Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
İbn Ebi Müleyke diyor ki, bir gün Aişe (validemiz) kabristandan geliyordu. "Ey müminlerin annesi nereden geliyorsunuz?" diye sordum. "Kardeşim Abdurrahman'ın kabrini ziyaretten geliyorum" dedi. "Rasulüllah kabir ziyaretini yasaklamamış mıydı?" dedim. "Evet, yasaklamıştı ama sonra ziyaret edilmesini emretti" diye cevap verdi.
Ahmed bin İshak (rah.) anlattı: Vefat eden Mahmud isminde bir kardeşim vardı. Fakir olmasına rağmen her sene kurban bayramında bir koyun kurban ederdi. Kardeşimin vefatından sonraki gece kalkıp iki rekât namaz kıldım. Sonra, “Yâ Rabbi! Kardeşimi bana rüyamda göster de hâlini sorayım.” diye dua ettim ve abdestli olarak yattım. Rüyamda, kıyametin kopmuş, insanların diriltilerek kabirlerinden kalkmış olduklarını ve mahşerde toplandıklarını gördüm. Kardeşim Mahmud, çok gösterişli bir at üzerinde geliyordu. Önünde de pek güzel kanatlı binekler vardı. Ona: “Ey kardeşim! Vefat ettikten sonra Hazret-i Allah sana nasıl muamele etti?” diye sordum. “Rabb’im beni bağışladı.” dedi. “Ne sebebiyle?” diye sordum, dedi ki: “Ben bir gün mescitte namaz kılıyordum, yanımda da sadece bir dirhem para vardı. Bu sırada ihtiyaç sahibi bir zâtın, ‘Allâh’ım bana, borcumu ödeyeceğim bir dirhem vererek merhamet gösterene sen de rahmet et.’ diye dua ettiğini işittim. Yanımdaki bir dirhemi çıkarıp ihlasla, içimden gelerek ona verdim. Ölüp kabre konulduğumda bana şöyle nidâ olundu: ‘Sen, bir kulumuza merhamet ettin, biz de sana rahmet eyledik. Cennet’i ve en büyük rızamı sana ihsan eyledim.’ Ben, ‘En büyük rıza nedir?’ diye sordum, ‘Cemâl-i İlâhî’yi müşâhede etmek nimetidir.’ denildi.” Sonra kardeşime: “Ya önündeki şu güzel binekler nedir?” diye sordum, “Onlar, dünyada iken kesmiş olduğum kurbanlardır. Şu bindiğim de ilk olarak kurban ettiğim hayvana mukabil verilen binektir.” cevabını verdi. “Nereye gidiyorsun böyle?” diye sordum, “Cennet-i A’lâ’ya.” cevabını verdi ve gözden kayboldu.
Reklam
Urve, namazını acele kılan bir adamı görünce onu yanına davet etti ve şöyle dedi: "Ey kardeşim, senin namaz kılarken Rabbine ihtiyacın yok mudur? Doğrusu ben namaz kılarken Rabbimden herşeyi isterim. Öyleki,tuzu dahi ondan isterim"
ERZURUMLU İBRAHİM HAKKI HAZRETLERİNİN MEKTUBU Sultan Üçüncü Mustafa Han devri Osmanlı âlimlerinden olan Erzurumlu İbrahim Hakkı Hazretleri (vefatı 1780), bazı dostlarına yazdığı mektuplarında şu nasihatlerde bulunmuştur: Ey din kardeşim! Evvelâ sana takvâyı tavsiye ediyorum, ta ki Allah sevgisinin lezzetini kalbinde duyabilesin. Allâh’a tevekkül
Check and balance! Aynen kardeşim ABD ürünü…
Halife Ömer halka, “Bildiklerimden en hayırlısını size vali tayin eder, sonra da ona adaletle hükmetmesini emredersem vazifemi layıkıyla yapmış olur muyum?” diye sordu. “Evet ey Halife!” diye cevap verdiler. Halife ise, “Hayır, benim vazifem bununla bitmiyor. Tayin ettiğim kimsenin, emrolunduğu şeylerle amel edip etmediğini kontrol edip dengelemedikçe görevimi tam olarak yerine getirmiş sayılmam” dedi.
Sayfa 247Kitabı okudu
Bir kardeşinin (güldüğünü görünce) söyle sordu: "Ey kardeşim. Cehenneme varacağın Kur'an'da sana haber verildi mi?" وَإِنْ مِنْكُمْ إِلَّا وَارِدُهَا كَانَ عَلَى رَبِّكَ حَتْمًا مَقْضِيًّا "İçinizden hiçbir kimse istisna edilmemek üzere mutlaka cehenneme varacaktır. Bu, Allah Teâlâ'nın katında kesinleşmiş bir hükümdür." (meryem/19-71) "Evet, haber verildi." "Senin ateşten çıkacağına dair sana herhangi bir ha ber geldi mi?" "Hayır, gelmedi." "O halde neden gülüyorsun?" Deniliyor ki: Bu adamcağızın ölünceye kadar güldüğü görülmedi.
