlü tamahkâr
Âmâ mısın ey gafil görmez misin?
Katledilen cana dur demez misin?
Elinden lokması alınan bimâr
Gökyüzüne bakıp uçurtma arar
İşte zulüm! İki hece bir sözcük
Güzel Kudüs'üm olmuş kandan gölcük
Sol yanımı sızlatma bre İsrail
Sensin siyonist, sensin kanlı cahil
Feryatlar, figânlar inletir arzı
İlâhi! Kahhar eyle vicdansızı
Kardeşim dua et bitsin bu matem
Mescid-i Aksa'dır benim ilk kıblem
Enes KARAKAŞ
Ben Kien, Profesör Kien. Aslında unvanım bu olmamalı. Neyle uğraştığımı soranlara “Bir Kitaplığın Sahibiyim” diyorum. 25 binden fazla kitabım vardı. Onlara ne olduğunu size birazdan anlatacağım. Bütün insanları “değersiz” gördüğüm ortamda,sohbeti güzel bilge kitaplara sığındım.
Bu sabah saat yedi gibi biri bana gideceği adresi sordu. Cevap
Ateistin kutsal kitabı mı olur kardeş? Kitapsız değil mi bunlar yahu? Dur biraz başa saralım.
"Bütün çocuklar ateisttir, tanrı fikri onlarda yoktur."
// Baron D'Holbach
Kitapta geçen bu alıntı ile başlayalım. Okula başlar başlamaz aynı sene yaz tatilinde, çoğu çocuk gibi camiye Kuran kursuna gönderildim. Küçükken de Allah ismi hep