Reklam
MERHAMET EDEN, RAHMETE NÂİL OLUR
Ahmed bin İshak (rah.) anlattı: Vefat eden Mahmud isminde bir kardeşim vardı. Fakir olmasına rağmen her sene kurban bayramında bir koyun kurban ederdi. Kardeşimin vefatından sonraki gece kalkıp iki rekât namaz kıldım. Sonra, “Yâ Rabbi! Kardeşimi bana rüyamda göster de hâlini sorayım.” diye dua ettim ve abdestli olarak yattım. Rüyamda, kıyametin kopmuş, insanların diriltilerek kabirlerinden kalkmış olduklarını ve mahşerde toplandıklarını gördüm. Kardeşim Mahmud, çok gösterişli bir at üzerinde geliyordu. Önünde de pek güzel kanatlı binekler vardı. Ona: “Ey kardeşim! Vefat ettikten sonra Hazret-i Allah sana nasıl muamele etti?” diye sordum. “Rabb’im beni bağışladı.” dedi. “Ne sebebiyle?” diye sordum, dedi ki: “Ben bir gün mescitte namaz kılıyordum, yanımda da sadece bir dirhem para vardı. Bu sırada ihtiyaç sahibi bir zâtın, ‘Allâh’ım bana, borcumu ödeyeceğim bir dirhem vererek merhamet gösterene sen de rahmet et.’ diye dua ettiğini işittim. Yanımdaki bir dirhemi çıkarıp ihlasla, içimden gelerek ona verdim. Ölüp kabre konulduğumda bana şöyle nidâ olundu: ‘Sen, bir kulumuza merhamet ettin, biz de sana rahmet eyledik. Cennet’i ve en büyük rızamı sana ihsan eyledim.’ Ben, ‘En büyük rıza nedir?’ diye sordum, ‘Cemâl-i İlâhî’yi müşâhede etmek nimetidir.’ denildi.” Sonra kardeşime: “Ya önündeki şu güzel binekler nedir?” diye sordum, “Onlar, dünyada iken kesmiş olduğum kurbanlardır. Şu bindiğim de ilk olarak kurban ettiğim hayvana mukabil verilen binektir.” cevabını verdi. “Nereye gidiyorsun böyle?” diye sordum, “Cennet-i A’lâ’ya.” cevabını verdi ve gözden kayboldu. 24 Mayıs 2024 Fazilet Takvimi
MERHAMET EDEN, RAHMETE NÂİL OLUR
Ahmed bin İshak (rah.) anlattı: Vefat eden Mahmud isminde bir kardeşim vardı. Fakir olmasına rağmen her sene kurban bayramında bir koyun kurban ederdi. Kardeşimin vefatından sonraki gece kalkıp iki rekât namaz kıldım. Sonra, “Yâ Rabbi! Kardeşimi bana rüyamda göster de hâlini sorayım.” diye dua ettim ve abdestli olarak yattım. Rüyamda, kıyametin kopmuş, insanların diriltilerek kabirlerinden kalkmış olduklarını ve mahşerde toplandıklarını gördüm. Kardeşim Mahmud, çok gösterişli bir at üzerinde geliyordu. Önünde de pek güzel kanatlı binekler vardı. Ona: “Ey kardeşim! Vefat ettikten sonra Hazret-i Allah sana nasıl muamele etti?” diye sordum. “Rabb’im beni bağışladı.” dedi. “Ne sebebiyle?” diye sordum, dedi ki: “Ben bir gün mescitte namaz kılıyordum, yanımda da sadece bir dirhem para vardı. Bu sırada ihtiyaç sahibi bir zâtın, ‘Allâh’ım bana, borcumu ödeyeceğim bir dirhem vererek merhamet gösterene sen de rahmet et.’ diye dua ettiğini işittim. Yanımdaki bir dirhemi çıkarıp ihlasla, içimden gelerek ona verdim. Ölüp kabre konulduğumda bana şöyle nidâ olundu: ‘Sen, bir kulumuza merhamet ettin, biz de sana rahmet eyledik. Cennet’i ve en büyük rızamı sana ihsan eyledim.’ Ben, ‘En büyük rıza nedir?’ diye sordum, ‘Cemâl-i İlâhî’yi müşâhede etmek nimetidir.’ denildi.” Sonra kardeşime: “Ya önündeki şu güzel binekler nedir?” diye sordum, “Onlar, dünyada iken kesmiş olduğum kurbanlardır. Şu bindiğim de ilk olarak kurban ettiğim hayvana mukabil verilen binektir.” cevabını verdi. “Nereye gidiyorsun böyle?” diye sordum, “Cennet-i A’lâ’ya.” cevabını verdi ve gözden kayboldu.
150 syf.
·
Puan vermedi
·
7 günde okudu
Bismillahirrahmanirrahim, "Her ümmetin bir emini vardır. Benim ümmetimin emini de Ebû Ubeyde b. Cerrâh'tır." Efendimizin hakkında bu şekilde düşündüğü bir sahâbenin hayatını okudum. Keşke hiç bitmeseydi, gerek İslam'a girmesinden önce gerekse imanla tanıştıktan sonra; ilk günden son güne kadar hayatında eminliğinden şüphe
Eminü'l-Ümme/Ümmetin emini Ebu Ubeyde b. Cerrah (r.a.)
Eminü'l-Ümme/Ümmetin emini Ebu Ubeyde b. Cerrah (r.a.)Muhammed Emin Yıldırım · Siyer Yayınları · 2012923 okunma
1.000 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.